Eski Avrupa Parlamentosu Vekili Armin Laschet, CDU partisinin yeni lideri seçildi ve Merkel politikalarını sürdürme ihtimali yüksek.

Merkel’in veliahtı


Laurenz Gehrke

Almanya’da Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) yeni lideri, Armin Laschet olacak. CDU partisi son 72 yılın 52’sinde hükümet lideri pozisyonundaydı. Eylül ayında yapılması planlanan genel seçimlerden sonra kenara çekilmeyi planlayan Merkel ise, tarihsel açıdan ele alındığında CDU içinde Konrad Adenauer’a kadar uzanan bir geleneği temsil ediyor.

Laschet’in parti liderliğine seçilmesi, partinin şansölye adayının da kendisi olacağı anlamına gelmiyor, fakat ihtimalleri epey yükseltiyor. Partinin yeni liderine ve siyasi görüşlerine kısaca bir göz atalım.

AVRUPA SİYASETİRE BAKIŞ

Laschet geçmişte Avrupa Halk Partisi’nden AB Parlamentosuna milletvekili seçildi ve 1999 ve 2005 yılları arasında Brüksel’de 6 sene geçirdi. Bu süre boyunca dış politika, uluslararası ilişkiler ve bütçe konularıyla yakından ilgilendi. Almanya’da ise zaman zaman Merkel hükümetini eleştiriyordu. Geçtiğimiz senenin Münih Güvenlik Konferansı’nda, “Fransız Cumhurbaşkanı [Emmanuel Macron] masaya öneriler getiriyor, fakat yanıt vermemiz fazlasıyla uzun sürüyor” diyordu. Fakat geniş tabloya bakıldığında, AB konusunda Merkel ile görüş birliğinde olduğu anlaşılıyor.


DIŞ POLİTİKADA 'ILIMLI' TANIMI

Eleştirmenler Laschet için Russlandversteher tabirini kullanıyorlar. Almancada bu, Vladimir Putin’in Rusya’sına karşı ‘ılımlı’ duruş sergileyenler için kullanılan aşağılayıcı bir tabir. Laschet 2019 yılında, Doğu ve Batı blokları arasında diyaloğun Sovyetler Birliği döneminde dahi mümkün olduğunu, dolayısıyla “bugün de aynı şeyi başarmamız gerektiğini” söylemiş, “dünyanın sorunlarını çözmek için Rusya’ya ihtiyacımız var” diye de eklemişti.

Çin özelinde de ‘ılımlı’ bir duruşu olduğu değerlendiriliyor. Alman ihracat sektörünü korumanın, politika alanında önemli önceliklerinden biri olduğu biliniyor.

Çin ve Rusya dışında değerlendirildiğinde ise Laschet ABD ya da diğer ülkelerin yakındığı gibi Almanya’nın ‘pasif bir güç’ olmadığını savunuyor.

ABD İLE İLİŞKİLER

2019 yılında yapılan bir toplantıda “Almanya yıllardır binlerce askerini bölgede tutarak Afganistan’ın istikrarına katkıda bulundu. Mali ve Somali’de de çalışmalarımız sürüyor. Uluslararası arenada aktif rol oynuyoruz” dedi.

Trump başkanlığı döneminde ağır yara alan Almanya-ABD ilişkileri özelinde ise diğer Alman siyasetçilere kıyasla daha ılımlı bir üslup benimsediğini görüyoruz. 2019 yılında ABD Büyükelçisi Richard Grenell ile bir araya gelmiş, sonrasında “ABD, AB sınırları dışındaki en önemli müttefikimiz. Dünyanın önder teknoloji ulusu ve AB’nin güvenliği için kritik öneme sahip” demişti.

Geçtiğimiz günlerde, 2014 yılına ait bir Twitter gönderisi eleştiri konusu oldu. Mesajında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’yi, Suriye özelinde eleştiriyordu. “Esad’a karşı oldukları gerekçesiyle IŞİD ve El Nusra’yı desteklediniz. Bu örgütler Katar ve Suudi Arabistan finansmanı ile hareket ediyorlar” demişti. Bunun üzerine komplo teorilerini savunmakla ya da uluslararası arenada savaş suçlusu olarak görülen Esad’a meşruiyet kazandırmakla itham edildi.

GÜVENLİK ÖNCELİKLERİ ARASINDA

Laschet’in iç politika ajandasındaki önemli maddelerden biri güvenlik. Organize suçlardan önemli ölçüde etkilenen Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin lideri olarak, güvenlik konularıyla uzunca bir süredir uğraşıyor.

Aşırıcılık ve terör konularında ise ‘sıfır tolerans’ yaklaşımını benimsiyor. Eyalet yönetiminin başına geçtiğinde, Berlin’deki 2016 Noel saldırıları henüz tazeydi ve ülkede güvenlikten sorumlu yetkililerin çabalarının yetersiz kaldığı anlaşılıyordu. Bu konuda verdiği bir demeçte geçtiğimiz ay, “İçişleri Bakanımız çalışmalarına başladığında, öncelikle bir durum raporu hazırlayarak öncelikle sorunun kaynağını tespit etmeye koyulduk” dedi.

POLİTİKANIN MERKEZİ EKONOMİ

Laschet ekonomiyi politikanın merkezine koyuyor. Ancak yüksek kamu harcamalarından ziyade parasal ihtiyata öncelik veriyor. Geçtiğimiz ay Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde konuştu ve Yeşiller ile iyi ilişkilere sahip olmasına karşın, eyalet yönetiminde ‘görüş birliği’ üzerinden, ‘şirket dostu’ Liberal Demokratlar ile ittifak ilişkisi kurduklarını söyledi. Liberal Demokratlar düşük vergileri ve parasal sıkılaşmayı savunmaları ile biliniyorlar.

İKLİMDE DENGE ARAYIŞI

Laschet çevre politika konularında da ‘denge’ arayan bir siyasetçi. İklim değişikliği konusunda eyleme geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Fakat bu ayın başında CDU liderliğine aday olan rakipleriyle yaptığı tartışmalarda, iklim politikalarının ekonomiyi ‘boğmaması’ gerektiğini söyledi. “Linyit santrallerini kapatıyoruz. Bu önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Fazlasıyla idealist davranıyoruz çünkü seneye nükleer santrallerimizi de kapatacağız” dedi, kimya ve çelik sanayinin geleceği için ucuz elektriğe ihtiyaç olduğunu da vurguladı.

Eleştirmenlerin dikkat çektiği üzere, Laschet’in yarış ortağı Jens Spahn ile birlikte duyurduğu 10 maddelik vizyon planında ‘iklim’ sözcüğü yalnızca bir defa geçiyor. Üstelik sözü edilen ‘iklim krizi’ dahi değil. Yer verilen cümle “Girişimcilik ve yenilik için doğru iklimin yaratılması” şeklinde.

SİYASİ OLASILIK HESAPLARI

Laschet CDU’nun yeni lideri seçildi ve kardeş partisi CSU ile birlikte anketleri açık ara farkla önde götürüyorlar. Tabii parti lideri seçilmesi merkez sağ bloğun Şansölye adayı olacağı, Eylül ayında genel seçimlere gireceği ve koltuğu Merkel’den devralacağı anlamına gelmiyor.

CSU partisinin başındaki Markus Söder ve CDU’dan Spahn da ‘birlik’ olarak bilinen CDU/CSU koalisyonu çatısı altında adaylıklarını ilan ettiler. Kamuoyu anketlerinde her ikisi de Laschet’ten yüksek puan alıyorlar. Tabii Laschet aday olmayı başarsa bile partisinin seçimleri kazanması ve hükümet kurmayı başarması gerekiyor.

SEÇMEN ARİTMETİĞİ

CDU/CSU koalisyonu, şu an için halkın desteğini almakta başarılı olsa da Merkel denklem dışında kaldığında seçmen aritmetiğinin nasıl değişeceğini kestirmek mümkün değil. Salgın ülkeyi kasıp kavurmaya devam ederken, belirsizlik had safhada.

Muhafazakâr siyasetçilerden bazıları CDU/CSU adayının ilanının Nisan ayından sonraya bırakılmasından yana. Kimileri ise adayın daha önce açıklanmasını bekliyorlar. Yapılacak bazı yerel seçimler adayın belirlenmesi sürecinde etkili olabilir. Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz Rheinland-Pfalz eyaletleri 14 Mart’ta seçimlere gidecek.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Politico