İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, burada yaptığı konuşmada Başbakan olmaya talip olduğunu bir kez daha yineledi. Gündeme ilişkin son gelişmeleri de değerlendiren Akşener, Erdoğan'ı "İsraf ve yolsuzluk bataklığına batmış bürokratların ilham kaynağı bizzat sensin" ifadeleriyle eleştirdi.

Akşener: Güçlendirilmiş parlamenter sistemin ilk başbakanı olmaya talibim

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Burada yaptığı konuşmada, "Başbakanlığa talibim" açıklamasına ilişkin konuşan Akşener, "Biliyorsunuz, katıldığım bir televizyon programında, “Ben Başbakanlığa talibim.” dedim, ve çarşı karıştı… Tam bir haftadır, televizyonlarda, “öyle mi olacak, böyle mi olacak?”, “Onu mu dedi, bunu mu dedi?” tartışmaları var… Oysa söylediğim, çok açık. Millet İttifakı olarak, bir Cumhurbaşkanı adayı göstereceğiz. ve bu aday da, Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. Evet ben, bu ucube sistemdeki Cumhurbaşkanlığına talip değilim. Ama seçimlerden 1’inci parti olarak çıkmaya, ve bunu hep birlikte başardığımızda, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim" dedi.

Konuşmasında Sayıştay raporlarını da hatırlatan Akşener, "AK Parti hükümeti ve ucube sistemi sağ olsun bu seneki raporlarda da yolsuzluk ve israf hız kesmemiş" dedi. Sayıştay raporlarından örnekler veren Akşener, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da "İsraf ve yolsuzluk bataklığına batmış bürokratların ilham kaynağı bizzat sensin" ifadeleriyle eleştirdi.

"Biz projeye değil ranta karşıyız" diye konuşan Akşener, "Ucube sistem ülkemizin içinde bulunduğu tüm sorunların esas sebebidir. Bu durumun bir diğer örneğini Merkez Bankası’nın son kararlarında gördük" dedi. Akşener, "Yeni sistemle birlikte Merkez Bankası başkanlarının görev ve sorumluklarına bir güncelleme eklendi. O da sayın Erdoğan’ı memnun etme. Erdoğan, eminim ki bu olaydan elini yıkayıp çıkmak için Merkez Bankası Başkanı’nı yakın zamanda harcayacak. O nedenle sonradan açıkta kalmaması için şimdiden iş aramasını tavsiye ediyorum" şeklinde konuştu.

KÜRSÜYÜ KEBAPÇIYA BIRAKTI

Konuşmasında dün (5 Ekim) partisinin grup toplantısında kebapçılara yönelik 'terörist' söylemiyle dikkat çeken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarının ardından kürsüyü bir kebabpçı esnafına bırakan Akşener, şunları söyledi:

"Kıpırdayanın, kafasına vuruyorlar. Ne zaman birileri, bu gömleğe itiraz etse, hemşire Erdoğan ve hasta bakıcılarının etmediği hakaret, yapmadığı kötülük kalmıyor" ifadelerini kullanan Akşener, Her hafta, toplumumuzun yeni bir kesimi, terörist ilan edilir hale geldi. Çiftçimiz, esnafımız, üreticimiz, zaten bayağıdır, iktidarın terör listesinde. Yakın zamanda, marketler bu kategoriye alındı. Daha geçen hafta, barınamayan öğrencilerimiz terörist ilan edildi.Dün itibariyle de, kebapçılar terörist oldu. İşte o nedenle, bu hafta, Milletin Kürsüsü’nde, hem kebapçı, hem de aspavacı bir kardeşimizi misafir ediyoruz. İbrahim Çetinkaya aramızda. Bu vesileyle, tüm kebapçı kardeşlerimize, aramıza hoş geldiniz demek istiyorum. Buyrun İbrahim Bey, söz de kürsü de senindir. Teşekkür ediyorum İbrahim kardeşim."

Akşener'in kürsüye davet ettiği kebapçı esnafı da pandemi döneminde yaşadıkları sorunları hatırlattı, "Bizden külhanbeyi de olmaz, terörist de olmaz. Buyursunlar soframızda kebap yesinleri bölüşelim ama bölücü olmayalım" diye konuştu.

Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Geldikleri gibi gittiler. 15 yıl üniversite öğrencilerime 3 devlet adamını anlattım. Biri Sultan Alparslan’dı, ikincisi Fatih Sultan Mehmet Han’dı, üçüncüsü mavi gözlü bozkurt Mustafa Kemal Atatürk… Onların şahsında bu ülke için terini akıtmış, istikbalini feda etmiş, şehidimizin Allah ruhlarını şad etsin.

Nerede kalmıştık? İyi Parti olarak bu yıl da milletimizin gür sesi olmaya, hakikate ışık olmaya devam edeceğiz.

Milletimizi yalandan, talandan koruyacak; devletimizi de satıp savanlardan koruyacağız. Sandık geldiğinde Türkiye’yi milletin evinde, milletimizle birlikte yöneteceğiz.

İktidar için artık yolun sonu gözüküyor, mızrak artık çuvala sığmıyor. 3Y’yi yok etme vaadiyle iktidara gelen Erdoğan’ın yoksulluğu yöneten, yasakları normalleştiren, yolsuzluğun da üstünü örten yönetim anlayışı artık gün gibi önümüzde duruyor.

'YOLSUZLUK VE İSRAF HIZ KESMEMİŞ'

AK Parti hükümeti ve ucube sistemi sağ olsun bu seneki raporlarda da yolsuzluk ve israf hız kesmemiş. Saray'da sefa sürenler eğlenmeye tam gaz devam etmiş. Ankara’da kullanılmak üzere tahsis edilen araçlar yıl içinde Çeşme, Mersin, Abant, Altınoluk gibi yerlerden yakıt almışlar. Belli ki bu arkadaşlar tatil beldelerine gitmekte bir sakınca görmemişler. Mesela Ulaştırma Bakanlığımız Avrasya Tüneli geçişlerinde kur hesaplarını yanlış yapmış.

Şu üstün yönetim becerisine bakar mısınız? Bakanlık şirketin kasasına 37.9 milyon lira fazladan ödeme yapmayı tercih etmiş. Yani beceriksizliğin faturası yine milletimize kesilmiş. Bunlar yalan diye cevap vermişler. Devletin bakanlığı, devletin denetleme kurumun yalancı diyor. İşte size partili Cumhurbaşkanlığı sisteminde koskoca Türk devletinin düşürüldüğü durum.

Sayın Erdoğan, bu atadığın bürokratlar sence kimi örnek alıyorlar? İsraf ve yolsuzluk bataklığına batmış bürokratların ilham kaynağı bizzat sensin.

Sayın Erdoğan israfın dibini böylesine sıyırmasaydın bugün barınma sıkıntısı çeken öğrencilerimiz olmazdı, üretmeyi bırakan çiftçilerimiz olmazdı. Zor günlerde milletin parasını çarçur ediyorsun, yazıklar olsun. Türkiye saray bürokratlarının aç gözlülüğünü doyuracak kadar değil ama her vatandaşını doyuracak kadar kaynağa sahip.

MERKEZ BANKASI BAŞKANINA SESLENDİ: ŞİMDİDEN İŞ ARAMASINI TAVSİYE EDİYORUM

Biz projeye değil ranta karşıyız. Ucube sistem ülkemizin içinde bulunduğu tüm sorunların esas sebebidir. Bu durumun bir diğer örneğini Merkez Bankası’nın son kararlarında gördük. Yeni sistemle birlikte Merkez Bankası başkanlarının görev ve sorumluklarına bir güncelleme eklendi. O da sayın Erdoğan’ı memnun etme. Bu artışların sorumlusu Merkez Bankası Başkanı değildir. Çöp öğütür gibi bürokrat öğüten bu sistemin son kullanma tarihi yaklaşan bir bürokratın fazlasından değildir. Erdoğan, eminim ki bu olaydan elini yıkayıp çıkmak için Merkez Bankası Başkanı’nı yakın zamanda harcayacak. O nedenle sonradan açıkta kalmaması için şimdiden iş aramasını tavsiye ediyorum.

Sözlerimin son bölümünde, son dönemdeki tartışmalara değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, katıldığım bir televizyon programında, “Ben Başbakanlığa talibim.” dedim, ve çarşı karıştı… Tam bir haftadır, televizyonlarda, “öyle mi olacak, böyle mi olacak?”, “Onu mu dedi, bunu mu dedi?” tartışmaları var… Oysa söylediğim, çok açık. Millet İttifakı olarak, bir Cumhurbaşkanı adayı göstereceğiz. ve bu aday da, Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı olacak. Ama, Cumhur ittifakı paydaşlarının aksine, biz, yeni bir Sayın Erdoğan seçmeyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki; aday göstereceğimiz kişi, dünyanın, en becerikli, en muteber insanı bile olsa, Türkiye, bu ucube sistemle yönetilemez. Çünkü sorunumuz sadece, Sayın Erdoğan’ın kötü bir Cumhurbaşkanı olması değil. Yetkilerini kötüye kullanması, sürekli olarak yanlış tercihler yapması da değil. Sorunumuz, bir sistem sorunu. Sorunumuz, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının, bir partiden yana taraf olması. Sorunumuz, millet ile devletin arasındaki bağların, koparılmış olması. Sorunumuz, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılıp, tüm yetkinin tek bir kişide toplanması. Nitekim, bu durumun sonuçlarını, ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka kadar, her alanda görüyoruz. İçine sokulduğumuz devlet krizini, her yeni olayda tekrar tekrar yaşıyoruz. Bu sistemin, milletimize yükten başka bir şey getirmediğine, ibretle şahit oluyoruz. Dava arkadaşlarım; İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde; Anti demokratik yönetim biçimleriyle, adaletli ve özgür bir toplum inşa edilememiştir. Çünkü, tek bir kişiye bağlı olan tüm düzenler, zamanla yozlaşmaya mahkûm olmuştur. Aksini iddia etmek, insanlığın, binlerce yıllık kültürel birikimini hiçe saymaktır. Tam olarak da bu nedenle; demokrasi tarihi, her dönemecinde, gücün, tek bir kişide toplandığı değil, gücün dağıtıldığı sistemlerle ileriye gitmiştir. Kişiler yerine, kurumları güçlendirerek gelişmiştir. Kuvvetler ayrılığı ile gelişmiştir. İşte bu yüzden; İster 2023, ister daha önce yapılacak olan bir seçimde, Millet İttifakı’nın adayının, yani Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı seçilecek olan kişinin, öncelikli görevi; Türkiye’yi hızla, bu çağdışı sistemden kurtarmak, ve kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokrasiyi, hayata geçirmek olacaktır. Evet ben, bu ucube sistemdeki Cumhurbaşkanlığına talip değilim. Ama seçimlerden 1’inci parti olarak çıkmaya, ve bunu hep birlikte başardığımızda, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in, ilk Başbakanı olmaya talibim. Millet ile devlet arasındaki bağları, yeniden kurmaya, Türkiye’yi güçlendirmeye, milletimizi zenginleştirmeye talibim. Avrupa’nın en yoksul milletini, hak ettiği zenginliğe kavuşturmaya, sermaye ve beyin göçünü, tersine çevirmeye talibim."