Önce derin bir soluk alın ve sonra hiç ara vermeden okumaya başlayın...

Önce derin bir soluk alın ve sonra hiç ara vermeden okumaya başlayın:

Ben kuşlardan da küçüktüm, bir gece vaktiydi ve Zübük adlı kahramanın yaratıcısı aziz Aziz Nesin’in anlattığı memleketin birindeki hoptirinamlardan Hasan Celal Güzel’in “Muhteşem 10 yıl” başlığıyla kaleme aldığı köşesinde AKP dönemini değerlendirirken, “militarist vesayet”in kaldırılmasından söz edip ona ikame edilen muhteşem sivil ve cemaat vesayetini es geçmesini, yargının tamamen tasfiye edilip onun yerini Başvekilin “yargıya yapması gerekeni ben söylerim” afra tafrasının aldığını gizlemesini, ekonomide âdeta bir “Türk Mûcizesi” gerçekleştirildiğini ileri sürerken son dönemdeki büyümenin aslında altın satışına bağlı bir şişkinlik olduğunu hasır altı etmesini, sosyal bakımdan düşük gelirli vatandaşlar desteklenmiştir palavrasına karşılık sağlık, eğitim ve her sosyal alanda yoksullara atılan kazıkları saymaktan bitap düştüğümüzü, vizyon sahibi bir büyük devlet dış politikası uygulandığı safsatalarını ise sadece kargaların kahkahayla dinlediğini, “terör örgütü” tamamen imha ediliyor iddiasına rağmen Kürt siyasi hareketinin son dönemde kazandığı ivmeyi de hatırlayınca, yahu bu “muhteşem” kelimesinin asıl anlamı nedir sorusu aklıma geldiğinden dolayıdır ki, aşk tuttu elimden benim ve Nişanyan Sözlüğü’ne bakıp da karşılığının “haşmetli, maiyet ve hizmetçi sahibi” demek olduğunu öğrenip hemen ardından “muhalefet.org” sitesinin ortaya attığı “bu istifalar neyi örtecek?” sorusuna cevaben ceplerimde hacı yatmazlar olarak bildiğim A. Altan, Y. Çongar ve N. Düzel gibilerin Taraf Gazetesinde birçok muhalif gazeteci/aydını karalama, solu itibarsızlaştırma, AKP’nin devletleşmesi sürecine verdikleri destek unutulmayacak ve şimdi de AKP mağduru pozisyonuna bürünme çabasının altında yeni bir liberal odak yaratma çabası olduğu da muhakkak şeklindeki tespitlerin altını çizerken geçtim düşler sokağından, bir gece vaktiydi ve 2. Cumhuriyetin aslında 3. Meşrutiyet olduğunu belleyeli beri kargadan başka kuş Kemalizm’den başka düşman tanımayan A. Altan’ın AKP’yi de sadece dinci Kemalizm diye eleştirebildiğini unutmamışken ve tam da kaç mevsim aşk pazarında geçti yalanlarla diye hayıflanırken, istifaların ardından Taraf hisseleri bir anda yükselişe geçince, Başvekil ile uzun süredir sert polemikler yapan A. Altan’ın istifasının, gazetenin hükümet ile ilişkilerinin normalleşebileceği anlamına geleceğinden ötürü hisselerinin yükseldiği ileri sürülüyordu ki aynı gün Silivri’de kurunun yanında yaşın da çatır çatır yandığı fokur fokur kaynatılan cadı kazanı konuşulurken, düş sattım aldanmışlara, çünkü işim gücüm aldanmışlardan yana olmaktı, aklım kaçıverdi elimden bir gece vaktiydi, çünkü devrimciydim ve sevdiğim başka sevenim başka diyenlerdendim ve ayrıca bizim hiç paramız olmazdı, hiç pahalı şeyler alamazdık, bildirilerimizi teksir makinelerinde bastık, derneklerimizi hep en düşük kiralı yerlerde açtık, gazete çıkardık plazamız olmadı, hep kâğıdın, binanın ucuzunu tercih ettik, “muhteşem” kelimesinin “maiyet ve hizmetçi sahibi olmak” anlamından hep uzak durduğumuzdan ve kimseye hizmet etmediğimizdendir ki yaptığımız muhalefetin bedelini bize hep pahalıya ödettiler ama haklıydılar, çünkü bizim muhalefetimize hakikaten paha biçilemezdi deyip bitirebilirdim cümlemi…

Şimdi soluğunuzu bırakın! Buraya kadar söylenenleri tık nefesliler, el eliyle gazete çıkarmaya yeltenenler okuyamamış, sıkılmış limon gibi pes etmişlerdir ve ancak uzun soluklu bir mücadeleyle muhalefet etmeye niyetliler okumuştur bu yazıyı ve bu yazgıyı. Çünkü güftesi Nadir Öztürk’e bestesi Hüsnü Arkan’a ait olan “Düşler Sokağı”nın haylaz devrimcileri, ancak devrim sevdasıyla verebilir böyle bir kavgayı ve annemiz bu şarkımızda bize hâlâ şöyle seslenir:

“Sevdadandır” dedi annem, “aldırma”

“Aldırma, gel yanıma!”

Ey bu şarkıyı bilenler, gelin yanımıza!