‘Uzman’ ve ‘başöğretmen’ olarak ayrılmak istenen öğretmenler, sınava girmek konusunda kararsız. Hem sınava hem de yeni döneme hazırlanıyorlar. Meslek küçük düşürülürken öğrenciler tehlikede, öğretmenler ise kaygılı.

Meslek de eğitim de tehlike altında
Fotoğraf: Eğitim Sen

Dilan ESEN

İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ‘yangından mal kaçırırcasına’ yürürlüğe koyduğu “Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği” nedeniyle öğretmenler ayrımcılıkla karşı karşıya. ‘Ücretli, sözleşmeli öğretmenlik’ gibi durumlarla zaten ayrımcılığa maruz bırakılan eğitimciler, şimdi de ‘kariyer basamakları’yla ayrılmak isteniyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında öğretmenler, 19 Kasım’da ‘aday’, ‘uzman’, ve ‘başöğretmen’ gibi ‘unvanları’ alabilmek için bir sınava girecek. MEB’in belirlediği sınav çerçevesinde çok sayıda öğretmen, ‘180 saatlik videolu eğitime başladı bile. Okulların açılmasına günler kalmışken eğitimciler, bir de sınav telaşına girdi.

BirGün’e konuşan öğretmenler, sözkonusu ayrımcı uygulamaya tepki gösterirken sınava çalıştıkları için öğrencilere ayıracakları zamanın tehlikede olduğunu ifade ediyor.


MESLEĞİMİZİ ONURSUZLAŞTIRIYORLAR

Sınava girip girmeme konusunda henüz karar vermediğini söyleyen 20 yıllık öğretmen S.C., videoları izlemeye başladığını aktardı. “Üniversiteye gir sınav, bitir sınav, DGS, KPSS vs. o kadar çok sınava tabi tutulduk ki” diyen S.C., bu sınavla birlikte öğretmenlik mesleğinin küçük düşürüldüğünü belirtti. S.C., şunları dile getirdi: “Bu videoları izleyerek, sınava çalışarak uzman ya da başöğretmen olacaksam benim öğrenciye olan yaklaşımımda ne gibi bir değişiklik olacak? 22 yıllık öğretmenim, bu sınavdan sonra ne daha iyi ne de daha kötü bir öğretmen olacağım, aynı şekilde devam edeceğim. Öğretmeni böyle kıstırmak çok anlamsız. Öğretmenlik mesleğini tamamen onursuzlaştırıyor.” Öğrencilere vereceği derslerde de kötü yönde etkisi olacağını söyleyen öğretmen S.C., “Yaz tatilinde dinlenmesi gereken öğretmenler, 100’lerce videoyu izlemeye mecbur bırakılıyor. Tüm bu karmaşalarla eğitim öğretim yılına başlayacağız. Bir bilginin bu şekilde alınması da mümkün değil. Böyle bir sınavın adının dahi geçiyor olması hata. Öğretmenlik Meslek Kanunu genel anlamda bir sorun. Mücadele verilmesi gerekiyor. Sınavın iptal edilmesi ve kanunun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Öğretmenler topyekûn karşı durarak engel olmalı. Bir mesleğin küçük düşürülmesine karşı ‘Hayır’ın yükseltilmesi gerekiyor” diye konuştu.

HER ÖĞRETMEN ZATEN UZMANDIR

12 yıllık öğretmen A.Ç. de sınava girmek konusunda kararsız. Öğretmen A.Ç. “Girmemem gerektiğini düşünüyorum ama önümüzdeki süreçte ne olacağını bilmediğim için de tereddütte kalıyorum. Çünkü senede birkaç kere değişen şeyler görüyoruz. Bu değişimler hep öğretmenlerin aleyhine oluyor. Girmek içime sinmiyor çünkü öğretmenlik bir kariyer mesleği değil” dedi. Öğretmenlerin aslında uzman olduğunu söyleyen A.Ç., “Bu meslekte hiçbir zaman yerinizde sayamıyorsunuz. Gelişen teknoloji, nesiller değişiyor. Bu yüzden kendinizi geliştirmeniz gereken durumlar ortaya çıkıyor. Öğretmenlik mesleğinin gereği zaten” diye konuştu.

Sözkonusu ayrışmanın veli ve öğrenciler arasında rahatsız edici konuşmalara da neden olacağını ifade eden A.Ç., şunları söyledi: “Veliler açısından da şöyle bir konuşma geçecektir: Sizin öğretmeniniz daha uzman olamamış mı? Bunlar çok rahatsız edici. Diyelim ki geçemedik bu sınavı. Biz çalışmaya devam ederiz ama öğrenci ve velinin gözünde itibar kaybına neden olabilir. Şu an bile ‘Öğretmeniniz ücretli mi?’ diye konuşmalar yapıyor veliler, öğrenciler bile bunun farkında. Zaten öğretmenler olarak geçim sıkıntısı içindeyiz, iktidarla mücadele ediyoruz. Bir de böyle bir kaygıya sokuyorlar. 180 saatlik eğitime soktular ama burada bilmediğimiz hiçbir şey yok. Bu uygulama devam eder biz de kabul edersek kendimizi biraz yakmış olacağız.”

EMEĞİMİN KARŞILIĞINI ÖĞRENCİLERİM VERİYOR

“Okullar açılınca benim yeni eğitim öğretim planlarımı, sınıflarımı düşünmem lazım ama ben bunları kenara ayırıp ‘sınavdan nasıl geçeceğim acaba’ diye düşünmeye başlıyorum” diyen A.Ç., şöyle konuşuyor: “Benim sınavdan geçememek gibi bir kaygım yok beni böyle bir sınava tabi tutulup kategoriye ayrılmak istenmem rahatsız ediyor. Bu daha önce girdiğimiz sınavlar gibi değil. Zaten ücretli sözleşmeli öğretmenlik gibi uygulamalarla halkın gözünde onursuzlaştırma uygulamaları vardı. Her gün daha da değersizleştirildiğimi hissediyorum, yıllardır tecrübe kazanıyoruz, öğrencilerimiz iyi okullara yerleştikçe mutlu hissediyoruz ama bu suni değer biçme beni rahatsız ediyor. Benim kendi emeğimin ürünü öğrencilerim, ben zaten görüyorum başkasının görmesine gerek yok.”

***

meslek-de-egitim-de-tehlike-altinda-1056467-1.

Sınavı hazırlayanlar yeterli mi?

Sınav konusunda kararsız olan bir diğer öğretmen H.S. ise “Öğretmenleri bu şekilde kariyerlere bölmek çok saçma” diyerek sözlerine başladı. 25 yıldan uzun süredir öğretmenlik mesleğini yaptığını söyleyen H.S., şu ifadeleri kullandı: “Branşlarında yeterli olup olmadıklarına bakmak gerekiyor belki ama ona bile bakmıyorlar. Eskiden Anadolu liseleri ve fen liselerinde sınavla öğretmen alırlardı, artık bunu artık müdürün ve Milli Eğitim’in inisiyatifiyle yapıyorlar. Milli Eğitim’in yayımladığı videolar vardı izlemeden giremiyorsunuz. Öğretmenlik tanımı itibarıyla uzman olunması gerekiyor. Öğretmenleri kendi içerisinde kategorize etmeye çalışıyorlar. Ekonomik durum da belli. 3-5 kuruş fazla alabilmek için insanlar bu sınavlara girecekler. Öğretmenler arasında böyle bir farklılık yaratılması da çok kötü. Şuan uzman öğretmenlik sınavını yapan kurulun hangisi öğretmen bunu düşünmek lazım. Bu sınavı hazırlayan insanların öğretmen olup olmadıkları konusunda şüpheliyim. Onlar yeterli mi ki bizi kategorize edecekler?”