Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, ABD’li reality şov ünlüsü Kim Kardashian'a yönelik cinsiyetçi ifadeleri nedeniyle tepki çeken Ece Üner için "Haber bülteni yerine 'haber şov' yapıyorsanız, hakareti de cinsiyetçiliği de şovun parçası haline getirebilirsiniz!" değerlendirmesini yaptı.

Medya Ombudsmanı Bildirici: Hakaret etmek habercilik midir?

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'in Ermeni asıllı ABD'li realiy show yıldızı Kim Kardashian'a yönelik, "Kim Kardashian'ın kameralara göstermeye alışık olduğu büyük bir kaynağı var, yine aynı kaynağı mı referans aldı acaba?" sözlerini yorumladı. Bildirici, "Haber bülteni yerine 'haber şov' yapıyorsanız, hakareti de cinsiyetçiliği de şovun parçası haline getirebilirsiniz!" değerlendirmesini yaptı.

Bildirici, "Şimdi bu açık bir hakaret değil mi? Sonuçta beğenmeseniz, yanlış da olsa Kim Kardashian fikrini söylemiş, siz de ona hakaret etmeden yanıt verebilirsiniz. Ece Üner, doğrudan hakaret ederek yanıt vermeyi tercih ediyor. Haber ile yorumun ayrılmasını geçtim, haberle hakaret iç içe giriyor." düşüncesini dile getirdi.

Bildirici, "Bu sözlerin 'cinsiyetçilik' içerdiği de doğru. Kardashian’a bedeni üzerinden laf ediyor ve kalçasını 'kaynağı' olarak nitelendirerek yanıt veriyor. Kardashian’ın ünlü olmasında kalçasının etkisi olsa bile böyle konuşamaz. Şöyle bir örnekle sorayım; Ece Üner’in, dansözlerden böyle bir üslupla bahsetmesi yakışık alır mı? Elbette hayır. Nefreti, cinsiyetçiliği bir yana bıraksak bile bir haber sunucusunun, bir konuşmasını aktardığı kişiye yanıt vermek gibi bir işlevi olamaz. Bir haber bültenini sunan kişi, nasıl ki haberini aktardığı siyasetçilerin, bürokratların sözlerini yanıtlamıyorsa magazin ünlülerinin sözlerini de değerlendiremez. Tabii haber bülteni yerine 'haber şov' yapıyorsanız o başka. Hakareti de cinsiyetçiliği de şovun parçası haline getirebilirsiniz!" ifadesini kullandı.

Bildirici'nin kişisel internet sitesinde yayımladığı "Haber kalmadı haber şov verelim" başlıklı yazısında şu ifadeler yer aldı:

"Pandemi döneminde insanların haber alma gereksinimi arttı. Yaşamları boyunca duymadıkları, bilmedikleri kadar büyük bir felaketle karşı karşıya kalıp, ölümü yakınında hisseden insanlar, savaş ve toplumsal gerginlik dönemlerinde olduğu gibi daha çok haber tüketir oldular. En çok başvurulan haber kaynakları ise internet ve televizyonlardı. Doğal olarak insanlar en güvendikleri kaynaklara yöneldiler.

Televizyonların insanların bilgi ve haber açlığını karşılayabildiğinden emin değilim. Bağımsız ve kamu çıkarını bütün çıkarların üzerinde tutan bir yayıncılık anlayışını sürdürebilen kaç televizyon kanalı kaldı şunun şurasında.

Bırakın “sessizlerin sesi olmak”, “güç odaklarına karşı yayın yapabilmek” gibi nitelikleri, gazeteciliğin temel kuralları bile uygulanmıyor çoğu kanalda. Örneğin haber ve yorumun ayrılması gazeteciliğin temel kurallarından biridir. Türkiye Gazeteciliği Hak ve Sorumluluk Bildirgesinde “Haber ile yorum ve görüş ayrımı açık yapılmalı, okurun ve izleyicinin neyin haber, neyin yorum olduğunu kolayca seçebilmesi sağlanmalıdır” denir.

Televizyonların ana haber bültenlerinde yorum ve haber ayrımı neredeyse hiç kalmadı. Haber sunucuları, nesnel bilgi vermekten, haber aktarmaktan çok kişisel düşüncelerini anlatıyorlar izleyenlere. Köşe yazarlarını da geçtiler. Bırakın Türkiye’yi yeryüzündeki bilumum sorunların çözümüyle ilgili fikir yürütebiliyorlar; siyasetten eğitime, tarımdan bilime değin hemen her konuda ahkam kesiyorlar.

Günümüz koşullarında toplumdaki kutuplaşmanın sonucu olarak kendi düşüncelerini ekranlardan duymak isteyen izleyiciler olabilir. O yüzden “yorumcu haber sunuculuğu” moda haline gelmiş, bu beklentiye yanıt veriyor olabilir. Fakat yalın bilgi, nesnel haber almak isteyen izleyiciler ne olacak? Daha önemlisi yorum ile haberin içiçe geçtiği, düz bilginin yerini yorumla ambalajlanmış haberimsi içeriklerin aldığı bu programların artık “haber programı” sayılmaması gerek. Habercilik o kadar geride kalıyor ki, bu kanalların çoğunda o programlara “Haber Şov” dense yeridir.

Nitekim muhabirler de çoğu kez gazeteciden çok rol kesen oyunculara benziyorlar. Önceden yazdıkları senaryoyu canlandırırken oradan oraya yürüyor, sıradan bir olaya bile heyecan katmaya çalışıyorlar. Hatta sınır ötesi operasyon haberini tank simülasyonu eşliğinde başının üzerinden mermiler geçiyormuş gibi eğilip bükülerek anlatan sunucular da gördük.

Ece Üner-Deniz Çakır tartışması

Televizyonlarda haber programlarının “Haber Şov” programlarına dönmesinin en son örneği, Show TV’de ana haberleri sunan Ece Üner’in, ABD’li reality show yıldızı Kim Kardashian’a ilişkin sözleri.

Ermeni kökenli olan Kim Kardashian, Ermenilerin Karabağ’da saldırıya uğradığını ve “Türkiye’nin bölgeye silah ve savaşçı göndermemesi konusunda uyarılması gerektiğini” savunan paylaşımlarda bulundu sosyal medyada.

Ece Üner, ana haber bültenini sunarken Kardashian’ın bu paylaşımını “Kardashian\'ın kameralara göstermeye alışık olduğu dolayısıyla hepimizin yakından tanıdığı büyük bir kaynağı var. Bu sözleri söylerken de bu çıkışı yaparken de yine aynı kaynağı mı referans aldı acaba?” diye değerlendirdi.

Sosyal medyada büyük destek alan bu sözleri eleştirenler de oldu. Bazıları Ece Üner’in bu sözlerini “cinsiyetçilik” olarak değerlendirirken oyuncu Deniz Çakır da “Bu nasıl avam, yakışıksız bir üsluptur. Bu üslupla ana haber sunuyor, pes yahu!” dedi. Ece Üner’in buna yanıtı da çok sertti:

“Pes’miş! Özünde ‘bir yerinden uydurma’ dedim! Esas cinsiyetçilik, burada ‘cinsiyetçilik’ aramak! Ben ‘sıradan’ kadınların hakkını ararken siz neredeydiniz? Kardashian’la kadın hakları savunucusu olduğunuzu hatırlayacağınız Kim’in aklına gelirdi? Samimiyetsizliğiniz mide bulandırıcı!” Ece Üner, ayrıca “Biraz da Can Yücel okuyun! Kavramlarınız yerine otursun” diyerek şair Can Yücel’in küfürlerine ve argo kullanımına dikkat çekiyordu.

Ece Üner, bu konudaki üçüncü paylaşımında da “Kendi bedenini kendi isteğiyle metalaştırarak kadınlara asıl hakareti kim ediyor? 2) Karabağ işgal altında farkında mısınız? 3) Esas derdiniz ne sizin?” diye çıkıştı kendisini eleştirenlere.

Hakaret etmek habercilik midir?

Ece Üner, Karabağ’ı işgalden kurtarmak isteyen Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan savaş nedeniyle Türkiye’de esen havadan etkilenmiş olabilir. Zira çatışmaların başladığı ilk andan itibaren neredeyse bütün medya tek ses oldu, “Tek millet, iki devlet” anlayışıyla Azerbaycan’a destek veriyor.

Bu destek de yer yer haberlerin nesnelliğini ortadan kaldırıyor, gelişmelerle ilgili ayrıntılı bilgiler vermek yerine yetkililerin açıklamaları ve verilmiş görüntülerin sürekli tekrarlandığı haber bültenleri sunuluyor izleyicilere. En küçük bir eleştirel yaklaşım sergilenmiyor. Gazeteciliğin savaş karşıtlığı ilkesinin, barış gazeteciliğinin esamesi bile okunmuyor.

Böyle bir ortam oluşması habercilere dilediği kişiye hakaret etme, haber aktarırken argo ifadeler kullanma hakkı vermez. Gazetecilik ilkeleri duruma, yere, zamana göre değişen ilkeler değildir. Ece Üner, herhangi bir kişiye, herhangi bir dönemde söyleyemeyeceği sözü bu dönemde Kim Kardashian’a da söylememeliydi.

Çünkü Ece Üner’in kendisine göre, ana haber bültenindeki sözleri “bir yerinden uydurma’ dedim!” anlamına geliyor. “Bir yeri” de Ece Üner “hepimizin yakından tanıdığı büyük bir kaynağı” dediğine göre kalçası! Can Yücel’e de atıf yaptığına göre, Ece Üner’in sözlerinin asıl anlamı “kalçandan uydurma”. Can Yücel olsa mutlaka daha açık yazabilirdi ama ben kibarca bu kadar yazabildim!

Şimdi bu açık bir hakaret değil mi? Sonuçta beğenmeseniz, yanlış da olsa Kim Kardashian fikrini söylemiş, siz de ona hakaret etmeden yanıt verebilirsiniz. Ece Üner, doğrudan hakaret ederek yanıt vermeyi tercih ediyor. Haber ile yorumun ayrılmasını geçtim, haberle hakaret içiçe giriyor.

Bu sözlerin “cinsiyetçilik” içerdiği de doğru. Kardashian’a bedeni üzerinden laf ediyor ve kalçasını “kaynağı” olarak nitelendirerek yanıt veriyor. Kardashian’ın ünlü olmasında kalçasının etkisi olsa bile böyle konuşamaz. Şöyle bir örnekle sorayım; Ece Üner’in, dansözlerden böyle bir üslupla bahsetmesi yakışık alır mı? Elbette hayır.

Nefreti, cinsiyetçiliği bir yana bıraksak bile bir haber sunucusunun, bir konuşmasını aktardığı kişiye yanıt vermek gibi bir işlevi olamaz. Bir haber bültenini sunan kişi, nasıl ki haberini aktardığı siyasetçilerin, bürokratların sözlerini yanıtlamıyorsa magazin ünlülerinin sözlerini de değerlendiremez.

Tabii haber bülteni yerine “haber şov” yapıyorsanız o başka. Hakareti de cinsiyetçiliği de şovun parçası haline getirebilirsiniz!"