Salgın yayılımı nisan ayında tepe noktasına ulaştığı günlerin çok ötesine geçmiş durumda... 29 Temmuz'dan bugüne ağır hasta sayısı ve günlük ölüm sayısı 6 kat arttı. Bu artış yalnızca kayıtlara geçen bilgiler... Türkiye' de artık sağlık sistemi salgına yanıt vermekte zorlanıyor.

TTB uyarıyor; acilen -en az 2 hafta- "tam kapanma", şeffaf bilgi ve alanın tüm öznelerinin karar süreçlerine katılımı çağrısı yapıyor.

MEB ise "Okullar çarşıdan, pazardan daha güvenli!" cümleleri ile illüzyon yaratma çalışmasına devam ediyor.

Eğitim Sen olarak 24 Ağustos' tan bugüne vakaları kayıt altına alıyoruz. Yalnızca şubelere, temsilciliklere ulaşan vaka tespit edilen eğitim kurumu sayısı 1145'e ulaştı. Her geçen gün 15-20 vaka tespit bilgisi artarak devam ediyor. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere bir okul türünde 30'u, 40'ı aşkın tanı konulan veya temaslı olan eğitim emekçilerinin, öğrencilerimizin bulunduğu okullar var. Üsküdar MTAL'de geçtiğimiz hafta 25 öğretmen, 50'yi aşkın öğrenciye tanı konuldu. Dün yalnızca Mardin'in Kızıltepe ilçesinden gelen vaka bilgisi ise 10! Sınıflar, okullar kapatılıyor, öğrenciler, eğitim emekçileri karantinaya alınıyor.

Ülkenin her yerinden eğitim emekçisi arkadaşlarımız çalıştıkları okullarda aile bireylerine tanı konulan öğrencilerin bulunduğu, öğrencilere test yapılmadığı için bilgiye sahip olamadıklarını ve öğrencilerin okullara gelmeye devam ettiğini, her gün kaygıyla güne başladıklarını ifade ediyor. Sinop'ta iki mahalle karantina altında ve tanı konulan bir öğretmen arkadaşımız yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Samsun'da gerçekleştirdiğimiz çalışmalar, toplantılar sonrasında tanı konulan veya temaslı eğitim emekçisinin sayısının 157, öğrenci sayısının da 700 olduğu bilgisine ulaştık.

Salgın yayılımına rağmen sınavlar okullarda yüz yüze gerçekleştiriliyor, öğrenciler okullara gelmeye devam ediyor, risk her geçen gün daha da artıyor.

Yüz yüze sınav kararları; salgın yayılımı riski ile birlikte eğitimde eşitsizliklerin daha da derinleştiği bir sürece dönüştü. Eğitime erişimi olmayan veya sınırlı bir şekilde ulaşabilen milyonlarca öğrenci seçmeye, elemeye, rekabete dayalı ve "yüz yüze eğitimde veli tercihi" yok sayılarak sınavlara mecbur bırakıldı. Özel okullarla kamu okulları arasındaki eşitsizliğin daha da arttığı günlerde ise MEB özel okullarda 7. ve 11. sınıflar için de destekleme, yetiştirme ve takviye kurslarının gerçekleştirilmesi açıklaması ile yüz yüze eğitimin genişletilmesi kararını duyurdu. Evrensel bir hak olan eğitimin hak olmaktan çıkarılarak ayrıcalık haline getirildiği, yoksul aile çocuklarının eğitim hakkının tamamen ellerinden alındığı günleri yaşıyoruz.

Çocuğun üstün yararının, eğitim aracılığıyla yaşamını değiştirmesinin, sosyalleşmesinin, bilişsel, duyuşsal, fiziksel yeteneklerinin gelişmesinin, dünyayı kavrama, yaşama dair olanı sorgulamasının esas alınmasının ve etkili, yeterli koşullar sağlandığında yüz yüze eğitimin başlamasının ve sürdürülebilmesinin mümkün olduğu ise bilimsel bir gerçeklik ve zorunluluk...

Ancak sağlık hakkı ve öğrencilerimizin eğitim hakkını esas alan değil, okulların açık tutulması ve yüz yüze eğitimin genişletilmesi kararlarını siyasi iktidar ve sermayenin ihtiyaçları açısından "beka" meselesi olarak gören ve uygulayan bir siyasi anlayışla karşı karşıyayız.

New York City' de öğretmenler salgın kontrol altına alınmadan ve gerekli önlemlerin sağlanmamasından kaynaklı okulların açılmasını protesto eden eylemler düzenliyor. Madrid'de sendikalar 4-10 Eylül' de grev yapma kararı aldı. İngiltere'de, Fransa'da eğitim sendikaları eylem kararları açıklıyor. Sendikaların talepleri; sınıflardaki öğrenci sayısının düşürülmesi, öğretmen, temizlik görevlisi sayısının artırılması, her okula hemşire görevlendirilmesi ve eğitime yeterli bütçe ayrılması...

Ülkemizde ve dünyanın her yerinde eğitim emekçileri hakları ve öğrencilerin eğitim hakkı için mücadele etmeye devam ediyor. Siyasi iktidarın siyasi geleceği için neler yapabileceğine salgında bir kez daha tanıklık ettik.

Sorunlar çok ancak mücadele olanaklarımız da her zamankinden daha güçlü...