Akşener masadan kalkarak muhalefet cephesinin yıllardır oluşturduğu birikimi dağıtabileceğini düşündü. Cepheyi bir arada tutan “rejim bitmeli” talebi tüm gücüyle ayaktayken Akşener’in Saray’ı kurtarma çabası boşa düşecektir

Memleket sizin oyuncağınız değil
Dayanışma Gönüllüleri deprem bölgesinde halkın yaralarını birlikte sarıyor. (Fotoğraf: BirGün)

Ekim 2022’ye kadar sürekli yükselen bir muhalefet cephesi karşısında eriyen bir iktidar bloku vardı. Ekonomide atılan başarısız adımlar, dış politikada anlamsız hamleler içeride sadece baskı ve zorla ayakta kalabile iktidarın her tarafı dökülüyordu. İşler Erdoğan için o kadar kötü gidiyordu ki güç toplayıp çok istediği erken seçim kararını bile alamadı.

Meral Akşener’in masadan kalkma hikayesi de tam da burada başladı. İlk kez muhalefet cephesi Erdoğan’ı yenmeye bu kadar yakınken bir anda "Aday kim olacak?" dahil ilginç tartışmaları başladı. Bu tartışmaların arka planı bugün daha net ortaya çıkıyor. Toplumun sorunlarından ve toplumsal muhalefetten uzak, masa başında dönen bu tartışmanın yıkımdan başka sonuç üretmesi mümkün değildi.

‘UYARIRYORUZ’ BİLDİRİSİ

6’lı Masa içerisinde tartışmaların yoğunlaştığı, HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarma isteğini kamuoyu ile paylaştığı bir dönemde SOL Parti bir bildiri yayımladı. 23 Aralık 2022 tarihli bildiride “Ülkenin kaderinin çizileceği böyle bir seçimde herkesi, muhalefetin her bir bileşenini sorumlu bir politika izlemeye davet ediyoruz” denilerek tüm muhalefete çağrı yapılıyordu. Yine aynı bildiride “Bugün seçimi kazanma şansı kalmamış AKP’nin muhalefet cephesini bölmekten başka bir yolunun bulunmadığını herkes görebiliyor” denilirken iktidarın bu konuda yol aldığına da dikkat çekiliyordu. Bildirinin tamamına ulaşmak istiyorsanız https://solparti.org/Haber/uyar%C4%B1yoruz-sorumluluk adresinde bulabilirsiniz.

Yaklaşık 2 ay önce yapılan çağrının gerekleri yapılabilse belki de geçen hafta sonu yaşananlar yaşanmayacaktı ya da etkisi bu kadar olmayacaktı.
O dönem bu tür çıkışlara kulak tıkayan, türban vb gibi konularla uğraşıp toplumun değişim taleplerini göz ardı edenlerin de bugün gelinen noktada bir paylarının olduğunu söylemek gerekiyor.

AKŞENER ÇOK YANILIYOR

Muhalefet cephesinde yaşanan bu basiretsizliğe işaret ettikten sonra yeniden İyi Parti ve Akşener’den gelen hamleye dönmek gerekiyor. Bugün itibarıyla Cumhur İttifakı, daha doğrusu Saray rejimi büyük bir bozgunla karşı karşıya. Tel tel dökülen, ülkeyi yönetme becerisi olmayan, geleceğe dair tek bir projesi kalmayan bir iktidar haline geldi. Depremle birlikte rejimde enkazın altında kaldı.

İşte Akşener tam bu koşullarda ittifakı dağıtmaya kalktı. Yani 2018 yılından bu yana bir aradayken ve iktidara gelmeye en yakın oldukları anda bu hamleyi yaptı. Bugün itibarıyla artık kimse bunun “kazanacak aday” tartışmasıyla ilgili olduğunu düşünmüyor. Arka planda yatan gerçeğin Erdoğan sonrası Türkiye’ye, daha da doğrusu o Türkiye’nin hangi kolonlar üzerinde inşa edileceğine dair olduğu neredeyse net. Anlaşılan o ki İyi Parti ve Akşener bu konuda masaya oturduklarından oldukça farklı düşünüyor. O kadar ki "İkinci tur olursa ve iki aday Erdoğan’la Kılıçdaroğlu kalırsa tutumunuz ne olur?" sorusuna “Daha ona zaman var” diyecek durumda.

Akşener ve onu harekete geçirenlerin, onunla harekete geçenlerin unuttukları bir gerçek var. Ülkenin ezici çoğunluğu (yüzde 60’ın üzeri) bu rejimi istemiyor. Yaşadığı büyük zulmün kaynağı olarak bu rejimi görüyor. Türkiye’nin çoğunluğu için Saray rejimi yoksulluk, açlık ve ölümden başka bir şey değil. Bu koşullarda İyi Parti’nin Saray rejimine yaptığı muhalefetten kaynaklı etrafında biriken enerjiyi tutabilmesi imkansız. Rejime karşı duran ve neredeyse yüzde 60’a sabitlenen toplumsal muhalefet olduğu yerde duruyor. Akşener bir oy alacaksa bu saatten sonra AKP ile MHP’den alabilir. O yüzdendir ki Erdoğan hiç tereddüt etmeden “Biz dökülen taşları toplamayız” diye açıklama yaptı.

Akşener siyaseten intihar ederken ülkenin geldiği noktayı, toplumsal muhalefetin gücünü çok hafife aldı.

MUHALEFETİN GÜCÜ

Deprem felaketi iktidarın ne kadar güçsüz ve organize olmakta ne kadar yetersiz olduğunu gösterdi. Aynı zamanda ülkenin devrimci ilerici damarının da zor günlerde yapabileceklerini gösterdiği gibi. Ahmed Arif, Onur Da Ağlar şiirinde “Biz bu halkı sevdik. Ve bu ülkeyi. İşte bağışlanmaz korkunç suçumuz” dizelerini sanki bugünler için yazmıştı. Egemenler, sağcılara tarafından “bağışlanamaz suçu” işleyenler için.

Bu anlamıyla bugün sorun diye ortaya çıkan durum aynı zamanda yeni bir olanak da yaratabilir. SOL Parti Başkalar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, Tele 1’de katıldığı bir programda İyi Parti’nin devreden çıkmasıyla sıkıntıya giren sürecin nasıl aşılacağına dair ipuçları verirken sözü deprem anında ve sonrasında kısıtlı imkanlarla toplumsal muhalefet güçlerinin sol-sosyalist partilerinin verdiği mücadeleye getirerek “Ülkenin geleceğini bu büyük buluşma ve dayanışma kuracak” dedi.

Bugün itibarıyla Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayını belirlemiş olacak. Bu adayın kazanma şansız İyi Parti ve Akşener’in yarattığı tahribata rağmen hala çok yüksek bir ihtimal. Yapılacak şey de izlenecek yol da belli. SOL Parti Başkanlar Kurlu Üyesi İşleyen’in işaret ettiği gibi tüm muhalefet güçlerine sırtını dayayıp halkın temel sorunlarına yanıt üretmeye çalışan bir anlayış hem Saray’ı hem de onun yeni işbirlikçisi Akşener’i yener.