Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği (ASSAM) ve Üsküdar Üniversitesi iş birliği ile ‘ASRİKA (Asya-Afrika) Ortak Savunma Sanayii Üretimi’ temasıyla İstanbul’da 3’üncü Uluslararası İslam Birliği Kongresi düzenlendi. ASSAM Yönetim Kurulu Başkanı ve Saray’ın Askeri Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi etkinlik sonrası ilginç ifadeler kullandı:

SÖZLERİ ÇARPITILMIŞ

“İslam Birliği olacak mı, olacak. Nasıl olacak? Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki, Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki, bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor.” Tepki toplayan sözler sonrasında Tanrıverdi, bir siyasal İslamcı klasiği olarak geri adım attı, duyduklarımızı inkâr etti: “Sözlerim çarpıtıldı.”

ÖYLESİNE Mİ SÖYLENDİ?

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı’nın “Mehdiyi bekliyoruz” ifadelerini kullanması, Türkiye’nin akıl ve bilimden ne denli uzak yönetildiğinin bir kanıtı. Ancak bu ifadeler, öylesine söylenmiş ya da çarpıtılmış değil. O nedenle “Mehdi kim?” ya da “Nasıl bir ortam hazırlanıyor?” soruları es geçilmemeli.

Tanrıverdi, aynı zamanda bilindiği gibi ‘güvenlik şirketi’ SADAT A.Ş.’nin de kurucusu. Zaman zaman hem kendi ifadelerini hem de SADAT’ın bahis konusu olan faaliyetlerini yalanlıyor. Ne var ki ifadeleri ve açıklamaları ortada duruyor. Bu açıklamalardan bazıları ise birbirleriyle çelişiyor. Tanrıverdi, 15 Temmuz sonrası yaptığı konuşmada şunları söylüyor:

KHK’LERİ YAPAN KİM?

“Sunduğumuz Anayasa teklifimizdeki, Silahlı Kuvvetler’in yeniden yapılandırılması ile ilgili tespitlerimizin aşağı yukarı tamamı kongreye girmiştir. Harp okulları, askeri okulların tamamı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı dedik, bağlandı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın Genelkurmay’la İçişleri Bakanlığı’na bağlansın dedik, bağlandı.”

Tanrıverdi; ‘istekleri doğrultusunda’ Yüksek Askeri Şura’nın yapısının değişip Askeri Yüksek Yargı’nın kalktığına da dikkat çekiyor. Ancak en büyük değişiklik elbette rejime yönelik: “Başkanlık sistemi gelsin dedik, o da geldi. Bu önermelerimizin tamamına yakını 15 Temmuz’dan sonraki yeniden yapılanmada gerçekleşti.” Hepsi, kanun hükmünde kararnamelere (KHK) yansıyor.

ASSAM, 2016’da düzenlediği ‘Yeni Anayasa’ konulu konferansta, laiklik ilkesinin yeni Anayasa’da yer almaması ve İslam’a yer vermekten çekinilmemesi gerektiğine vurgu yaptı: “Devletin dini İslam’dır hükmünün, Anayasa’ya dahil edilmesini talep ediyoruz.”

ÇELİŞKİLİ İFADELER

Çelişkiler ise şu şekilde karşımıza çıkıyor. Tanrıverdi, 2018’in Nisan ayında verdiği bir röportajda “Darbe-SADAT ilişkisi sorusuna şöyle yanıt veriyor: “SADAT’ın o zaman zaten şirket merkezindeki 5-6 kişilik elemanından başka elemanı yoktu.”

Arapça, ‘reis’ anlamına gelen SADAT A.Ş. faaliyetlerini içerde ve dışarıda, lojistik malzemeden eğitime kadar destek şeklinde açıklıyor. Suriye iç savaşının başından beri hem orada hem Libya’daki faaliyet iddialarıyla gündeme geliyor. Fuarlarda ‘Güvenlik-Savaş’ konseptinde stantlar açıyor. Yıllardır ASSAM ve Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) gibi onlarca şirketi bulunuyor ama SADAT’ın sadece 5-6 elamanı var öyle mi?

Tanrıverdi, 1984 yılında Özel Harp Dairesi’nde Harekât Şube Müdürü olarak görev yapıyor. 28 Şubat’ta irticai faaliyetler nedeniyle ordudan kovulan Tanrıverdi’nin 2018’deki o röportajını, SADAT’la işbirliğindeki derneklerden ASDER Yönetim Kurulu Üyesi ve Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan tekzip ediyor. Tarhan, 15 Temmuz’a ilişkin ASDER dolayısı ile SADAT konusunda şunları anlatıyor:

“O derneğin üyeleri bu süreçte, binin üzerinde subay, astsubay. Bunlar ne yaptılar? Tankın paletini takozlamayı biliyorlardı. Periskopun üzerine çıkıp köreltmeyi biliyorlardı. Tankın mazot hortumunu kesmeyi biliyorlardı. Bunlar o gece hepsi sahaya çıktılar kendiliğinden. Çünkü geçmişin acısı var, güvensizlik var…”

Erdoğan; 2 Ocak’ta, Ankara’daki Güvenlik Sempozyumu’nda; “Şehirlerimizin düzenini sadece kolluk güçleri ile sağlayamayacağımız bir durum içindeyiz” dedi.

İçerde hal böyleyken dışarıda bir sonraki gün Libya tezkeresi Meclis’ten geçti. Mehdi ve içeride-dışarıda SADAT demişken… Hiçbiri ne İvan-ı Müslim sevdası ve fetih ruhu ne de Erdoğan ile AKP’nin kaybetme korkularından ayrı değil!