Nâzım Hikmet’in hayatını anlatan ‘Ben Nâzım’ müzikali dünya prömiyerini Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda yaptı. Kalabalık bir kadronun yer aldığı müzikalde Nâzım Hikmet’in yaşamından kesitler sunuluyor.

Mavi Gözlü Dev’in yaşamı sahnede
Fotoğraf: İBB

Eda Köprü YILMAYAN

Zülfü Livaneli’nin Nâzım’ın şiirlerinden bestelediği şarkıları, Mehmet Balkan rejisi ve koreografisiyle, Rengim Gökmen’in müzik direktörlüğü ve şefliğinde sahneye konuluyor. Nâzım Hikmet’i ise Engin Hepileri canlandırıyor. Dansçılar, solistler, senfoni ve rock orkestrasından oluşan kalabalık bir kadro sahnede Nâzım’ın dizeleriyle tek vücut oluyor.

Sanatseverleri, ünlü şairin hayatına ve aşklarına tanıklık etmeye çağıran müzikalin prodüksiyonu Duende Global’a ait. Daha önce Fazıl Say’ın Nâzım Oratoryosu’nu usta tiyatrocu Genco Erkal seslendirmişti. Her iki eseri karıştırmamak gerektiğini baştan vurgulamamız gerekir. Eserin bir müzikal olduğunu akılda tutarak izlemekte fayda var. Tüm eser boyunca beni en çok etkileyen farklı müzik türlerinin, enstrümanların bir araya gelmesiydi. Hatta en çarpıcı bölümlerden biri RockA Grubu’nun ‘Akrep Gibisin’ şiirini seslendirdiği kısım oldu. Petra Nachtmanova’nın bağlaması eşliğinde söylediği eser hem söyleniş biçimi hem de bağlamanın duygusal tınısıyla birlikte görülmeye değerdi. Müzikaldeki ayrıntılar bununla da sınırlı değil. Vokallerin hepsinin adını tek tek saymakta fayda var. Görkem Ezgi Yıldırım (soprano), Sibel Gürsoy (vokal), Zeynep Halvaşi (mezzo soprano), Petra Nachtmanova (vokal, bağlama), Serkan Taylan (tenor), Mehmet Yılmaz (bas bariton) ve Teyfik Rodos’un (bas) sesiyle Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde umutlarımız yeşerdi. Özellikle büyük şairin Kurtuluş Savaşı Destanı’nı anlattığı bölümde seyirciler de büyük bir coşkuyla sanatçılara eşlik etti. Son bölümde sahnede tüm ekibin birlikte söylediği ‘Hey Özgürlük’ dizeleri Açıkhava'yı çınlattı.

mavi-gozlu-dev-in-yasami-sahnede-1066852-1.

Müzikalin metinlerinde Şirin Aktemur’un imzası var. Müzik düzenlemeleri ise Tolga Taviş’e ait. Nâzım Hikmet’in yaşamında etkili olan kadınları üç dansçı canlandırıyor. Vera rolünde İstanbul Devlet Opera ve Balesi baş dansçılarından İlke Kodal, Piraye rolünde Deniz Alp ve Münevver rolünde Petek Çetintemel rol alıyor. Her biri hayat verdikleri karakterleri hakkıyla canlandırdılar fakat sahnelediği her eserde izleyenleri dansıyla büyüleyen İlke Kodal’a hakkını teslim etmeliyiz. Duruşu ve sahnedeki performansıyla bambaşka bir Vera izledik. Eserde havada kaldığını düşündüğüm bir ayrıntı; Abidin Dino ile ilgili olan bölümdü. Nâzım Hikmet’in “Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?” sözleri pek çok kişinin aşina olduğu bir ifade olduğu için belli ki müzikalde yer almış. Ancak eserin bütününe baktığımızda o bölümün havada kaldığını düşünüyorum.

***

LORCA’YA SAHNEDEN BİR SELAM

Ay kocaman, at kara / Torbamda zeytin kara / Bilirim de yolları / Varamam Kordoba’ya

Bu dizeler İspanya’nın en önemli oyun yazarı, şair, ressam ve kompozitör Federico Garcia Lorca’ya ait. Lorca’nın Atlının Türküsü şiirini Zülfü Livaneli bestelemişti. O eser sahnede Solist Görkem Ezgi Yıldırım tarafından İspanyolca seslendirildi. Nâzım’a hayat veren Engin Hepileri ise eserin Türkçesini söyledi. Fonda ise Federico Garcia Lorca’nın fotoğrafı vardı. Ancak ekranda ilk kez onun fotoğrafını görenler için kısa da olsa sahnenin sağına ve soluna yerleştirilen dev ekranlarda Garcia Lorca’nın kim olduğuna dair bilgi verilebilirdi. Elbette konuya aşina olanlar, şairin dizelerini bilenler onu anımsayacaktır. Fakat izleyici kitlesinin genişliğini düşünecek olursak böyle bir bilginin paylaşılması faydalı olurdu.

Garcia Lorca İspanyol İç Savaşı’nın başında faşistler tarafından kurşuna dizilerek katlediliyor. Çok sevdiği Granada’sına geri dönemiyor. Sanırım ‘Ben Nâzım’ Müzikali’nde Lorca’nın yer alması her iki şairin de devrimci olması ve aynı kaderi paylaşmalarıyla ilgili. Yani her ikisinin de memleket hasreti çekmeleri. Federico Garcia Lorca’nın Nâzım’la olan bağlantısı ekranlara yansıtılarak birkaç cümleyle anlatılabilirdi diye düşünüyorum.

Tiyatroseverler Federico Garcia Lorca’yı ‘Kanlı Düğün’ eserinden ve ‘Bernarda Alba’nın Evi’ oyunlarından anımsayacaktır.