Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu, gazete okurlarının ayrımcılıktan uzak bir dili talep etmesi, gazetecilerin ise böyle bir dili arz etmesi bakımından çok önemli bir yerde bulunuyor

Medya, medya okuru, ayrımcı dil

BURAK ABATAY

Dil, medya ve toplum üzerine çok konuşulan ve birbiri içerisinde yine birbirlerine etkileri olan kavramlar. İyi bir toplumun inşasından bahsetmek için muhakkak ki dili iyi kullanan bir medyanın yerini çok iyi bir şekilde önemsemek gerekir. Bu bağlamda bu üç kavramı da ele alan ve ayrımcılığa karşı bir medyanın ve buna bağlı olarak da bir toplumun nasıl inşa edebileceği konusunda bir çalışma geçtiğimiz günlerde yayınlandı: Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu.

Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu, P24 Medya Kitaplığı’ndan, Mahmut Çınar, Yonca Poyraz Doğan, Tayfun Ertan, Barış Soydan ve Rana Şenol’un imzalarıyla çıkmış bir kitap. Kitap içeriği ve okunurluğu bakımından, iyi bir kılavuz olarak tüm habercilerin karşısına çıkıyor. Kitap, birbirinden farklı içerikleri ve editoryal tercihleri olan ve belli bir nicel temsile karşılık gelen tirajlarıyla beraber dikkate alınan 6 gazetenin (Hürriyet, Sabah, Sözcü, Yeni Akit, Yeni Çağ, Zaman) üç aylık dönemi kapsayan sayıları (Şubat, Mart, Nisan 2014) büyük bir titizlikle taranması sonucunda derlenmiş. Kitapta ayrıca bu zaman diliminin ve bu gazetelerin dışında da haberlerdeki ayrımcılık diline şahit olabiliyoruz.

Kılavuzun bize sunduğu haberler, başlık, gazete ve tarih bilgileriyle beraber bir bütün olarak sunuluyor. Hemen akabinde ise bu haberlerin “neden sorunlu” olduğu konusunda fikir yürütülüyor. Belki de kitabın en güzel yanı da bahsi geçen haberlerin “neden sorunlu” olduğu hususunda fikir yürüttükten sonra “Nasıl olabilirdi?” kısmına geçmesi. Bu öyle zannediyorum ki öncesinde üzerinde özenle durulmuş bir incelik meselesi de. Tepeden bakmayan, diretmeyen, yargılamayan, dayatmayan ama habercilere “bu haberlerin sorunlu olduğunu kabul ediyorsak, bu sorunu bu yolla da ortadan kaldırabiliriz” minvalinde güzel bir öneri sunan bir eleştiri karşımıza çıkıyor.

Ayrımcı dil, kılavuzun içeriğinde birçok başlık altında incelenmiş. Bunlardan birincisi, “Haberde Kadına Yönelik Cinsiyetçi Söylem” üzerine. Hemen hemen her medya kanalının düştüğü bu erkek egemen dil tuzağı, medyamızda ne yazık ki bu başlık için birçok malzeme sunmuş.

Öte yandan, “Irkçı Söylem: Etnkik ve Dini Ayrımcılık” ve “Yabancı Düşmanlığı” başlıkları altında incelenen haberlerde ise Türk, Müslüman ve beyaz olmayan insanların haberlerde nasıl konu edildiğine dair birçok veri var.

Türkiye’de ayrımcılık denildiğinde ne yazık ki medyadan en çok nasibini alan LGBTİ bireylere dair haberlerin başlıklandırıldığı “Homofobik Söylem” kısmı, LGBTİ bireylerin sanki kendilerine uygulanan şiddeti hak ediyorlarmışçasına haberleştirildiğini görüyoruz. Kılavuz, bölümün girizgahında da dendiği gibi bize güzel bir hatırlatmada bulunuyor:“Gazeteci, kimseyi yargılayamaz; dışlayamaz; olayları ve kişileri tek tipleştiremez.”

Tüm bunlarla beraber, kitap şu başlıklarla Türkiye’de medyada ayrımcılığı göz önüne sermeye çalışıyor: Siyasalların ve siyasi partilerin sahip oldukları görüşlerden dolayı mağruz kaldıkları haberlerin yer aldığı “Haberde Siyasi Ayrımcılık”; Engelli bireylerin sahip oldukları durumu ötekileştiren habercilik anlayışının ele alındığı “Haberde Engelliler, Yaşam Tarzı ve Görünüşe Dayalı Ayrımcılık”; Çocuklara ve yaşlılara karşı haberlerdeki ötekileştirmenin incelendiği “Haberde Yaş Ayrımcılığı”; Toplumsal statülerde alt sıralarda görülen mesleklerde çalışan bireyleri hor gören, aşağılayan habercilikle ile ilgili analizin yer aldığı “Haberde Sınıfsal Ayrımcılık”; Şizofreni ve paranoya gibi birçok ruhsal sorun sahiplerinin yargılandığı ve ötekileştirildiği haberlerin rolünü izah edildiği “Haberde Ruhsal ve Zihinsel Sorunlarla Ayrımcılık”

Kitabın sonunda ayrımcı ifadelere sebep olan sözcüklerin yer aldığı ve bu sözcüklerin neden sorunlu olduğunu ifade eden sözlük kısmı ise yine tüm bu meselelerin bu dille medyada neden bir yeri olmayacağını çok iyi ifade ediyor.

Birçoğumuzun okurken, toplumsal kodlarımıza işlendiğinden dolayı kale bile almadığı cinsiyetçi ifadeler, bir gün toplumsal hayatımızda haber malzemesi olabilecek türden etkilere sahip. Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu, gazete okurlarının ayrımcılıktan uzak bir dili talep etmesi, gazetecilerin ise böyle bir dili arz etmesi bakımından çok önemli bir yerde bulunuyor.

AYRIMCI DİLE KARŞI HABERCİLİK KILAVUZU
Mahmut Çınar, Yonca Poyraz Doğan, Tayfun Ertan, Barış Soydan, Rana Şenol
P24 Medya Kitaplığı, 2015