Gündem 2 konu üzerine odaklı. Biri, Marmara Denizi’ne kabus gibi çöken müsülaj ya da deniz salyası, diğeri Sedat Peker’in yayınladığı videolar ve aktardığı bilgiler. Aslında fiziksel ve toplumsal olarak farklı görünen bu konular birbirini tamamlıyor.

ANLATILANLAR, AKP’NİN MÜSİLAJIDIR

Müsilaj, Türkiye’deki 70 yıllık sağcı, popülist, talancı politikaların bir birikimi. Birikim katlanarak arttı, AKP ile yoğunlaştı, sonuca ulaştı. Doğa üzerimize kustu. Devletin, siyaset ve medyanın kirlene kirlene bugüne gelmesi de aynı ‘salya’ gibi kalın bir tortu bıraktı.

Türkiye’nin kurtuluşu, deryada pipet ile kir çekmeye çalışmak yerine, önce pisliğe giden damarları kesmekten, sonra tortuyu temizlemekten geçiyor. Aksi, sadece yüz yıllık bir savrulma daha değil, toz gibi ufalanma getirir. Hangi tarafa düşeceğimize, tüm yurttaşlar, toplumsal ve siyasi muhalefet hatta Sedat Peker birlikte karar verecek.

TERFİ ETTİ: O, ARTIK BİR ‘TERÖR’ ÖRGÜTÜ LİDERİ!

Ne siyaset ne de ‘cevval medya’ yanıltmadı. Bundan 2 hafta önce, Peker’in ‘organize suç örgütü’ liderliğinden, ‘terör’ örgütü yöneticiliğine terfi edeceğini söylemiştik. ‘Sedat Peker Terör Örgütü’ başlıkları atılmaya başladı bile. Ortaya saçılanlar ile ilgili ilginç ifadeler de var: “Bir suç örgütü liderinin anlattıklarına güven olmaz…”

SEDAT PEKER’E DEĞİL DE KİME İNANACAĞIZ!

İktidarın ekmeğine yağ süren ifadeler. 17-25 Aralık kayıtlarına, cihadizm ve silah ilişkilerini belgeleyen gazetecilere, AKP ile yolunu taze ayrıştırmış itirafçılara inanmayın! Olur! Peki, kamuoyu, tam ve doğru bilgiyi enformasyon sorumlusu Fahrettin Altun’dan mı alacak?

ANALİZDEN BOĞULDUK

Türkiye’yi, AKP gibi şaibeli bir iktidarın yönetmesi, ‘somut’ bilgilerde değer kaybına neden oldu. Belgeli haber yerine, komplo teorisyenliği, analiz hastalığı ve fal açmak moda oldu. ‘Devlet içindeki klikler’, ‘istihbarat savaşları’, ‘bölünmüş güç odakları’ gibi büyük büyük analizler, ana odaktan uzaklaşma nedeni.

Devlet içinde klikler olduğu, kurumlardaki yapılanmalarda güç savaşlarının sürdüğü, AKP’nin kaynayan bir kazana dönüştüğü elbette yanlış değil. Bunlara rağmen, devlet dengesini bir bütün olarak Sedat Peker üzerinden tanımlamak olanaksız. Uzun zamandır ortada bir devlet de yok zaten.

Devlet, güç ve rantın paylaşıldığı, parçaların koparıldığı kirli bir kumar ve pazarlık masasına dönüşmüş gibi. Peker’in yayınladığı videoları tekrar tekrar izleyip, bıraktığı işaretlere bakmak, gerçeğe daha fazla katkı sağlayabilir. Yoruma gerek yok! Zaten anlatılan kirli ve gerçek bir hikaye.

NEREDEN BAŞLADI?

Peker, itiraflarının ‘kızlarının üzülmesi ile başladığını’ aktarıyor. Doğru ama bu yalnızca sonuç kısmı. Peki bu sonuca nasıl gelindi? Arka planda, başka bir karenin olduğu yadsınamaz. Tam da Mehmet Ağar, Korkut Eken, Alaatin Çakıcı ve Engin Alan’ın birlikte durduğu o fotoğraf gibi.

Meşhur fotoğraf devlet-siyaset-mafya üçgeni ile ilgili bir fikir veriyor. Doldur-boşalt yapılmış! Peker’in, anlatmaya Yalıkavak Marina’nın sahibi Mübariz Mansivov’dan başlaması tesadüf müydü? O karede, Ağar yerine ‘Mansimov’, Çakıcı yerine ‘Peker’ olabilirdi!

Yineleyelim Sedat Peker çok zeki biri. Yalıkavak’taki karede de bunu görüyoruz. Kült, ‘Back to the Future’, ‘Geleceğe Dönüş’ filmindeki bir sahnede olduğu gibi, fotoğraftakiler de yavaş yavaş siliniyor.

İÇERDEN BİRİNİN HİKAYESİ

Peker’i, ‘bir örgüt lideri’ olarak tanımlamak mümkün değil. Bir klik ya da grup ile bütün olarak hareket ettiği söylemek de zor. Ancak Peker, ‘adsız bir militan’ ya da 'yalnız kurt’ da değil. Bir dönem iktidar tarafından kullanıldı. Büyük sırlara vakıf oldu. Yargıdan emniyete, istihbarat ve medyaya kadar geniş yelpazede çok önemli dostları var.

Bunu nereden anlıyoruz? Ne anlattığından! Henüz kişisel hikayesinin bile yüzde birini paylaşmadı. Kendi hikayesinde, bizzat olayların öznesi olduğu 4 başlık dikkat çekti. ‘Paramilitarizm', ‘radikal İslamcılara yapılan yardımlar’, ‘medyadaki kirli ilişkiler’ ve ‘derin devletin cinayetleri’.

Cumhurbaşkanlığı’ndan Sancak ailesine, oradan SADAT ve el Nusra’ya uzanan yoldan söz etti. Mitingleri, AKP’li Metin Külünk üzerinden saldırı ile medyanın el değiştirmesi ve Almanya’ya uzanan çeteleşme ile paramilitarizme vurgu yaptı. Kıbrıslı Gazeteci cinayetinde Korkut Eken’i işaret etti. Tanık kardeşiydi.

BELGELER İLE TAMAMLADI

Şimdiye kadar olan diğer başlıkları ise, ‘uyuşturucu', ‘gasp’, ‘haksız kazanç’, ‘AKP’li siyasetçi ya da bürokratların bulaştığı tecavüz ve kişisel suçlardı’. İşte bu konularda da bildiklerini, ‘kendine sızdırılan belgelerle’ tamamladı. Son olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Thodex vurguncusunu ilişkilendirdiği gibi.

‘Aslan’ avından söz eden Peker’in anlattıkları çoktan en tepeye ulaştı. ‘Helalleşme’ olur mu? Çok zor. Çünkü, şimdiye kadar anlatılanlar ana muhalefetin takıldığı ‘Kuru Kahveci Sedat Efendi’ meselesinin epey ötesine geçti. Ortada hatır filan kalmadı.