70’lerin sonuna, 80’lerin ise başına damga vuran Nottingham Forest, 23 yıllık buhranın ardından Premier Lig’e döndü. Kırmızıların başarılarla dolu tarihinin hikâyesi.

Mazisini arayan camia

Bir takım düşünün… Şampiyon Kulüpler Kupası’nı iki defa kazansın, ardından üçüncü küme heyecanı yaşasın… Robin Hood’un bir zamanlar ormanlarında cirit attığı Nottingham’da 23 yıl sonra alınan Premier Lig vizesinin heyecanı yaşanıyor, Kırmızılar yıllardır mazisini arıyor.

Müsaadenizle biraz geriye dönmeli…

Aslında her şey 1865’te başlamıştı. Ezeli rakipleri olacak Notts County’nin 1862’de kurulmasından sonra o ormanların gölgesinde minik bir camia gözlerini dünyaya açmıştı. Kendilerine seçtikleri renk manidardı…

Avrupa’da ülkelerin birliklerini sağlamaya çalıştıkları yıllardı. Garibaldi İtalya’yı birleştirmeye çalışırken, onun gönüllülerinin giydiği gömlekler, uzak bir diyardaki futbol meftunlarına ilham veriyordu.

Garibaldi Kırmızısını seçen Nottingham Forest, Ada futbolunun ilk allı pullusuydu. Evet, kırmızı-mavi ekseninde de okuduğumuz futbolun beşiği olan topraklarda kırmızıyı resmen giyen ilk takım buydu. Onların bu tercihi, yıllar sonra dünyaya merhaba diyecek bir Londra ekibinin de kaderini tayin edecekti. 1886’da Arsenal kurulduğunda, takımın bir rengi bile yoktu. Bir zamanlar Forest forması giyen Fred Beardsley ile Morris Bates’in eski takımlarına yazdıkları bir mektup her şeyi belirlemişti. Gönderilen formalar giyilmiş, hediye edilen top çok makbule geçmişti. Sonradan kimse de bu renkleri değiştirmeyi düşünmemişti.

1898’de kazanılan Federasyon Kupası, Nottingham Forest’ın yapacaklarının teminatıydı adeta. Bir önceki asrın ilk yarısında ikinci lig onlardan soruluyordu. İkinci Dünya Savaşı’nı müteakip üçüncü kümeyle tanışsalar da, 1957’de Birinci Lig’e çıkmayı başarmışlardı. 1959’da dünyanın en eski futbol organizasyonu olan Federasyon Kupası’nı ikinci defa müzeye götürdükleri gün unutulmazdı.

ELTON JOHN’UN KUZENİ SAĞOLSUN!

Futbolun mabedi Wembley’de rakip Luton Town’dı. 100 bini aşkın futbolseverin izlediği finalde ilk 15 dakikada iki gol bulan Kırmızılar için her şey rüya gibiydi. Bir anda ağları havalandıranlardan Elton John’un kuzeni Roy Dwight’ın ayağının kırılması üzerine kâbus başlıyordu.

Devir eskiydi, değişiklik yoktu. Eksik kalan Forest kalesine yüklenen Luton farkı bire indiriyor, bir oyuncunun daha sakatlanmasıyla dokuz kişi kalan Kırmızılar, dakika başı pozisyon veriyordu. İlahların onları korumasının belli ki başka sebepleri vardı.

Son düdükten sonra muzaffer oyuncularına koşan teknik direktör Billy Walker’ı bir saha görevlisi etkisiz hale getirmeye çalışmıştı. Hoca, çimlere atlayan birisi zannedilmişti de… Maçı canlı yayınlayan BBC’nin takımların isimlerini ilk kez ekrana nakşetmesi de, takıma gönül verenlerin bayağı tepki çekmişti. Dünyanın en saygın haber kanalı, isimlerini Notts Forest olarak göstermişti. Camianın çekiştiği Notts County’nin adı nasıl olur da Nottingham’ın önüne gelebilirdi… İngiltere’nin evinde kazandığı 1966 Dünya Kupası’nı anlattığı için Ada’da sonradan kült bir figür haline gelecek efsane spiker Kenneth Wolstenholme, canlı yayında özür dileyecek, Nott’m Forest diye okuyun diyecekti.

Maç sırasında Forest taraftarının, ataları Robin Hood’u unutmayıp o zamanlar televizyonda pek popüler olan aynı adlı programın jenerik müziği söylemeleriyse tarih kitaplarına yazılıyordu. Zira televizyon böylece kupa finaline yekten giriş yapmış oluyordu.

Notts County ile bölgenin en büyük takımı olma savaşını 1960’larda kazanan Forest, 1972’de küme düştüğünde ezeli rakiplerden Derby şampiyonluğu tatmıştı. İşte o küçücük takımı şampiyon yaptıktan sonra ertesi yıl Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final oynatan hoca, 1975’in ilk haftasında takımın başına geçtiğinde, dünyanın ilk kırmızı takımı küllerinden doğuyordu…

BRIAN CLOUGH’IN YARATTIĞI EFSANE

Derby’de yaptıklarıyla marka olduktan sonra Leeds United’da tam 44 gün geçiren Brian Clough, Robin Hood diyarında destan yazacaktı. 1977’de ikinci kümenin üçüncüsü olarak takımı birinci lige çıkaran Clough, ilk sezonunda Forest’ı şampiyon yapıyordu. Hayır yetmedi, 1979’da Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazandı, ertesi yıl unvanı korudu. Şaka mı, hayır!

Münih’te oynanmıştı 1979 Şampiyon Kulüpler Kupası finali. Ada’nın ilk 1 milyon sterlin adamı Trevor Francis’e devamlı takılan Clough, belki de emeğinin karşılığını almıştı. Sürekli elini cebinden çıkar dediği Francis’in golü tarih yazmıştı. İki yıl önce ikinci ligde mücadele eden Forest, artık Avrupa’nın zirvesindeydi.

1980’de üst üste ikinci Avrupa zaferi gelmişti. İngiltere şampiyonu Liverpool’un Dinamo Tiflis’e daha ilk turda boyun eğmesinden sonra çayın her zaman beşte içildiği ülkeyi temsil eden Forest’ı Santiago Bernabeu’da zafere bu sefer John Robertson taşmıştı.

Francis’in yanına konulan unutulmaz İskoç triosu savunma oyuncusu Kenny Burns, ikinci kupayı getiren Robertson ve 1978 Dünya Kupası’nda attığı unutulmaz gole Trainspotting filminde de rastladığımız Archie Gemmill başarının anahtarlarıydı.

1984’te UEFA Kupası yarı finalinde Anderlecht’e boyun eğen Forest, 1989’da Lig Kupası finalinde, 30 yıl önce Federasyon Kupası’nda yendiği eski dost Luton Town’u bu sefer 3-1’lik skorla devirmişti. Aynı yıl kırmızının en az kendisi kadar yakıştığı Liverpool’la Federasyon Kupası yarı finalinde eşleşen Clough’un öğrencileri Wembley’i görememişti.

Üzerinden 33 yıl geçen ve 96 kişiye mezar olan stadın adıyla anılan Hillsborough faciasında Liverpool’un rakibi olan Forest, felaketi en yakından izlemek zorunda kalmıştı. Ligin sonunda üçüncü sırada kalan camia, ertesi yıl Lig Kupası’nı korudu, 1991 Federasyon Kupası ise finalde kaybedildi.

1993’te küme düşen camiaya 18 yıl sonra Clough’ın veda etmesiyle de, bir dönem kapanmıştı. Bundan sonra hemen Premier Lig’e dönmeyi başarsa da Nottigham’ın inatçı yüzünün son seneleri can sıkıcı olmuştu, kırmızıya gönül verenler için. 2005’te üçüncü lig seviyesine düşen takım sonradan hafif hafif toparlanmıştı.

Avrupa’nın kulüpler düzeyindeki en büyük kupasını kaldıran takımlar arasında taraftarına en büyük kâbusu yaşatan Forest, bakalım eski günlerine dönebilecek mi? İmkânsız gibi görünse de, onların tarihi birçoklarından ayrılıyor sanki. Bir şey kesinse, tarihin ilk kırmızı takımının 23 yıl sonra Premier Lig’e döndüğü…