Medyanın günümüzde ve Türkiye'de ne olduğu, hangi şartlarda nasıl davranacağı konusunda öğretici dersler yaşıyoruz. Medya mensupları....

Medyanın günümüzde ve Türkiye'de ne olduğu, hangi şartlarda nasıl davranacağı konusunda öğretici dersler yaşıyoruz. Medya mensupları, İletişim Fakültesi öğrencileri, medya ve iletişim konusuna ilgi duyanlar bu dersleri kaçırmasın. Dersler meraklısına ücretsiz. İnternetten ve TV'lerden gazete almanıza gerek bile kalmadan izleyebilirsiniz.

Şu iki ayda olanlar kamuoyunu bilgilendirme, habercilik gibi kamusal bir işin, ticari çıkarlardan çok ayrı olarak, yapılanması ve olması gerektiğini bize gösterdi. İki aydır medyayı izleyenler, bilmeseler bile, hangi gazetenin ve TV'nin hangi grubun olduğunu, bu grup ve holdinglerin iştigal alanlarını, bunların hangi pazarlarla ne düzeyde ilgilendiğini de öğrenmiş oldular. Örneğin geleceğini petrol, silah ticareti, inşaat, otomotiv gibi sektörlerde görenlerle geleceğini telekomünikasyon, iletişim, bilişim, finans sektörlerinde görenler, su gören turnusol kâğıdı gibi, gerçek renklerini belli ettiler.

Bu arada gerçekten gazeteciliği ciddi bir meslek olarak görüp, onuru ve meslek ahlakı ile bunu yapmaya çalışan kurumlar ve gazeteciler var. Bunlardan birisi de Fuat Uğur. Uğur geçenlerde Hür Haber'de "Türkiye K.lrak'a girsin, POAŞ da" başlıklı yazı yazdı. İçeriğini tahmin edersiniz. Doğan grubundan Uğur'a hemen zehir zemberek düzeltme yazısı (isteği) geldi. Uğur'a hakaretleri de içeren bu düzeltme isteği tam basın müzelik bir belge.

Anlaşılıyor ki, POAŞ, petrol, K.Irak, savaş kelimelerinin yan yana gelmesi bu grubu rahatsız ediyor. İzledikleri yayın çizgisinin sorgulanmasından niye rahatsız oluyorlar; bu çok doğal ve her yurttaşımızın, en çok da meslektaşlarının hakkı değil mi? Gerçekten böyle mi olması lazım. Bu kadar kör gözüm parmağına, bu kadar bu halkı, bu ülkeyi hiçe sayan bir anlayışın bir medya gücü olarak ortaya çıkması ve koca bir ülkeyi, o ülkenin geleceğine ve çıkarlarına aykırı bir yere yönlendirmesi bu kadar kolay mı? Sorunun yanıtı, ne yazık ki, Türkiye için evet.

BBC, Falkland krizinde, Irak işgalinde böyle mi davrandı acaba? İngiliz medyası Irak'ta İngiliz askerlerinin ne aradığını, Bush'un peşine takılmanın İngiliz ülkesinin ve halkının çıkarına olup olmağını hiç sorgulamadı mı? İngiliz bayrağını da, kendi çıkarları için ayaklar altına alınacak, köpeklerin bile üzerine giydirilecek alelade bir bez parçasına kadar düşürdüler mi?

Türkiye niye böyle; niye bu kadar kendi çıkarlarına, insanının çıkarlarına aykırı, akıldışı davranıyor. K.lrak'ta trilyon dolarlık petrol ve doğalgaz varmış. Doğru var. Ama oğullarının cesetlerini bile göremeyen annelerin yüreğinin tamiri kaç milyar dolar?

Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1915'te yediği haltlarla hâlâ uğraşıyor. Talat ve Enver gibi geleceği yalnız tüfeğin arpacığından gören kıt akıllı Osmanlı paşalarının yanlışlarının bedelini bugünkü kuşaklar ödemiyor mu; bugünün yanlışlarını kaç kuşak sonra ödemeye başlayacağız düşünüyor muyuz? Hadi o petrolü halkları kırarak, çocuklarınızı kurban ederek ele geçirdiniz. Petrol 50 yıl sonra bittiğinde, elinizdeki kanlarla ne yapacaksınız?

Bunlarla uğraşacağınıza, "Türkiye'nin niye doğru dürüst doğalgaz depolama tesisi yok; Shell, BP gibi devler bile petrol dışı yatırımlarını petrole dönük yatırımlardan daha fazla yaparken, niye 50 yıllık ömrü kalmış bir meta için çocuklarımızı kurban ediyoruz" diye sormuyorsunuz. Niye elinizdeki gücü Türkiye'yi bir adım daha ileriye götürecek teknoloji, eğitim gibi alanlarda kullanmıyorsunuz?

Bu soruları sorması gereken medya aksini yapıyor; bu soruları sordurtuyor. Üstelik soran bir avuç dürüst, mesleğini yapmaya çalışan gazeteciyi, bilim insanını da tehdit ederek yıldırmaya çalışıyor.

Evet, Fuat Uğurların sayısı az. Ama olsun. Böyle günlerde onların önemi artıyor. 4 yıl önce arkadaşlarımız BirGün gazetesini bin bir zorlukla kurmaya çalışırken girdikleri yolun ticari açıdan imkânsızlıklarla örülü olduğunu biliyorlardı. Ama BirGün gibi yayınların olması ve çoğalması gerektiği en çok bu günlerde belli olmuyor mu?