Öğrenciler günlerdir yüz yüze sınavlar ile ilgili yaşadıkları kaygıyı, eleştirilerini ifade eden hashtag eylemleri düzenliyor. Uzaktan eğitime ulaşamadıklarını, sağlıklarına ve geleceklerine dair endişelerini, “sınavagelmiyorum” diyerek yüz binlerce tweet ile seslerini duyurmaya çalışıyor. Eğitim emekçileri, veliler “SınavlarİptalEdilsin” sesini eylemlerle, imza kampanyalarıyla büyütüyor.

Bilim insanları salgının her geçen gün arttığını, acil kapanma kararının bir an önce uygulanması gerektiğini ısrarla ifade ediyor. Uzaktan eğitime milyonlarca öğrenci hâlâ ulaşamıyor. Ulaşabilen öğrencilerin yüzde 64’ü ise cep telefonu ile uzaktan eğitime erişmeye çalışıyor. Öğrencilerin büyük çoğunluğu gerçek anlamda uzaktan eğitime erişemiyor. Salgına rağmen müfredat seyreltilmedi. Öğrenciler tüm kazanımlardan sorumlu. Salgının başından itibaren uzaktan eğitime gerekli cihazı ve internet erişimi olmadığı için hiç ulaşamayan veya sınırlı ulaşabilen öğrencilere salgın yayılımına ve sağlık riskine rağmen sınavlar dayatılıyor.

Salgında hastanelerden, karantinadan çıkarılarak ambulanslarla sınavların gerçekleştiği binalara gitmek zorunda bırakılan öğrencilerimizin görüntülerine şahitlik ettik. Şimdi her gün sayılarla ifade edilen canları, yaşamları kaybettiğimiz ve salgının hızla artmaya devam ettiği bir dönemde siyasi iktidarın, MEB’ in sınav ısrarı devam ediyor.

Salgına rağmen sınavlardaki bu akıl dışı ısrarın nedeni her kararda olduğu gibi ideolojik! Eğitimde salgınla birlikte her geçen gün derinleşen eşitsizlik siyasi iktidarın piyasacı, gerici eğitim politikalarını güçlendiriyor. Eğitimde eşitsizliğin derinleşmesi ve seçmeye, elemeye dayalı sınavlar sonucunda öğrenciler ya sermaye için ucuz işgücü haline getiriliyor, ya da özel okullara; dini yapılara, cemaatlere, tarikatlara mecbur bırakılıyor. Salgında dahi Diyanet’e bağlı yurtlarda, kurslarda yüz yüze faaliyetler sürdürülüyor, Ensar’larla, TÜGVA’larla protokoller art arda hayata geçiriliyor.

Standartlaştırılmış sınavlar sermayenin ihtiyacına göre öğrencileri sınıflamanın, “başarılarına” göre okul türlerine göre ayrıştırmanın en etkin aracı. Merkezi sınavlar her öğrencinin aynı seleksiyon mekanizmasından geçtiği, aynı derecede imkânlara sahip olduğu ve sistemin eşit ve adil olduğu algısını yaratarak toplumsal eşitsizlik süreçlerini gizliyor. PISA raporları; Türkiye’de ebeveynlerin sosyo-ekonomik durumları ile eğitim “başarısı” arasındaki bağın en güçlü olduğu, eşitsizliğin (Okulda “düşük başarı” gösteren öğrencilerin yüzde 70’ini yoksul aile çocukları oluşturuyor./2016) en derin bir şekilde yaşandığı gerçekliğini ortaya koymaktadır.

Onların tercihi siyasi iktidarın ve sermayenin ihtiyaçlarından yanadır. Biz de öğrencilerimizin, eğitim emekçilerinin, velilerin, halkın haklarından yana tarafız.

“Sınavlar İptal Edilsin” sesini örgütlemek, haklarımıza, sağlığımıza, öğrencilerimizin eğitim hakkına, geleceğimize sahip çıkmaktır. Umudu örgütlemektir.