Google Play Store
App Store

John Lennon’un klişe bir kişisel gelişim özlü sözü haline gelen “Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir” cümlesi vardır...

Pınar Öğünç (Radikal)
• John Lennon’un klişe bir kişisel gelişim özlü sözü haline gelen “Hayat, sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir” cümlesi vardır. Benzer biçimde başka gündem maddeleri arasında eriyip giden hayati bir mesele söz konusu. Gerçekten bunlar başımıza gelebilir çünkü.Hükümetin büyükşehir belediyelerini yeniden tanımlayan, bu çerçevede de yeni büyükşehirler kurulmasına imkân verecek yasa tasarısı bayramdan sonra Meclis’in önündeki ilk konu olacak. Yasa hararetle tartışılıyor, eleştiriliyor ama farklı açılardan. Geri dönüşü çok güç olan başka bir sonucu daha var: Yasa tam 18 bin 200 köyün mahalleye dönüşmesini öngörüyor. Toplam köy sayısının 40 bin olduğu düşünülürse, yasanın etki alanı devasa. Köylerin yüzde 47’sinin tasfiyesi demek bu.

Mustafa Sönmez (Cumhuriyet)
• Sağlıkta Dönüşüm isimli operasyonla birlikte “kentsel dönüşüm”, AKP’nin tabanını genişletmede, seçmen yelpazesini büyütmede kullandığı hamleler. Sağlığa erişimi kolaylaştırmak ile kentsel dönüşümde küçük mülk sahiplerine rantı koklatmak, AKP’nin her sınıftan, her kimlikten seçmen devşirmesinin önemli iki aracı. Bunlardan sağlığa erişim, 2012’ye kadar işe yarar göründü ama büyüyen SGK açıklarının bütçeye getirdiği yükle, zorlanıyor. Sağlığa erişim artık cepten harcamayla mümkün olacak. Ama kentsel dönüşüm ile küçük mülk sahiplerini ranttan faydalanma hülyalarına daldırmak, yeni bir hikâye... İnşaat üstünden birikim modelinin inşasında en önemli ayağı ve desteği sağlayan, atıl duran kamu arsalarını kullanma cinliği oldu. Arsa Ofisi’ni RTE’ye doğrudan bağlı ve denetimden uzak TOKİ’nin emrine vermek, arsa yağması için yeterli oldu.

Adem Yavuz Arslan (Bugün)

• Tabii geçen yıl ile bu yılki rapor arasındaki trajik farkı da sormak şart. Bu yılki raporunuz doğru ise geçen yılki neydi? Yok geçen yılki doğru ise bu yılki ne alaka?  CPJ herhalde bu farkı izah edecektir. Açıkçası raporu okurken kendimi Oda TV okuyor gibi hissettim.
Öyle bir hava vermişler ki sanki Başbakan Erdoğan'a bağlı özel bir ekip var. Bunlar işi gücü bırakıyor, 'muhalif' kim varsa peşine düşüyor, hatta Nuray Mert'in valizini bile karıştırıyorlar. (Şaka değil, raporda yazıyor.) Yeri gelmişken söyleyeyim Nuray Mert'in valizini kim karıştırıyorsa ayıp ediyor!  Eğer hükümetin hoşuna gitmeyen bir haber çıkarsa ya muhabir işten attırılıyor ya da patronuna baskı yapılıyor. Olmadı yargı devreye giriyor ve hemen Silivri'ye yolluyor haberin müellifini. CPJ raporu CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun neredeyse her hafta TBMM kürsüsünden söylediği 'korku imparatorluğu' söylemine uygun.

Yalçın Akdoğan (Star)

• Bu eylemi başlatan ise *PKK, yani Kandil?deki terör baronları... Demişler ki, Apo'nun özgürlüğü için kendinizi öldürün, bir gündem oluşsun... Mahkumlar zaten bunu açıkça söylüyorlar, 'önderliğin talimatıyla yapıyoruz, önderlik isterse durdururuz' diyorlar. Zaten bedel ödeyen ve belli bir sınırlılık içinde olan insanlara yeni yükler çıkarıp onlar üzerinden gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Bu vicdansızlık olmuyor, bunu yaptıran 'ölün' emri veren örgüt vicdansız olmuyor, devletin vicdanı sorgulanıyor... Ahmet Türk de, bunların şahsi talepler olmadığını, Kürt meselesinin çözümü için bunun önemli bir fırsat olduğunu falan söylüyor. Peki bu doğru ve netice alınacak bir yöntem idiyse niçin 30 yıldır kimse bunu akletmedi? Cezaevinde zaten bedel ödeyen insanlara niçin yeni bedeller ödetilmeye çalışılıyor?