Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Danıştay 8. Dairesi’nin verdiği Ensar kararını tanımıyor. MEB ile Ensar Vakfı arasında imzalanan protokole iptal kararı verilmesine rağmen Ataşehir’de vakıf çalışmalarına devam ediyor. Ensar Vakfı tarafından basılan “İkra-3 el’Vera, Tanı Kendini” kitap okullara dağıtılıyor. Selim Tekin tarafından hazırlanan kitaba Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Ataşehir Kaymakamı da giriş yazısı yazdı. […]

MEB yargı kararlarını tanımıyor

Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Danıştay 8. Dairesi’nin verdiği Ensar kararını tanımıyor. MEB ile Ensar Vakfı arasında imzalanan protokole iptal kararı verilmesine rağmen Ataşehir’de vakıf çalışmalarına devam ediyor. Ensar Vakfı tarafından basılan “İkra-3 el’Vera, Tanı Kendini” kitap okullara dağıtılıyor. Selim Tekin tarafından hazırlanan kitaba Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Ataşehir Kaymakamı da giriş yazısı yazdı.

Konuyla ilgili Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube açıklama yaptı. Sendikanın açıklamasında “Sendikamız Eğitim Sen’in açmış olduğu davalar sonunda Danıştay 8. Daire tarafından MEB ile Ensar Vakfı ve Hizmet Vakfı’yla imzalanan protokollerin Anayasa’ya ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununa aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir” dendi.

Danıştay’ın verdiği kararda “Bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, devletin hizmet alanı içerisinde ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceğini kurala bağlayan Anayasanın amir hükmüne aykırılık teşkil edecektir” denildiği hatırlatılan açıklamada “Ataşehir Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Ensar Vakfı ile olan protokolün örgün eğitim yönünden iptaline rağmen açıkça kanuna aykırı şekilde bu çalışmanın okullarda yürütülmesine önayak olmaktadırlar. Hatta söz konusu vakfın okullarda yürüttüğü ‘İkra-3 el’Vera, Tanı Kendin’ başlıklı ve okullara ücretsiz dağıtılan kitabın giriş yazılarını yazmış olmaları durumun vahametini özetler niteliktedir” ifadeleri kullanıldı.

Öğrencilere seçim çalışması

Sendika ayrıca geçen günlerde Ataşehir Belediye Başkan Adayı’nın seçim çalışmasına götürülmesine de tepki gösterdi. Konuyla ilgili şunlar dendi: “Yine Ataşehir’de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Çanakkale Haftası gerekçesiyle 12. Sınıf öğrencilerinin Sancaktepe İlçesi’nde şuan Sancaktepe Belediye Başkanı olan seçimlerde de Ataşehir Belediye Başkanı Adayı olan zatın ‘yaptırdığı’ tesislere geziler düzenleyerek bazıları oy kullanma yaşına gelmiş öğrencileri propaganda çalışmalarına malzeme yapmaktan çekinmemiştir.

Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bir siyasi partinin seçim bürosu gibi çalıştığı 22 Mart Cuma günü öğle saatlerinde Celal Yardımcı Ortaokulu’nun spor salonunda AKP Ataşehir İlçe Belediye Başkan adayı İsmail Erdem’in öğrencilerle buluştuğu toplantıyla da kanıtlanmaktadır. O saatte bir partinin seçim propagandasında değil okulda olması gereken öğrenciler ve okul idarecileri konusunda herhangi bir işlem yapılmamış, okulda bir siyasi partinin propagandasının yapılmasında bir sakınca görülmemiştir.

Ataşehir ilçesinde yaşananlar durumun nerelere kadar geldiğini göstermesi açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.”

Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şubenin açıklamasının tam metni şöyle: 

Ülkemizde eğitim alanı son 17 yıldır uygulanan politikalarla yap boz tahtasına dönüştürülerek iyice işlemez hale getirilmiş, yaratılan bu koşullarda imzalanan çeşitli protokollerle “kurtarıcı” olarak birçok dernek ve vakfın eğitim alanına girmesinin önü açılmıştır.

MEB, 2000 yılından bu yana çeşitli dernek ve vakıflarla (50’si 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra olmak üzere) toplam 85 adet protokol imzalamıştır. Bu vakıf ve derneklerin bir kısmı çeşitli şirket ve sermaye gruplarının alt kuruluşuyken diğer kısmı gerici, dinci cemaatlerin uzantılarıdır. Protokoller vasıtasıyla 2015’ten itibaren dernek, vakıf ve gerici cemaatlerin MEB’nın işlevini üstlenen içeriğinin daha öne çıktığını görmekteyiz.

 Protokollerle; kamu kaynakları bu vakıf ve derneklere aktarılmaktadır. Okullarda piyasacılık ve dini eğitim tahkim edilmektedir. Öğretmenlik mesleği işlevsizleştirilmekte, kim olduğunu “bilmediğimiz” birileri okullarımızda dolaşmaktadır.

Protokollerle; örgün ve yaygın eğitim alanında gerici yapılanmalara sınırsız bir faaliyet ve yetki alanı yaratılmaktadır. Yürütülen çeşitli projelerle öğrencilerimiz ders saatlerinde bu projelerin parçası haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Protokollerle; bu yapılara çocuklarımızı ve yetişkinleri kendi ideolojileri doğrultusunda eğitime tabi tutmanın yanı sıra eğitim verecek eğiticileri belirleme ve eğitme yetkisi de tanınmaktadır. Çocuklarımız hiçbir pedagojik yeterliği ve niteliği olmayan kişilere teslim edilmek istenmektedir.

Protokollerle; Halk Eğitimi Merkezleri, Mesleki Eğitim Merkezleri, Turizm Eğitim Merkezleri gibi kamusal eğitim vermesi gereken birçok kuruluş tamamen bu yapıların emrine verilmektedir.

Protokollerle; Çocuk istismarı, taciz, tecavüz skandallarından tanıdığımız Ensar Vakfı’na Türkiye’nin her yerinde eğitim, seminer, sosyal etkinlik düzenleme, çocuklarımızı “kamp”a götürme yetkisi verilmiş, üstelik yürüttüğü eğitimlerde kendi müfredatını oluşturma hakkı tanınmışken sendikamız Eğitim Sen’in açmış olduğu davalar sonunda Danıştay 8. Daire tarafından MEB ile Ensar Vakfı ve Hizmet Vakfı’yla imzalanan protokollerin Anayasa’ya ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununa aykırı olduğu gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Danıştay 8. Daire; “Bir kamu hizmeti olan eğitim öğretim hizmetinin, devletin hizmet alanı içerisinde ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceğini kurala bağlayan Anayasanın amir hükmüne aykırılık teşkil edecektir.” demektedir.

Bütün bu gelişmelere karşın Eğitim Sen İstanbul 2 Nolu Şube’nin örgütlenme alanı içinde bulunan Ataşehir İlçe’sinde  mahkeme kararlarının açıkça tanınmadığına, uygulanmadığına, ihlal edildiğine şahit olmaktayız.

Ataşehir Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Ensar Vakfı ile olan protokolün örgün eğitim yönünden iptaline rağmen açıkça kanuna aykırı şekilde  bu çalışmanın okullarda yürütülmesine önayak olmaktadırlar. Hatta söz konusu vakfın okullarda yürüttüğü “İkra-3 el’Vera, Tanı Kendini” başlıklı ve okullara ücretsiz dağıtılan kitabın giriş yazılarını yazmış olmaları durumun vahametini özetler niteliktedir.

Yine Ataşehir’de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Çanakkale Haftası gerekçesiyle 12. Sınıf öğrencilerinin Sancaktepe İlçesi’nde şuan Sancaktepe Belediye Başkanı olan seçimlerde de Ataşehir Belediye Başkanı Adayı olan zatın “yaptırdığı” tesislere geziler düzenleyerek bazıları oy kullanma yaşına gelmiş öğrencileri propaganda çalışmalarına malzeme yapmaktan çekinmemiştir.

 Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bir siyasi partinin seçim bürosu gibi çalıştığı 22 Mart Cuma günü öğle saatlerinde Celal Yardımcı Ortaokulu’nun spor salonunda AKP Ataşehir İlçe Belediye Başkan adayı İsmail Erdem’in öğrencilerle buluştuğu toplantıyla da kanıtlanmaktadır. O saatte bir partinin seçim propagandasında değil okulda olması gereken öğrenciler ve okul idarecileri konusunda herhangi bir işlem yapılmamış, okulda bir siyasi partinin propagandasının yapılmasında bir sakınca görülmemiştir.

Ataşehir İlçesi’nde yaşananlar durumun nerelere kadar geldiğini göstermesi açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Yasalara herkesten önce saygı göstermesi gereken kamu yöneticilerinin,  mahkeme kararlarına uymaları, aykırı hareketler sergilememeleri beklentimizdir. Yine kamu yöneticilerinin, herkese eşit mesafede durması gerekirken birer parti militanı gibi davranmalarını kabul etmemiz mümkün değilidir. Söz konusu yöneticilerin yönettikleri kamu kurumlarının saygınlığına gölge düşüren davranış ve uygulamalardan biran önce vazgeçmelerini temenni ederken; Yaşanan fiili duruma ilişkin gerekli yasal girişimlerde bulunacağımızın kamuoyu tarafından bilinmesini isteriz.