Elektrik, doğalgaz ve akaryakıta yapılan fahiş zamlar yüzünden toplum infial içinde. Günlerdir yurttaşlar, korkmadan ve sinmeden zamların kaldırılması için uygarca gösteri yapıyorlar. İktidar tarafından talimat verilmiş yetkililerin, “aba altından sopa göstermesini” umursamıyorlar. Kendilerini ifade etmekte kararlılar! Bu durumun en doğal demokratik hakları olduğunun farkındalar.

Yurttaşlar, “korkunun ecele faydası olmadığını da” biliyorlar. Çünkü bıçak kemiğe dayanmış. Gelirleri yok, giderleri çok! Yaşamın temel direği olan elektrik, doğalgaz ve akaryakıta yapılan her zammın, hayatta kalmak için ihtiyaç duyulan tüm ürünlere de zam demek olduğunu görüyorlar.

***


Zaten, AKP iktidarı da toplumun müthiş bir şekilde gerildiğinin farkında! Nobranlığı ve egolarını bir kenara bırakarak istemeden de olsa bazı iyileştirmeler yapmak zorunda kaldılar. Hoyrat ve pervasızca davranışlarının, küçümseyici ve aldatıcı sözlerinin, toplumu aşırı şekilde öfkelendirdiğini anladılar… Bunlara ek olarak iktidarın yolsuzluk, usulsüzlük ve hırsızlıkları da ortaya çıkarılınca, halk AKP iktidarını devirmek adına daha da hırslanıyor. Artık şu gerçek bilinmeli ki, ailesinin yaşamına sahip çıkmak ve hayatını devam ettirebilmek için her şeyi göze alan halkın üzerine şiddetle gitmek, ülkeyi yangın yerine çevirmek olur!

***

Ülkemizi bir kıvılcım aleviyle patlayacak noktaya getirecek kişinin, bedel ödemesi de doğaldır. Sorunları çözmeyen, aksine insanlarla adeta alay eden AKP’liler çok dikkat etmeliler. Toplumu tahrik edici sözleri etmekten geri durmazlarsa, ateşe benzinle giderlerse, bilinsin ki AKP bundan büyük zarar görür! Sorumlusu da, başta, ülke ve yurttaşların can ve malını korumayan, her vesileyle toplumu provoke eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve diğer yetkililer olur! AKP’nin yok oluşu daha da hızlanır. Tarafsız ve bağımsız yargının önünde, eninde sonunda çıkıp hesap verirler.

***

12 Şubat 2022 akşamı, ülkemizde yeni bir dönemin açılışının ışığı yandı. CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi Genel Başkanları, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” görüşmeleri için ilk defa bir araya geldiler. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti ile toplanan Genel Başkanların gündemi, ucube “Cumhurbaşkanlığı hükümet” rejimin değiştirilmesiydi.

Aslında 16 Nisan 2017 şaibeli referandumuyla ortaya çıkan, AGİT tarafından da “hileli olduğu” bir raporla tespit edilen rejimin, Prof. Sami Selçuk tarafından hukuken “yok hükmünde” olduğu iddia edilmektedir. Bu ciddi iddia geçerliyse, 2018’den beri ülkede yapılanların, harcananların ve verilen kararların hiçbirinin hükmü kalmayacaktır. Başta Cumhurbaşkanı ve tüm zevat, geçerliliği olmayan bu sözde rejimde, yaptıkları ve harcadıklarıyla sorumlu olacaklar ve hesap vermek zorunda kalacaklardır.

***

6 muhalefet partisinin buluşması sonrasında yapılan açıklama şöyle;

“Güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme hedefiyle, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin” mutabakat metnini hazırladıklarını, etkin ve katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile güçlü, özgürlükçü, demokratik, âdil bir sistem inşa etme kararlılığı” içinde olacaklarını belirttiler.

Devamında, “AB normları çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’yi inşa edeceklerini” ifade ettiler.

***

Bu çaba olumlu bir adımdır ancak eksiktir. Asıl yapılması gereken “laik, demokrasiden yana olan, emeğin en yüce değer olduğunu bilen, her türlü sömürü düzenine karşı çıkan, kadına, gence, doğa ve çevreye sahiplenen, adil paylaşımı hedefleyen, düşünce ve inanç özgürlüğünü ayırt etmeksizin koruyan, sosyal hukuk devletinden yana olan, “SOL Parti, İşçi Partisi, EMEP, TKP ve Memleket Partisi gibi sol partilerin ve ‘farklılıkları kucaklayan’, milyonlarca oy almış, Meclis’in 3. partisi konumunda olan HDP’nin de “amasız ve fakatsız” bu birlikteliğin içinde yer alması gerekmektedir!

Sol partiler olmadan, elektrik, doğalgaz, otoyol, hastane, köprü, havaalanını kamulaştırmanız mümkün olamaz. Sol partiler olmadan ülkenin laik, demokratik düzene geçmesi hem mümkün olamaz hem de meşru olamaz. Sendikalar, STK’lar, kamu örgütleri özgür ve işlevsel olamaz. Emek sermaye çelişkisinde sömürü düzeni ortadan kalkamaz. Kısaca, demokrasi, bağımsız ve tarafsız yargı düzeni kurulamaz!

***

Son bir söz daha… Halk, muhalefet partilerinin Erdoğan düşmanlığı üzerine bir birliktelik kurulmasını istemiyor. Halk; “özgür ve haklarını almış, bağımsız ve tarafsız yargısıyla, sosyal hakları verilmiş laik, demokratik bir devlet yapısıyla barış içinde yaşamak istiyor. Millet İttifakı’ndan kesin çözüm önerileri bekliyor! Örneğin yeni Cumhurbaşkanı seçildiğinde Erdoğan’ın 1 ve 3’nolu KHK ile atadığı yaklaşık on bin üst düzey yetkili yerine, liyakat sahibi yöneticilerin gelebileceğine inanmak istiyor!

Böyle bir hazırlığınız var mı? Sizlere güven duyabilirler mi? Mesele de bu!