Gelinen noktada imam hatip liselerinden mezun olan 5 öğrenciden ancak birinin yükseköğretim programlarına yerleşebildiği devletin resmi verileriyle de kanıtlanmış oldu. Sınav sisteminin kaldırılmasının en temel nedenlerinden biri, imam hatip okullarının başarısızlığının verilerini ortadan kaldırma çabasıdır

Mesele TEOG meselesi değil! Mesele 'Yeni Türkiye' meselesi: Bizler açısından mesele  memleket meselesi!

Feray Aydoğan - Eğitim Sen Genel Başkanı

R.Tayyip Erdoğan “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG’un kaldırılması lazım. Biz TEOG’la mı geldik? Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı? Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün.

Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite imtihanlarına. Üniversite imtihanında da sosyalde, sayısalda başarı durumun neyse bu başarıya göre girmen gereken yer nereyse girersin” dedi ve eğitim alanındaki sorunlar yumağına bir de sınav sistemi tartışması eklendi...

‘Artık’ ifadesi eğitim sisteminin iflasının AKP tarafından Erdoğan özelinde kanıtı aslında... ‘Artık’ ifadesi, “Eğitim ve kültür alanında iktidar olamadık” cümlesinin tekrarı aynı zamanda... Yıllardır yanlış bulunmayan sınav sistemi ne oldu da birdenbire ‘artık’ denilerek ortadan kaldırılıyor.

Ve neden şimdi?
1-
15 yıllık AKP iktidarı boyunca hiçbir öğrenci eğitim sürecine başladığı andan sonlandırdığı ana kadar aynı eğitim sistemi, aynı müfredat ve sınav sistemi ile mezun olmadı.6 bakan değiştirildi. AKP kendi ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda eğitim sistemine sürekli müdahalelerde bulundu. Özellikle 4+4+4 yasası süreci; ‘Yeni Türkiye’ tartışmaları üzerinden yeni rejim inşasının öğrencilerimiz üzerinden kindar-dindar nesil çağrısıyla hızlandırıldığı dönem oldu.Okulların önemli bir kısmı imam hatip okullarına dönüştürüldü. Çıkarılan yasa ve yönetmeliklerle vakıf, dernek adı altında çalışma yürüten cemaat yapılanmalarının ve sermaye gruplarının yalnızca imam hatip okullarına maddi ve yapısal destekte bulunmasının önü açıldı. Ücretsiz yemek, ücretsiz servis, öğrencilere ‘teşvik’ adı altında öğrencilerimize imam hatibe giden-gitmeyen ayrımcılığı dayatıldı.

Gelinen noktada imam hatip liselerinden mezun olan 5 öğrenciden ancak birinin yükseköğretim programlarına yerleşebildiği, yapılan onca yatırıma rağmen bilimin reddedildiği okul süreçlerinden bir akademik başarının ortaya çıkarılamadığı devletin resmi verileriyle de kanıtlanmış oldu. Sınav sisteminin kaldırılmasının en temel nedenlerinden biri imam hatip okullarının başarısızlığının verilerini ortadan kaldırma çabasıdır.

2- Yine AKP iktidarı 4+4+4 yasası sürecinde bir çağrıda daha bulunmuştu.Bu çağrının en belirgin hali dönemin AKP milletvekili Buğa’nın yasanın çıkma süreçlerindeki şu cümleleri ile özetlenmişti. “4+4+4 yasası ile elimize tarihi bir fırsat geçiyor. Tüm okulları imam hatipleştirme fırsatı geçiyor.”

2012’den bu yana Buğa’nın cümleleri fazlasıyla kanıtlanarak hayata geçirildi. Kütüphanesi, laboratuvarı, spor salonları, sanat atölyeleri olmayan okullarımızda okul öncesinden itibaren tüm eğitim kurumlarında mescit zorunlu hale getirildi. Okul binalarının tamamı veya bir bölümü imam hatip haline getirildi. Zorunlu din derslerine, seçmeli adı altında fakat fiilen zorunlu din dersleri eklendi. Okullarımızda atama yapılmadığı için her branştan binlerce öğretmen ihtiyacı giderilmezken, din öğretmenleri atama sıralamasında ilk 3’ün içinde yerini korudu. Öğrencilerimiz her okul türünde ortaokullarda 8 saat,liselerde 15-16 saat din dersi eğitimi alırken, matematik, Türkçe, fen, sosyal, sanat, spor dersleri eğitimi bu saatlerin tamamen gerisinde bırakıldı. Yaz döneminde yayınlanan ders saatleri çizelgesinde liselerin 11. ve 12.sınıflarında matematik, fizik, kimya, biyoloji dersleri zorunlu ders olmaktan çıkarıldı. Yine yaz dönemi yayınlanan kurum açma kapatma ve ad değiştirme yönetmeliği ile memleketin her yerinde nüfus üzerinden belirtilen oranlarla imam hatip lisesi tek seçenek haline getirildi. Hatta bu yönetmelikle var olan ve hala nitelikli eğitim veren son liselerin de kapatılması gündeme getirilmiş oldu.

3- 2012’den bu yana lise türü okul binalarının azlığı, yetersiz olan lise binalarının da önemli bir kısmının imam hatip okullarına dönüştürülmesi sonrasında okulsuz veya seçeneksiz bırakılan 2 milyonu aşkın öğrenci örgün eğitim dışına çıktı. Milyonlarca öğrenci,çocuk işçi olmaya veya AKP’nin kadını ve kız çocuklarını yok sayan eğitim politikaları ile çocuk evlilik yapmaya itildi.

Her öğrenci mahallesindeki liseye gitsin çağrısı, her mahallede bir lise türü olmadığını çok iyi bilen siyasi iktidar tarafından öğrencileri imam hatip liselerine yerleşmeye zorunlu bırakan, imam hatibe gitmeyi tercih etmediği durumda da eğitim süreçlerinin dışına çıkmasını öğütleyen bir çağrıdır aynı zamanda...

4- Eğitimde eşitsizlik Türkiye tarihi boyunca görülmemiş boyutlara ulaştı. 4+4+4 yasası süreci aynı zamanda sosyal devlet ilkelerinin tamamen ortadan kaldırıldığı özel okullara trilyonlarca teşvikin ayrıldığı ve 2012’den bu yana özel okulların 10 kat, özel okullara giden öğrenci sayısının ise 12 kat arttığı bir sonuca ulaştı. Aynı eşitsizlik ve özelleştirme politikaları devlet okullarında da aynı hızla gerçekleşti. Her okul, velilerin katkı payı, aidat vb. isimler adı altında vermiş oldukları ücretler eliyle donanıma sahip oldu. Devlet okulları özelinde de öğrencilere paran varsa ve paran kadar nitelikli eğitim alma koşulları dayatıldı.

Başbakan Binali Yıldırım, TEOG’la ilgili olarak, “Zaman içerisinde yarışa döndü, stresinizi artırdı. Uykularınızı kaçırdı değil mi?

Sizi stresten kurtaracak şekilde gereken çalışmaları yapacağız, 8. sınıfı bitirdiğinizde hangi tarafa ilginiz varsa, ‘Ben spor okuluna gideceğim’ buyur git. ‘Ben edebiyatçı olacağım’ sen de sosyal bilgilere git. ‘Ben din alimi olacağım’ sen de İmam Hatip Lisesi’ne git” açıklamalarında bulundu. Bu açıklamaların var olan gerçeklikte imam hatip okulları dışında hiçbir gerçekliği yoktur. AKP iktidarı boyunca yüzlerce imam hatip okulu açılmış veya var olan okullara imam hatiplere dönüştürülmüşken, FETÖ darbe girişimi sonrası kapatılan özel okulların da tamamına yakını imam hatip yapılmışken, farklı lise türleri parmakla sayılacak kadar az kalmış durumdadır. Özellikle sosyal bilimler, güzel sanatlar ve spor liseleri yok denecek kadar az iken isteyen istediği okula gidecek söyleminin popülist bir söylem olmanın ötesinde hiçbir karşılığı yoktur.

5- Basına yansıyan boyutuyla yüzdelik belirleme dahilinde öğrencilerin belirli okullarda sınava gireceği söylentileri yayılmaktadır. Bizler,eğitimciler sınavların, eğitim sistemini değerlendirme yerine öğrencilerin seçiminde araç olarak kullanılmasına ve eşit koşullarda eğitim almamış öğrencilerin sınavlarda eşitlenmeye çalışılmasına yıllarca itiraz ettik. Merkezi sınavlara adil olmayan bir süreçten geçerek giren öğrenciler –sorular çalınmadığı sürece- yasal olarak eşitliği tartışılmayan ortak bir sınava girerler.

Mevcut uygulama ile öğrencilerin %90-95’inin sınav sistemine olan tüm itirazlarımızı sürdürmekle birlikte eşit ve nitelikli eğitimin, kamusal eğitim olanaklarının halihazırda sağlanmadığı durumda tüm yaşıtlarıyla ortak sınava girme hakları da ellerinden alınmakta, evine en yakın okulu-bu okulun da imam hatip lisesi olma olasılığı çok yüksek-tercih etmek zorunda bırakılmaktadır.

6- Yayınlanan son ortaöğretim kurumları yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin imam hatip öğrencilerinin ve hafızlık eğitimi alan öğrencilerin okullara yerleştirilmesine dönük çalışmalar yürüttüklerine dair ifadeler imam hatip okullarında okuyan öğrencilere ilişkin çalışmalar yürütüldüğünü görüyoruz.

Yeni torpil ve kayırma süreçleri
AKP iktidarı ile birlikte sınavlarda yaşanan kopya skandalları, KPSS sınavı sürecinin sonrasında getirdikleri mülakat uygulamaları TEOG tartışmaları ile amaçlanan politikanın yeni torpil ve kayırma süreçlerini de beraberinde getireceğini bizlere göstermektedir.

AKP iktidarı imam hatiplere giden öğrencileri makbul öğrenci, farklı okul türlerine giden öğrencileri ise AKP iktidarı tarafından makbul olmayan öğrenci olarak niteleyerek, çocuklarımız üzerinden ayrımcı, kutuplaştırıcı bir politik hat oluşturmaktadır.
Sonuç olarak; TEOG meselesi ile birlikte başlatılan yeni tartışmalar 4+4+4 sonrası hızlandırılan yeni rejim inşası politikalarının devamı niteliğindedir. AKP iktidarı tarafından TEOG meselesi ‘Yeni Türkiye’ yeni rejim meselesidir.

Bizler açısından ise TEOG meselesi yeni rejim inşasına karşı kamusal eğitimi, bilimsel eğitimi ve laikliği, eşit, özgür ve demokratik bir cumhuriyeti kazanma mücadelesine karar verip vermeme meselesidir.

Bizler için, çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakma mücadelesi verenler için, mesele memleket meselesidir.

Sonuç olarak; TEOG meselesi ile birlikte başlatılan yeni tartışmalar 4+4+4 sonrası hızlandırılan yeni rejim inşası politikalarının devamı niteliğindedir. AKP iktidarı tarafından TEOG meselesi ‘Yeni Türkiye’ yeni rejim meselesidir. Bizler açısından ise TEOG meselesi yeni rejim inşasına karşı kamusal eğitimi, bilimsel eğitimi ve laikliği, eşit, özgür ve demokratik bir cumhuriyeti kazanma mücadelesine karar verip vermeme meselesidir.