Geçen akşam, bir eğlence kanalı olmasına rağmen haberleri en fazla izlenen FOXTV’nin sunucusu Fatih Portakal, ilginç ve etkileyici bir söz söyledi.

O sözleri hatırlatmadan önce haberlere anlık akılcı yorumlar katarak sunulan bu haber programını büyük beğeniyle izlediğimi söylemek isterim...

Sadece ben değil, çevremde şablonlaşan ve iktidar borazanlığı yapan nice haber bültenleri arasında farklılığını gören her aklı başında insanında dikkatle bu bülteni izlediğini biliyorum...

Çünkü insanlar doğruları öğrenmek istiyor!.. Portakal, ülkenin içinde bulunduğu gerçek durumu gazeteci namusuyla korkmadan, uygarca ve de oldukça tarafsız bir şekilde aktarmaya çalışıyor. Bu nedenle ilgi çekiyor…

***

Gelelim söylediği söze!..

SÖZCÜ yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru gibi Türkiye’nin en özde gazetecilerine “ FETÖ’ye yardım ettikleri” gerekçesiyle açılan davadan bahsederken; “Ömrünü FETÖ ile mücadeleye vermiş bu yazarlara da FETÖ’cü denilirse yarın beni de, siz seyircileri de aynı suçtan alıp götürebilirler!..”

Bu sözleri söylerken müthiş duygu yüklüydü ve içtendi, suçlanma, her an haksızlığa uğrama ve adaletin oluşmayacağı kuşkusunu taşıyordu…

Ki bu son derece doğal insanlık hali!.. Herhalde ekranları önünde bulunan milyonlarca kişi o anda, bu ülkede can ve mal güvencesinin olmadığı bir kez daha anladı!..

***

Emin Çölaşan ve Necati Doğru’yu anlatmaya gerek yok.

Laik demokratik Cumhuriyete inanmış, Atatürkçülükten ödün vermeyen, yolsuzlukların üzerine giden yazarlardır. Oysa laik Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı tescil edilmiş olan, usulsüzlük, yolsuzluk hatta cinayetlere karışmış FETÖ’cülerle nasıl birlikte olabilirler?!..

***

Bu durum Ergenekon Davalarındaki yöntemlerdir.

CUMHURİYET gazetesine yapıldığı gibi SÖZCÜ’ye de uygulanan bu yöntem, FETÖ’yü aklamak ve FETÖ’cülere ülke içinde daha geniş yer açmaktan başka bir yararı olamaz…

Toplumun vicdanında suçsuz ama muhalif görülen kişilerin bu damga ile susturulacağı düşüncesi bir stratejiyse bu hiç de akılcı yol değildir.

Bilerek yapılıyorsa büyük tehlikedir. Eğer ”krala yaranmak” için yapılıyorsa daha da büyük açmazlara yol açacaktır.

***

Ayrıca, herkesin çok kolaylıkla FETÖ’cü yaftasıyla suçlanabileceği gerçeği de insanların FETÖ vahşetini yeterince anlamalarını engelleyecektir!..

Suçlanma korkusu, sığınma içgüdüsünü tetikleyecek, doğru ile eğrinin ayırdına varılamayacaktır.

Toplumsal linç, “at izi ile it izinin karışması” sonrasında çok acımasızlaşır!.. Doğruyu ararken, eğer yanlışa doğru dümen kırılırsa, yanlış doğru yerine geçer ve insanlar yanlışın zaaflarını kullandığının farkında olamazlar…

Bundan muradım; bu yöntem devam ederse ve gerçek FETÖ’cüler yerine başkalarının üzerine gidilirse FETÖ kamu vicdanında aklanmaya başlar!..

Samimi olarak FETÖ ile mücadele edilecekse, bizden sizden ayırmadan önce, basında bir zamanlar sözcülüğünü yapanlardan başlayarak Pensilvanya’da el öpen siyasilerin üzerine gidilmeli…

***

Aslında bu gün iktidar bu konunun vahametini tam olarak kavramış görünmüyor. Şimdilik FETÖ ile içtenlikle mücadele eden sadece RTE olarak görülüyor. O da tek başına bu işin altından kalkmaya çalışıyor. Ancak FETÖ’yü bitirme azmini bir zaaf olarak gören çevresindeki kriptolar harekete geçerek, iktidara yanlış yaptırmaya devam ediyor!.. FETÖ’nün hainliği açıktır!..

İktidar, muhalefet ve de toplumun birlikteliği ancak bu kanser hücresini temizleyebilir!.. Doğru olan budur!.

Emin Çölaşan, Necati Doğru, SÖZCÜ ya da muhalif sesleri bir torbanın içine koyarak FETÖ ile mücadele edilmez!.

Böyle yapılmaya devam edilirse ancak FETÖ korunur!. Ve herkes şu soruyu sormakta hak sahibi olur!

Mazinizi unutamadığınız için mi FETÖ’yü koruyorsunuz?