Düşünmek için zaman ayırın, ama hareket vakti geldiğinde düşünmeyi bırakıp harekete geçin.” Kimi savaş tarihçilerine göre dünyanın en önemli komutanı, ama bu konuda yazıp çizen hemen herkese göre dünyanın en önemli 10 komutanından biri olan Napolyon’un sözüdür bu. Düşünmenin ve eylemin, ama ilkinden başlayarak, ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için söylenmiştir.

Memleketin hallerine baktığımda, bu düşünce-eylem ilişkisinde ne çok çuvalladığımızı görürüm sık sık.

Memleketin en büyük medya grubunu AKP-fikriyatına yakın bir patrona satan A. Doğan, bu adım öncesi ne kadar ve neyi düşündü acaba?

Şimdi, Afrin zaferi sarhoşluğu içinde düşünce-eylem ilişkisi ihmal ediliyor. Suriye’de gelinen nokta düşünmeden eylemenin sonucu ve bundan sonra da nereye, ne kadar gideceğimiz belirsiz. Söyleme bakarsanız, Irak sınırına kadar gidilecek.

Her şeyin başlangıcında Şam’a kadar gitmekten söz ediyorduk!

Tarihteki en önemli komutan ya da komutanlardan biri olan Napolyon, bu ününü biraz da en çok savaş kazanan olmasına borçlu. Çok savaş kazanmış olsa da, asıl olarak kaybettiği savaşla, Waterloo ile anılıyor. Başka pek çok komutan var, durmasını bilmediği için sonunda kaybeden!

Düşünmeden eylemenin medyamızdaki en çarpıcı örneklerinden birine tanık olduk geçen gün. Bütün televizyon kanalları, gazetelerin web siteleri ve ertesi gün de birinci sayfaları Ankara’da bir polis operasyonu ile 70 milyon dolar değerinde radyoaktif kaliforniyum maddesi ele geçirildiğini duyurdular. Gramı 4 milyon dolarmış ve 1 kilo 411 gram ele geçirilmiş. Gram fiyatı ile ele geçen miktar çarpılıp ortaya 5 milyar dolardan fazla bir rakam çıkınca, haberler 5 milyar dolar değerindeki maddenin 70 milyon dolara satılmaya çalışıldığı şeklini aldı.

Nihayet dün, ele geçen maddenin kaliforniyumla uzaktan yakından ilgisi olmadığı, cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesinde kullanılan bir ilaç olduğu yazıldı.

Yazmadan birazcık düşünülse, gazeteciliğin kulağına her fısıldananı araştırmadan aktarmak olmadığı anımsansa, dünya kurulduğundan beri üretilen kaliforniyum miktarının toplamının bile 1 kilo 411 gram olamadığı öğrenilecek, bu duruma düşülmeyecekti.

Şimdi, bu haldeki medyanın amiral gemisinin de, toptan aklını iktidar aklına emanet etmiş patronlara satıldığı bir durumda, kaliforniyum da teferruat artık!

Yalçın Bayer, dün CHP’nin olası İstanbul Belediye Başkanı adayı ile ilgili bir iddiayı yazmıştı. Abdullatif Şener ile Kılıçdaroğlu görüşmüşler, Şener Kılıçdaroğlu’na İstanbul ile ilgili düşüncelerini aktarmış, CHP lideri de Sivaslı Şener’in İstanbul adayı olmasına sıcak bakıyormuş.

Düşünce-eylem ilişkisi açısından bakıldığında ilk soru Ekmeleddin İhsanoğlu olayında olduğu gibi bir düşünmenin sonucu olup olmadığı!

Sayın Şener, belki İstanbul Belediye Başkanlığı’ndan ötesini de düşünüyor. Oraya seçilmeyi, seçim sürecinde adını yeniden ve iyice kamuoyuna duyurmayı ve sonrasında CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünüyor belki… Belli ki, eyleme geçmeden düşünüyor!

Seçimi boykot tartışması da böyle; tehlikeli olan düşünmeden kabul etmek ya da reddetmek!

İktidar günübirlik çözümlerle ilerliyor, ya da çözümsüzlüklerle. Misal, dolar rekor üstüne rekor kırıyor, bunun nedenini düşünmek yerine “temelsiz” diye kestirip atıyor.

Artık dün ne kadar düşünerek teslim ettilerse yargıyı Fethulahçı yargıç ve savcılara, herhalde kendilerini güvende hissetmek için, şimdi de onların boşalttıkları yere AKP’li avukatlardan yaptıkları hâkim ve savcıları dolduruyorlar.

Neyse ki, iyi şeyler de oluyor memlekette. Nevruz’da, o eski en görkemli günlerindeki kadar insan toplanabiliyor Diyarbakır’da. Suskun, sessiz, kayıp denilen insanlar kendilerini gösteriyor!

Bütün bu halleri içinde memleketin, bir şeyleri değiştirebilmek için bize düşen önce iyice düşünmek ve zamanı geldiğinde de atılması gereken adımları atmaktan geri durmamak!