Megakentte her 3 binadan 1’i riskli
Dünya çapında en aktif fay hatlarına sahip olan Türkiye’deki yapı stokunun 7 üzeri depremi kaldıramayacağını söyleyen uzmanlar, kentlerin afete hazırlanması yönünde çağrı yaptı. Uzmanlar “İstanbul’da her 3 binadan biri dayanıksız” dedi.

İlayda Kaya
ilaydakaya@birgun.netMaraş merkezli depremler ülkenin depreme hazır olmadığını bir kez daha gösterdi. Uzmanlar, kentlerin afete hazırlanması yönünde çağrı yapsa da AKP iktidarı görmezden geliyor. Olası bir faciada ise sorumluluğu üstünden atıyor, sorumluluk almıyor. 6 Şubat’ta yıkılan binaların çoğu teslim edilmediği gibi bir kısmı daha yapılmadı bile. Olası Marmara Depremi’nde ise özellikle megakent harabeye dönebilir. Ülke nüfusunun yüzde 70’inden fazlası deprem riski yüksek alanlarda yaşıyor.
1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında depreme hazırlık çalışmaları, kentsel dönüşüm projeleri ve ülkenin yapı stoku bir kez daha gündeme geldi. İktidarın ise bir facia daha yaşanmaması için gündemine depremi alması şart. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve ilgili diğer kurumların da ivedilikle harekete geçmesi gerek. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun altını çizen uzmanlar, iktidarı ve ilgili bakanlıkları sorumluluk almaya çağırıyor.
DENETİMLER ARTMALI
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, ülkede son 100 yılda çok yıkıcı depremlerin yaşandığını söyleyerek “Türkiye'de son 100 yılda çok sayıda yıkıcı depremler yaşadık. Bunlardan en önemlileri, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde 1939 Erzincan depremiyle başlayıp, 1999 Kocaeli ve Düzce depremleriyle devam eden depremlerdi. Son 25 yılda ise özellikle 2011 Van depremi, 2020 Elazığ ve Samos-İzmir depremleri Türkiye'deki deprem gerçeğini bizlere acı bir şekilde hatırlattı. Son yaşanan 6 Şubat 2023 Maraş depremleriyle depremlere ne kadar hazırlıklı olduğumuzu net bir şekilde görmüş olduk. Son 25 yılda her ne kadar deprem tehlikesini anlama ve risklerini azaltma konusunda belirli bir ilerleme kaydetmiş olsak da, henüz depremlere hazır bir ülke konumuna maalesef erişebilmiş değiliz. Beklenen büyük Marmara depremi 25 yıldır bekleniyor. Fakat bu deprem yerine Türkiye'nin değişik noktalarında çok sayıda deprem oluyor. Yapılan son çalışmalar kırılması beklenen Kumburgaz fayının her iki tarafında da fayın krip yapmaya başladığı, yani asismik bir şekilde kaymaya başladığıyla ilgili veriler elde edildiğini gösteriyor. Eğer bu bilginin doğrulanması yönünde çalışmalar yoğunlaştırılırsa, belki de beklenen büyük Marmara depremi yerine, beklenmeyen ve fakat daha küçük ölçekte bir depremin olma olasılığı da bilim dünyasında tartışılmaya başlanmış durumda. Yani 7'yi aşan bir deprem değil de, daha az yıkıcı olan ve 6'yı az aşan bir deprem de gelişebilir bu bölgede” dedi.

DEÜ DAUM Müdürü, Öğretim Üyesi
Ege Denizi’nde peş peşe ve 100’lerce kez yaşanan özellikle Santorini adasında büyük bir korku ve paniğe neden olan depreme ilişkin de Sözbilir, sarsıntıların bu yıl 28 Ocak’ta başladığını söyledi. Sözbilir, yaşanan sarsıntılara ilişkin 3 olasılık olduğunu kaydederek şöyle devam etti:
“Bunlar; depremlerin tamamen durması, büyük bir deprem yaşanması ve ardından tsunami ve volkanik patlamanın bunu izlemesi veya bir volkanik patlama olması ve ardından tsunami yaşanması ve deprem olması. Bu olasılıklardan hangisi yaşanırsa yaşansın, gerekli önlemleri alırsak, Türkiye olarak çok fazla etkilenmeyeceğimizi düşünüyorum. Çünkü volkanik kökenli depremlerin olduğu yer bizden çok uzak, 150-350 km uzağımızda. Bu olaylardan herhangi biri yaşandığında bizim önlem alma şansımız var. Mesela; büyük bir deprem olduğunda bize olan etkisi düşük olacak, ardından gelecek olan tsunami etkisi de kıyılarımıza ulaşıncaya kadar, hızı düşecek ve düşük bir risk oluşturacak. Volkan patlaması durumunda da volkandan çıkan küllerin bize kadar ulaşması o günkü hava durumuna bağlı olacağından, buna göre de önlem alma ve riski azaltma şansımız var. Çünkü her gün Santorini ile ilgili hava durumu bilgileri Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından AFAD yetkilileri ile paylaşılıyor. Böyle bir durumda AFAD ile ilgili AFAD Acil ve e-AFAD gibi uygulamaların telefonlarımıza indirilmesi ve konumun sürekli açık tutulmasında fayda var. Kısacası panik yapacak bir durum yok. Önemli olan sakin olup, ilgili kurumların uyarılarını dikkate alıp yapılması gerekenleri zamanında yapmaktır.”
BU ŞEHİRLERE DİKKAT!
Türkiye'de yıkıcı deprem üretebilecek 485 adet diri fay bulunduğuna da dikkat çeken Sözbilir “Türkiye'de yıkıcı deprem üretebilecek ve resmi anlamda tanımlı 485 adet diri fay var. Bu fay hatları bazı illerin, ilçelerin, köylerin altından veya yakınından geçiyor. Bu anlamda her ilin deprem tehlikesi ve riski birbirinden çok farklı. Fakat deprem tehlikesi ve riskinin sıfır derecede etkisiz olduğu bir il yok Türkiye'de. Bu konuda ön plana çıkan iller tabii ki var, Batı Anadolu ölçeğindeki iller; Balıkesir, Afyon, Manisa, Denizli, İzmir, Aydın, Muğla. Marmara bölgesinde; Çanakkale, Tekirdağ, Bandırma, İstanbul, Bursa, Bolu. Daha doğuda ise Kayseri, Malatya, Maraş, Adıyaman, Bingöl, Tunceli, Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Erzurum, Hakkari Yüksekova, Şemdinli gibi illerin sismik tehlike düzeyi ve riski diğer illere göre daha yüksek diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Yetkililere de seslenen Sözbilir, yapılması gerekenleri sıralayarak sözlerini şöyle noktaladı:
“Türkiye'de özellikle son 25 yıl içinde deprem dirençli iller oluşturma konusunda adımlar atılıyor. Fakat henüz istenilen düzeyde olmadığımızı yaşadığımız depremlerle anlayabiliyoruz. Şehir ve bölge planlamamızı, kentsel dönüşüm çalışmalarımızı ‘doğal afet eksenli’ ilkesi çerçevesinde geliştirmeliyiz, yapı denetim sistemimizi zemin-yapı etkileşimi kapsamında ele almalı ve bu kapsam içinde kalan tüm mühendislik dallarımızın (inşaat-jeoloji-jeofizik-mimarlık) denetiminden geçirmeliyiz. Toplumu afet tehlikesi ve riski konusunda sürekli bilinçlendirmeli, sürdürülebilir bir afet eğitimini tatbikatlarla zenginleştirerek, yaşamımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Yakın gelecekte deprem üretme potansiyeli olan fayların geçtiği illerde, deprem konut yapımını, deprem olmadan önce hazırlayarak, depreme dayanıksız binalardaki halkımızı bu konutlara belirli bir sistem içinde taşımalıyız. Bunun için, deprem tehlikesi yüksek illerde, toplumun tüm katmanlarının bütünleşik bir şekilde el ele vererek deprem dirençli bir kent olma yolunda ilerlemesinin hayati derecede önemli olduğunu düşünüyorum.”
RANT ODAKLI PROJE
İktidar kamu odaklı projeler yapmadığı gibi riskli binaların çoğunu da dönüştürmedi. Deprem toplanma alanları ise iktidar ve yandaşları tarafından bir bir satılarak imara açıldı. Yurttaşla beraber yapılacak projeler yerine tamamen rant ve talan odaklı yurttaşın ihtiyaçları doğrultusunda gitmeyen projelere öncelik verildi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Suna, BirGün’e yaptığı açıklamada binaların olası depreme karşı hazır olması gerektiğini ve yapı stokunun incelenmesi gerektiğini, bu süreçte yerel yönetimlerle ve mühendislerle işbirliği yapılması gerektiğini vurguladı.
Nusret Suna, olası Marmara Depremi’ne ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“İstanbul’da 1 milyon 250 bin civarında yapı stokumuz var. Bu yapı stokunun büyük bir kısmı güvenli değil. 2018 senesinde o günkü Çevre Bakanı ‘Türkiye’deki yapı stokunun yüzde 60 civarı kaçak ve iskânsız yapı’ demişti. Yani büyük bir kısmı sağlıklı ve depreme güvenlikli yapılar değildi. Marmara’da 7 ve üzeri depremde bir depremde 500 bin yapı direkt yıkılmasa bile ağır ve orta hasar alabilir. Bugüne kadar neler yapıldı dersek, nitelikli bir çalışma olmadı. Kentsel dönüşüm İstanbul’da zorla yürüyor. İstanbul’da 2013 senesinden sonra uygulanan kentsel dönüşüm İstanbul’un deprem riski az olan yerlerinden başlamıştı ve kenti güvenlikli hale getirmek için geniş çaplı bir çalışma hâlâ yok.”

TMMOB İMO Yönetim Kurulu Başkanı
RİSK ANALİZLERİ YAPILMALI
Ülkedeki binaların risk analizlerinin yapılması gerektiğini kaydeden Suna şöyle devam etti: “2020’de yaşanan bir deprem İzmir Bayraklı’da yıkıma neden oldu. Bu bölge de sürekli deprem üreten bir bölge. Bayraklı taraflarında yapı envanteri çalışmaları yapılıyor. Bu çalışmaları yerel yönetimler yapsa da sonrası önemli. Riskli yapı sahiplerinin binaları yeniden dönüştürülmeli ve yurttaşa destek olunmalı.”
Ülke topraklarının yüzde 92’sinin deprem kuşağı üzerinde olduğunu söyleyen Suna yetkililere seslenerek yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
• Yapı stoku depreme güvenlikli hale getirilmeli
• Binaların risk durumları incelenmeli
• Aniden yıkılacak binalar belirlenip, boşaltılmalı
• Hasar durumlarına göre güçlendirilmeli ya da yeniden yapılmalı

∗∗∗
ALTYAPI ÇALIŞMASI YOK
Birinci derece deprem bölgesi olan kentlerden biri olan ve Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay hattının kesiştiği Bingöl’e ilişkin uzmanlar uyardı. Bingöl ve başta Dersim olmak üzere çevre kentlerin bir an önce afete hazırlanması gerektiği kaydedildi. Mühendisler, kentlerde deprem toplanma ve çadırkent alanlarının belirlense de altyapı çalışmalarının yapılmadığını söyledi. Ayrıca mühendisler binaların hasarlı tespit çalışmalarının da eksik olduğunu kaydetti.
∗∗∗
HARABE İÇİNDE KALDILAR
Maraş depremlerinden önce önlem almayan iktidar, depremden sonra da kentleri ayağa kaldıramadı. En büyük sorun hâlâ barınma. Cumhurbaşkanı Erdoğan "650 bin konutu 1 yıl içinde teslim edeceğiz" sözünü tutmadı. Yıkılan 870 binden fazla konutun 201 bin tanesinin teslim edildi. İktidar, yeni rant projesinin hazırlığına girdi. Milyarlarca liralık konut ihaleleri için iktidara yakınlığıyla bilinen müteahhitler ile masaya oturuldu. Mahallelere ‘rezerv alan’ denilerek çökmeye çalışıldı. Çevre Bakanı Murat Kurum, mağduriyet yaratmayacakları sözünü verse de durum hiç öyle olmadı.
∗∗∗
AFETİN ETKİSİ BÜYÜYOR
Birinci derece deprem kuşağında olan İzmir'in il sınırları içerisinde 17 diri fay bulunuyor. 4,5 milyon nüfuslu kentin depremin yanı sıra tsunami, sel, kuraklık gibi birçok farklı afet riskiyle karşı karşıya. Son aylarda Ege Denizi'ndeki Santorini Adası çevresinde ardı ardına gelen yüzlerce sarsıntı hem Yunanistan’da hem de Türkiye’de panik haline neden oldu. Mühendisler, “Zemin 80, 100 ve 120 metre kalınlıktaki alüvyon tabakadan oluşuyor. Bu alüvyon tabaka deprem dalgalarının genliğini büyütüyor” diyerek uyardı.
∗∗∗
600 BİNA ACİL YIKILMALI
Olası Marmara Depremi yaşanırsa en büyük etki Megakentte görülecek. İstanbul genelinde 1 milyon 200 bin konut bulunuyor. Bu konutların 850 bini ise 2000 yılı öncesine ait. Olası depremde en fazla yıkımın ve can kaybının yaşanacağı belirtilen megakent için İBB’nin son araştırmasına göre, 7 ve üzeri depremde yaklaşık 200 bin bina yerle bir olabilir. İstanbul’daki 39 ilçeden 19’u da diğer ilçelere göre daha riskli. Yapılan tespit çalışmalarında Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde depremle kentte 500 bin binanın hasar alması öngörülüyor. Kurum’un açıklamasına göre ise İstanbul'da 7,5 milyon konutun 1,5 milyonu risk altında. İstanbul'da acilen yıkılacak 600 bin evde oturuluyor.