Kamuoyunda ‘Afgan göçü’ endişesi büyüyor. Türkiye geçtiğimiz hafta, doğu sınırımızdaki düzensiz göçü önlemeye yönelik ciddi adımlar arttı! Afganistan’dan gelenlerle ilgili olarak sıkı denetim var ama medyaya karşı! Alanda bulunan gazeteci Ruşen Takva, bu konudaki izlenimlerini ve tanıklıklarını şöyle aktardı:

AFGANİSTAN’DAN, TÜRKİYE’YE YOL 22 GÜN SÜRÜYOR

“750 Polis Özel Harekat üyesi sınıra gönderildi. Polis, 550’ye yakın korucu ile desteklendi. Ancak sınır 295 kilometrelik büyük bir hat. Geçişler sürüyor. Güvenlik önlemleri daha çok gazetecilerin ve kamuoyunun bu geçişleri görmemesi üzerine şekilleniyor. Afganistan’dan Türkiye sınırına gelmek 22 gün sürüyor.”

İKİNCİ SURİYE VAKASI MI?

Sınırdaki yığılmaya 22 gün önce Afganistan’dan yola çıkanlar da eklenecek. Böylece geçişler, bir süredir izlenen günlük bin 500 ortalamasının 2-3 katına çıkacak. Pakistan ile İran, ülkelerine yönelik yeni Afgan göçüne sıcak bakmıyor. Kalıcı bir göç dalgası istenmiyor. Verileri üst üste koyunca, Van kapılarında ikinci bir Suriye vakası endişesi ortaya çıkıyor.

TACİKLER, ÖZBEKLER, TÜRKMENLER…

Dalgayı sadece Afgan göçü olarak görmek zor. Çünkü Afganistan’da yaşayan tek bir halktan söz etmek mümkün değil. Afganistan; Peştun, Beluç, Hazar, Tacik, Özbek, Türkmen, Kırgız, Aymak, Paşai, Pamir ve Nuristanilerin içinde olduğu 10’dan fazla popülasyonun bir araya gelmesi ile oluşuyor.

KAMUOYU NE DÜŞÜNÜYOR?

Hem göç hem de Afganistan’daki yeni macera arayışı, Türkiye’nin, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika ile olan ‘günübirlik’ ekonomi ve siyaset pratiğinden ayrı değil. Türkiye AKP iktidarı ile benzer serüven arayışlarını, Suriye ve Libya’da deneyimledi. Bu arayışlar, en azıdan kamuoyunun bir bölümünü, ‘NeoOsmanlı’ ve ‘sınır güvenliği’ konularında ikna etmişti.

TÜRKİYE’NİN AFGANİSTAN’DA, AFGANİSTANLILARIN TÜRKİYE’DE NE İŞİ VAR?

Oysa yeni süreç, neredeyse toplumun tümü tarafından tepki ile karşılanırken, yurttaş 2 soru üzerinde duruyor: “Türkiye’nin Afganistan’da, Afganistanlıların Türkiye’de ne işi var?” Aslında bu 2 sorunun cevabı da, tek adam rejimi çıkmazı ve kişisel olarak iktidar uzatma çabasının, ülke çıkarları diye sunulmasında gizli.

AFGANİSTAN’DA HAVAALANI KORUMAK!

ABD’deki, ‘Halkbank davası ve Reza Zarrab’ korkusuna, Amerika devletini dolandıranların paralarını Türkiye’de aklayan Sezgin Baran Korkmaz endişesi eklendi. Anladığımız kadarı ile ‘Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Hamid Karzai Havalimanı’nı biz koruruz’ teminatı ile pazarlık yapıldı ve kaygılar ‘şimdilik’ aşıldı.

PARA GELECEK

Öte yandan, AB’nin, Türkiye’nin Suriyeli mültecilere 2024 yılına kadar ev sahipliği yapmaya devam etmesi için 3.5 milyar avro aktaracağı henüz geçtiğimiz ay medyaya yansımıştı. Afgan göçüne yönelik büyük bir fon hazırlığı da yapılıyor. Kirli dosyaların bir süre daha sümen altı edilmesi ve sıcak para girişi, Saray rejimi ile Afganistan krizi arasındaki bağı açıklayabilir.

SURİYELİLERE İYİ BAKTINIZ!

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün bir kez daha Almanya Başbakanı Angela Merkel’in iltifatlarına mahzar oldu. Merkel, “Türkiye, Suriyeli sığınmacılara iyi bakıyor” ifadelerini kullandı. Görev süresi dolmak üzere olan Merkel, ardıllarına Erdoğan ile iyi geçinmelerini de önerdi.

GERÇEKLER FARKLI

Merkel’e anımsatmalı. Türkiye sığınmacılara iyi baktığı için(!) Suriyeli kız çocukları Kilis’te kuma oldu! Kadınlar, Antep pavyonlarına satıldı, Ceylanpınar’da fıstık ağaçlarının altında 30 TL’ye fuhuşa zorlandı. Çocuklar, kendisinin de ziyaret ettiği Nizip kampında toplu olarak cinsel istismara maruz bırakıldı.

SEFİL OLDULAR

Gençler, İstanbul’daki atölyelerde 40 TL yevmiye ile bu çağda verem oldu. Onlara, Urfa’da devlet hastanelerinde, ‘hastane puanlarını yükseltmek ve ödenekten nemalanmak için boş yere ve hayatları riske edilerek çok ciddi ameliyatlar yapıldı. -Belgeler, tanıklar üzerinden önümüzdeki zamanlarda gündeme taşıyacağız.- Bunlar işin insani yanı.

HER ŞEY YENİDEN Mİ BAŞLIYOR?

Türkiye, girişlerin sonuna kadar açık, çıkışların ise kilitli olduğu göç merkezi! Adeta Avrupa’nın göçmen deposu. Radikal İslamcı sızmaları ise Türkiye’nin özellikle sınır bölgelerini cihatçı çöplüğüne dönüştürdü. Denetim yok, kimin geçtiği belirsiz! Suriye savaşı ile başlayan ‘ağır bedeller’ dizisinin ikincisi gösterime girer mi endişesi haksız sayılmaz.

SORUNLAR ÇOK BOYUTLU

Entegrasyon sorunu ve demografi kaygısı da yersiz değil. Afgan göçmenlerin Türkiye sınırları ötesinde, Suriye’de ÖSO ile işgal edilen Afrin ya da Telabyad gibi bölgelere taşınacağı da edindiğimiz bilgiler arasında. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 3 gün önce Afrin’de olması bu açıdan manidar. Hasılı, “Avrupa parayı veren düdüğü çalar”, ABD, “Afganistan bataklığına girenin dosyası bir süre daha rafta kalır” diyor. Olan halklara oluyor!