Duyduğumuza göre İLKSAN'ın avukatları, AKP Kahramanmaraş Mil

Duyduğumuza göre İLKSAN'ın avukatları, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yılmazcan ile ilgili davada, sözleşmeyi imzalayan eski İLKSAN'lı yöneticiler hakkında suç

duyurusunda bulunacaklarmış. Bir kurum, dava sonuçlanıncaya kadar harekete geçmez mi? "İLKSAN'ı değiştirmenin tam vakti" derken yanlış mı söylemişiz?

Mehmet Yılmazcan konuştukça batıyor: Davanın yasayla ilgisi yokmuş! Yoksa, kendisi böyle bir öneri verir miymiş.

Buyurun size Yargıtay Genel Kurulu kararı. Yasa değiştirilmeden önceki karar…

Aynen şöyle diyor: "Davacılarla (avukatlarla) davalı limited şirket arasında yapılan (…) ücret sözleşmesinde davanın kazanılması halinde (…) müddeabihin (dava değerinin) yüzde 10'unun vekalet ücreti olarak ödeneceğine dair olan kısım, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin 3. fıkrasına göre davada gösterilen başarıya göre değişmediği ve kısmen kayıp halindeki durumu kapsamadığı ve dava olunan tazminatın yüzde 10'unun avukatlara ait olacağı ve böylece avukatların tarafların biriymiş gibi dava konusu tazminata doğrudan doğruya ortaklığını içerdiği için geçersiz sayılmalıdır." Hukukça'dan Türkçe'ye çevirirsek, davanın kaybedilmesi halinde avukatın ne alınacağı yazılmalı ve avukatın emeğinin karşılığı olan ücret belirlenmeliydi. Yoksa avukat davanın "tarafı" gibi görünür. Bu durumda sözleşme geçersizdir.

Devam edelim… Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin kararı, sanki bu davayla ilgili olarak alınmış:

"Avukatlık ücretinin açık, kesin ve belirli olması gerekir. Sözleşmede ileride belirli olmayan bir tarih olarak davanın sona erdiği tarihte taşınmazlarının değeri üzerinden bir muayyen oran kararlaştırılmış olması halinde, sözleşmenin konusu belirsizdir." .

Daha ne denilsin?

Sonra yasa değişiyor ve dava değerinin, yani arsaların yüzde 10'uyla yüzde 20'si arasındaki bedelin avukata verilmesini sağlayan hüküm geliyor. Gördüğünüz gibi Mehmet Yılmazcan'ın verdiği yasa önerisinin davasıyla hiç ilgisi yok! Merak ediyoruz, ilgisi olması için, "Mehmet Yılmazcan gireceği her davayı kazanmalıdır" türü bir yasa mı olmalıydı?

 

AVUKAT SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR!

Bir garip durum daha…

İLKSAN'la Yılmazcan ile birlikte davalık olan avukat Nuray Turcan, imzalanan avukatlık sözleşmesinin hatalı olduğunu anlamış olacak ki sonradan değiştirilmesini istiyor. İLKSAN'a 3 Ekim 1996 tarihinde sunduğu dilekçede "1 Nisan 1996 tarihinde iş sözleşmesi olarak birlikte imza altına aldığımız avukatlık sözleşmesinde bazı eksiklikler tespit edilmiş" diyerek avukatlık ücreti olarak dava sonu itibariyle gayrimenkulun değerinin yüzde 20'sinin verilmesini istiyor.

İLKSAN yönetimi bu isteği reddediyor. İşte bu noktada akıl almaz bir yanlışlık daha yapılıyor. İmza altına alınan ilk sözleşmede, "İş akdi işveren tarafından her an feshedilebilir" deniliyordu. Madem avukatın böyle bir niyeti olduğunu sezmişsin, talebini reddetmişsin, hakkını kullanıp sözleşmeyi tümden feshetsene! Hayır, yanlıştan o noktada da dönülmemiş.

İLKSAN, değiştirilen yasanın geriye yürütüldüğü görüşünde. Sözleşme imza altına alındığında eski yasa geçerliydi! Yargıtay'ın bu davayla ilgili vereceği kararı merakla bekliyoruz.

Her ne olursa olsun Mehmet Yılmazcan bu davadan bu parayı alacaksa, hukuki açıdan hesap sorulamayacaksa bile etik açıdan mutlaka sorulmalı.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, gündeme getirdiğimiz her konu gibi İLKSAN konusunda da ne yorum yapıyor, ne de bir adım atıyor. Sayın Çelik, susmanın bedelinin bazen yanlış konuşmaktan bile daha ağır olacağını unutmayın. İlkokul öğretmenleri sizden bir ses bekliyor!