Mavra’yı bilirsiniz, eğlence, gevezelik, palavra demektir, Rumca kökenli bir kelimedir. Mavracı da, palavracı demektir.

Meğer ‘Şahsı’ olarak “mavranın ve geyiğin konusunu belirlemek” için şöyle konuşmuş:

“Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar. Çoğu 30’u aşkın evleniyor ya da evde kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi ya!”

Yanlış anlaşılmasın, “mavranın ve geyiğin konusunu belirliyor” diyen ben değilim, ahmet hakan’dır (ve bence ‘Ahmet Hakan’ diye büyük harfle yazınca da mavra olur). Hani geçen hafta CB karşısında “ekonomi çook güzel gelsenize” diye şıkır şıkır oynamış olan jölesiz ahmet hakan. Ama bu sefer evlenme babında çıtayı kendisi de yükseltiyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan gündem oluşturmakta çıtayı öyle bir noktaya taşımış durumda ki... Memlekette mavranın ve geyiğin konularını da kendisi belirler oldu.”

Aslında evlilik konusunda böyle ileri geri konuşanın kendisi mavra konusu olur, mavra konusu belirlemiş olmaz. Ama CB şahsında mavra yapmaya kalkarsan hemen derdest edilirsin. O halde ahmet hakan’ın CB için “Memlekette mavranın ve geyiğin konularını da kendisi belirler oldu” diyebilmiş olması için yürek yemiş olması lazımdır. Aslan Yürekli Hakan! Ama bu sıfat da bir mavra olur. Madem çıta yükselmiş sırada muhtemelen görücü-usulü evliliği mecburi hale getirmeleri mavrası da vardır.
Palavranın düpedüz siyasi söylemleri olduğunu yıllardır biliyoruz: “Dünya âlem bizleri kıskanıyor, ekonomide birinciyiz, hürriyette kimse bizimle yarışamaz, askeri bakımdan herkesi titretiriz, işte şimdi de kanal yapacağız ve düşman çatlatacağız!”

Falan filan…

Mavraymış. Geyikmiş.

Öyleyse etek boyuna karışmak da mavraymış. İçtiğin sigaraya tebelleş olmak da geyikmiş. Kaç çocuk doğurmak gerektiğini söylemek ise şakaymış.

Tabii bu arada, mesela Kılıçdaroğlu Libya’da arabuluculuk yapılmasından söz edince, ona “sen uluslararası hukuktan ne anlarsın, meşru hükümet ve darbeciler arasında arabuluculuk olur mu” dedikten hemen üç gün sonra Putin ile bir araya geldiğinde, “meşru hükümet ve darbeci arasında arabuluculuk” kararı alması da mavra konusu görülemez mi?

“Memlekette mavranın ve geyiğin konularını belirlediği” aynı konuşmasında hâkimlere zılgıt da çekmiş ve hâkimleri kanunda yazılı olmayan cezaları vermeye zorlamıştı! Çünkü o artık mutlak hâkimdir, her şeye hâkim olmalıdır. Çünkü Şahsı olarak, ahmet hakanların efendisidir, tek hâkimidir! Jöleli ve jölesiz hakanların gözünde her şeye kadir bir hükümdardır. Ve işte bu kesinlikle mavra değildir!

Ha bire bu konularda gündem oluşturacaktır, çıtayı öyle bir noktaya taşıyacaktır ki, memleket mavradan ve geyik yapmaktan bitap düşecektir. Memlekette onca işsizlik, açlık, yoksulluk, adaletsizlik var, peki bunlar mavra kaldırır mı?

Ve muhalefet etmek sadece bunların bu tür ‘mavra’ gündemlerine cevap yetiştirmek midir? Keşke içinde Tayyip, Erdoğan ve hatta ahmet hakan filan geçmeyen yazılar yazabilsek. Ama mesela dost-düşman ayrımında ahmet hakanların düşmanı olduğunu bilerek, Nazım Hikmet hatırına, ‘Recep’ isminden vazgeçmesek. Çünkü o Şahıslar ve ahmet hakanlar…

“Bursa’da havlucu Recep’e, / Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan’a düşman, / fakir-köylü Hatçe kadına,/ ırgat Süleyman’a düşman,/ sana düşman, bana düşman,/ düşünen insana düşman,/ vatan ki bu insanların evidir,/ sevgilim, onlar vatana düşman.”

Bakın işte daha dün KESK İzmir mitinginde binlerce kamu emekçisi mavra yapmadılar, seslerini duyurmaya çalıştılar, ama ahmet hakanların ‘gündeminde’ yer alamadılar.

Çünkü Şahsın kendisi ve ahmet hakanlar KESK üyesi Süleyman’a, HES için direnen köylü Hatçe kadına, Bursa’da kepenk kapatan esnaf havlucu Recep’e, sendikalı olmak istediği için kapı önüne konulan tesviyeci Hasan’a düşman… Vatan ki bu insanların evidir, onlar vatana düşman!