McKinsey anlaşmasını bilmiyormuş gibi davranıp tepkiler üzerine şirketle yollarını ayıran Erdoğan’ın bu kararının arkasında iki etken var. İlki anketler, diğeri ise McKinsey’in kısa vadeli çözüm sunmaması

McKinsey restinde iki etken

YAŞAR AYDIN yasaraydin@birgun.net @yasaraydinnn

AKP kamuoyu yoklamalarını en çok kullanan parti. Beşir Atalay’ın önderliğinde kurulan yapı dallanıp budaklanarak ülkenin dört bir tarafına yayıldı. Parti, kısa soruların olduğu haftalık, ayrıntılı ve uzun soruları içeren aylık olmak üzere iki faklı anket yapmayı çok uzun süredir aksatmadan sürdürüyor.

AKP’nin anketlerinin sonuçlarına ulaşmak bizim için çok zor. Ancak sorulardan üzerinden bir değerlendirme yapıyoruz ve çözüm sürecinden bu yana da bu değerlendirmelerin çok azında yanıldık.

Geçen hafta da elimize geçen ankette McKinsey’in ismini görünce konu ile ilgili bir gelişmenin olması bize sürpriz gelmedi. Erdoğan, emin olmadığı, kararsız, hatta mecbur hissettiği McKinsey konusunda anketleri görünce netleşti.

Bana IMF ile gelmeyin
Berat Albayrak’ın McKinsey’e durup dururken gitmediği kesin. IMF’siz çözüm arayan (en azından imzası olmayacak) Erdoğan’a sunulmuş alternatiflerden biri McKinsey. Dünyada bu büyüklükte operasyonel yeteneği olan kuruluş sayısı da çok fazla değil. AKP kulislerinden aldığımız bilgilere göre McKinsey, yaklaşık iki aydır kabinen önünde olan seçeneklerden biriydi. Yani bir günde ortaya çıkmadı. Hele ki Erdoğan’ın haberi olmaması mümkün değil.

İlk raporlar ellerinde
Yine kulis bilgilerine göre McKinsey’de bu sürede boş durmamış ve Erdoğan ve Albayrak’a yol haritası kıvamında ilk raporları da sunmuş. Rapora dair gelen ilk bilgilere göre orta ve uzun vadede atılması gerekenler için verilen ödevler “kriz yok” tafralarını kaldıracak cinsten değil. Yani, yerel seçimlere kadar seçmene durumu kavratacak cinsten. Üstelik kısa vadede de çözüm sunmuyor.

Erdoğan, her zaman olduğu gibi kar-zarar hesabı yaptı ve kararını verdi. Erdoğan, kendi seçmenini bile ikna etmeyen, muhalefete argüman veren ve de kısa vadeli çözüm önermeyen bu proje ile vedalaşmayı en doğru yol olarak gördü. Bunu da her zamanki gibi “haberim yoktu” pozuyla yaptı.

Erdoğan muhalefete güveniyor
AKP’lilere seslenirken “Onların vereceği akla ihtiyacımız yok, biz bize yeteriz” diyen Erdoğan hiç kuşku yok ki bir tercih yapıyordu. Erdoğan, krizin önüne geçmeyi bir hedef olarak koymaktan vazgeçti. Krizin kaynağını belirsiz hale getirip oy tercihine etki etmemesi en önemli hedefi haline geldi. Bir yandan seçmene ‘kriz yok’ derken diğer taraftan da işverene ‘krizi fırsata çevirin siz işinizi biliriniz’ diyebiliyordu. Bir anlamı ile dünden daha çok ihtiyaç duyduğu yerli sermayeye “size fatura kesmeyeceğim” diyor. Burada da en çok sendikalar ve muhalefet partilerine güveniyor. Üyeleri geçim sıkıntısından intihar eşiğine gelen sendikalar, üyeleri ile güven köprüleri yıkılan partiler hâlâ ‘kriz var mı yok mu’yu tartışıyor. Tam da Erdoğan’ın istediği biçimde. Basın açıklamaları ve salıdan salıya...