Obezitede medyanın rolüne dair yapılan araştırmada basında yer alan 78 bini aşkın haber incelendi. Çalışmaya göre haberlerde uygun olmayan dil ve üslup kullanılıyor; obeziteli bireyler hedef haline getiriliyor.

Medyanın dili ayrımı tetikliyor

Dilara ŞİMŞEK

Obeziteli bireyler hayatın her alanında damgalama ve ayrımcılığa maruz bırakılıyor. Türkiye Obezite Araştırma Derneği’nin (TOAD) “Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne?” projesi kapsamında hazırladığı obezite haberleri araştırma raporu açıklandı. Araştırma, haberlerde kullanılan dilin obeziteli kişilere yapılan ayrımcılığı derinleştirdiğini gözler önüne serdi.

Araştırma kapsamında ülkede 2021 yılında yazılı basında yer alan obeziteyle ilgili 78 bin 216 haber incelendi. Çalışmaya göre kiloları nedeniyle işe alınmayan kişiler, rol veya proje verilmeyen ünlüler hakkında yapılan haberlerde okunma oranını artırmak için uygun olmayan bir dil ve üslup kullanılıyor. Bu tür haberler beden algısını yeniden üretirken, kilonun başarısızlıkla ilişkilendirilmesiyle sonuçlanabiliyor. Öte yandan obeziteli bireylerin özellikle iş yaşamlarında uğradıkları ayrımcılık hakkında yapılan haberlerde kullanılan ifadeler bireylerin başarısız, tembel ve beceriksiz oldukları düşüncesini yaratıyor.

Aynı zamanda haberlerde obezite tedavisinin maliyetli olduğuna yapılan vurgu, çevresel, yapısal, politik ve daha pek çok nedenin görmezden gelinerek hastalığın bireyselleştirilmesine neden oluyor.

GÖRSEL 'İDEAL KİLO' ALGISINI PEKİŞTİRİYOR

Araştırmacılardan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Sezgin, rapora dair şu bilgileri paylaştı:

Haber görsellerinde obeziteyle ilişkilendirilen tartı, mezura, buzdolabı, fast-food ve benzeri sembollerin kullanılması toplumun obezite hakkındaki düşüncelerini olumsuz olarak biçimlendiriyor. Mezura içine sıkışmış, tartı ya da baskül üstündeki bedenler, inşa edilmiş ideal kilo algısını pekiştiriyor.

İncelenen haber görsellerinde elinde hazır, sağlıksız gıdalar tutan ve sağlıklı yiyeceklere mesafeli duran obeziteli bireyler, iradesi olmayan kişiler olarak sunuluyor. Obeziteli bireylere kendilerini veya yediklerini kontrol etmeleri gerekliliği sıklıkla tekrarlanıyor. Ancak tekrarlayan “kontrol” vurgusu kişilerin baskılanmasına neden oluyor ve kendilerini kontrol edemedikleri için bu hastalıkla baş etmek zorunda kaldıkları duygusu yaratıyor.

‘NEDENLERİ’NDE SIRALAMA DEĞİŞTİ

Haberlerde obezitenin tıbbi nedenleri arasında kabul edilen hormonal ve metabolik etmenlerin ilk üç neden arasında yer alması olumlu bir gelişme.

2021’in ilk dört ayında haber manşetlerinin yüzde 68,8’inin bilgilendirici ve açıklayıcı nitelikte, son dört ayda ise bu oran yüzde 87,3’e ulaştı. Haberlerde tedirgin edici ya da endişe verici manşetler ilk dört ayda yüzde 22,1 iken ikinci dört ayda yüzde 9,2 oranında; dramatize edici manşetler ise ilk dört ayda yüzde 2,6 iken ikinci dört ayda yüzde 1,2 oranında yer aldı.