Rus el yapımı ahşap sanatının tüm dünyada bilineni matruşkalardır. İç içe konulmuş çok sayıda ahşap figürden oluşur. En yaygın olanı 7 adet bebekten oluşan versiyonudur. Her hâlükârda içe konulan bebek tek sayılıdır. Ruslar tek sayıların uğurlu olduklarına inanırlarmış. Matruşkalar gövdelerinin tam orta yerinden iki parçaya ayrılır ve içinden kendisinin gittikçe küçülen boyutları çıkar. Ancak matruşka bebeklerin içinden çıkan her bir figür birbirinin kopyası gibi görünse de dikkatle incelendiğinde her birinin yüz ifadeleri, giysi deseni ya da rengi gibi birçok detay farklılık göstermektedir. Yani dikkat etmezseniz aynı şeye baktığınızı düşünürsünüz ancak dikkatli bakınca farklılıklar olduğunu görürsünüz. Tıpkı “bizim” varlık fonumuz gibi.

Gün geçmiyor ki Varlık Fonu’na ilişkin bir haber gündeme düşmesin. En son bu hafta Varlık Fonu’nun “kamuya” ait sigorta şirketlerini “satın aldığı” haberi düştü. Güneş Sigorta, Halk Sigorta, Ziraat Sigorta, Vakıf Emeklilik ve Hayat, Ziraat Hayat ve Emeklilik ile Halk Hayat ve Emeklilik tek bir şirket olarak Varlık Fonu altında faaliyet gösterecek(miş). Aslında bu cümle tam doğru olmadı. Çünkü alan Varlık Fonu değil, Varlık Fonu’nun bir şirketi olan “TVF Finansal Yatırımlar” Şirketi. Yani Varlık Fonu’nun altında olan bir başka şirketin altında birleştirileceklermiş. (şu ana kadar matruşkada kaç bebeğe ulaştık?)

Daha net anlaşılması için somutlaştıralım. Mesela “Ziraat” adına sahip sigorta şirketlerinin sermaye yapılarına baktığımızda sermayenin %99,97’sinin Ziraat Bankası’na ait olduğunu görürsünüz. Yani aslında Ziraat Sigorta Ziraat Bankası’nın bir şirketi. Peki, Ziraat Bankası kimin? Efendim? Anlamadım? Hayır devletin (Hazine’nin) değil. O eskidendi. Hatırlarsınız diğer pek çok kamu malı gibi o da “bedelsiz” olarak Varlık Fonu’na devredilmişti. Hatırladınız değil mi? Koskoca banka bedelsiz olarak Fon’a verilmişti.

Şimdi Varlık Fonu’nun sahip olduğu bir bankanın sahip olduğu bir sigorta şirketi Varlık Fonu’nun sahip olduğu bir finansal yatırım şirketi tarafından varlık fonunun sahip olduğu bankadan varlık fonunun Hazine’den aldığı kağıtları kullanarak satın(!) almış.

Buraya kadar okuduklarınız kafanızı karıştırmış olmalı. Merak etmeyin, kafası karışan bir tek siz değilsiniz. Bu satırları yazan da anlamaya çalışıyor. Sanırım kolay anlamanız istenmediği için böyle iç içe geçmiş işlemler yapılıyor.

Neyse biz konumuza dönelim. Varlık Fonu’nun şirketi Varlık Fonunun bankasından sigorta şirketini alırken ödediği parayı kendi kasasından mı çıkarmış? Hayır. Çünkü kasasında zaten para yok. Peki, parayı nereden bulmuş? Evet, doğru bildiniz, Hazine’den. Ama bu da tam doğru olmadı. Çünkü Hazine’de de para olmadığı biliyoruz. Hazine para vermek yerine varlık fonuna “ikrazen” tahvil ihraç etmiş. “İkrazen” borç senedi ne demek diye merak edebilirsiniz. Daha önce yazdığım bir yazıdan alıntı yapayım: Teknik olarak “Hazine tarafından kamu kurum ve kuruluşlarına, söz konusu kurumların borçlandırılması suretiyle çıkarılan Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senetleri” olarak tanımlansa da aslında anlamı “hatır senedidir”.

Tekrar özetleyerek devam edelim: Varlık Fonu Hazine’den borçlanmış. Ama Hazine’de nakit olmadığı için Hazine Varlık fonuna “özel” borçlanma kâğıtları vermiş. Varlık fonu da bu özel borçlanma kâğıtlarını kendi alt şirketi olan TVF Finansal Yatırımlar şirketine vermiş, o şirket de bu borçlanma kâğıtlarını götürüp Varlık Fonu’nun sahibi olduğu bankaya verip o bankanın sahip olduğu sigorta şirketini almış.

Hala bu yazıyı okumakta ısrar ediyorsanız ve yapılan işlemleri takip edebiliyorsanız devam edeyim.

Şimdi soralım, para nerede? Efendim? Evet, hala ortada para yok. Kâğıt üzerinde kağıtlar değiştirilerek para “yaratmaya” doğru gidiyoruz. Varlık fonunun Hazine’den borç aldığı kağıtlar iç içe geçmiş birkaç işlem sonunda Varlık Fonu’nun sahibi olduğu bankaya kadar ulaştı. Ama banka elinde olan bu kâğıtları piyasada satamaz. Sonuçta bunlar “hatır senedi”. Bunu ancak yakından tanıdığı bir bankaya “kırdırabilir”. Sizce bu banka hangisi? Evet “Merkez”. Hazine’nin Varlık Fonu’na ihraç ettiği özel tertip DİBS’leri, varlık fonu kendisine ait bir şirkete verdi o şirkette Varlık Fonu’na ait olan bankanın sahip olduğu sigorta şirketini satın aldı, banka da eline geçen bu kağıtları Merkez Bankası’na kırdırarak nakit paraya ulaştı. Merkez Bankası parayı nereden bulup bu kâğıtları satın aldı diye merak etmiyorsunuz umarım. Siz onu anladınız. Merkez Bankasının “para basma matbaası” var. Şimdi Merkez Bankasından nakite ulaşan varlık fonunun sahip olduğu “kamu” bankaları daha fazla kredi verebilirler. Üstelik bu imkân Hazine’nin MB’nin kaynaklarını kullanmadan(!) yaratılıyor. Daha ne olsun!

Eskiden Hazine “kısa vadeli avans” adı altında doğrudan Merkez Bankası’ndan borçlanırken şimdi çok şükür bu kadar basit ve hiçbir yaratıcılık içermeyen sıradan bir işlem yapmak zorunda kalmıyoruz. Peki, ne yapıyoruz? İç içe geçmiş bir yığın “finansal işlem” yapıyoruz. Türkiye’de finansal piyasalar başka nasıl gelişir zaten. Düşünün bundan 18 yıl önce bu ülkede sadece ambulans mı bulunmuyordu, bu tür finansal ürünler de bulunmuyordu. Nereden nereye geldiğimizi görüyorsunuz değil mi?

Hazine Merkez Bankası kaynaklarını kullanmadan Merkez Bankası’nın bastığı paraların “kamu” bankalarına aktarılmasını sağlayarak “kamu” bankalarının kredi vermeye devam etmesini mümkün kılmış oluyor. Cümleyi yanlış okumadınız.

Şimdi matruşkalara dönüp soralım, Varlık Fonu kaçıncı bebek? Ya da TVF Finansal Yatırımlar şirketi? Ziraat Bankası? Sigorta şirketi?

Boş verin, kafanızı yormaya değmez.