Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Bazen gecenin bir saatinde elektronik ileti kutuma ilginç mektuplar düşüyor. İşte onlardan biri:

“Hocam merhabalar, bir sorum olacak: ‘Meşru’ ne demek? Tek kelime ile ifade edebilir misiniz?Arkadaşlarla aramızda tartışmalı bir konu olduğu için size sorma gereğini duyduk. Bazıları sözcüğün anlamını ‘hak’ olarak tanımladılar. Bu karşılık doğru mudur? Teşekkür ederim. İyi geceler. Sevgi ve saygılarımla.” (Ece)

Türk Dil Kurumu’nun 1935 yılında basılmış Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu’nda, Arapça kökenli “meşru” sözcüğünün karşılığı olarak “törümlü, kanunlu, yollu” gibi sözcüklere yer verildikten sonra “légitime, légal” diye Fansızca karşılıkları da eklenmiş. Güncel Türkçe Sözlük’te de daha doyurucu bir açıklama yer almıyor. Demek ki “meşru” sözcüğünün öz Türkçe bir karşılığı henüz türetilemedi.

“Meşru” ve “meşruiyet” sözcükleri genel olarak “yasallık, kanunilik” karşılığı kullanılıyor. Bence bu tanım yeterli değil. Çünkü yasaları güçlüler yapıyor ve bu düzenlemeler çoğu zaman ahlaka, vicdana, adalete ve evrensel değerlere uygun olmayabiliyor. O nedenle, “meşru” sözcüğünün “yasallık”tan daha geniş bir anlam içerdiğini düşünüyorum. Bir kural ya da yasa, ancak kamu vicdanına uygun olduğunda “meşru” sayılabilir. Örneğin, komünizmin yasak olduğu bir ülkede, komünist partisi, yürürlükteki yasalar karşısında “yasadışı / illegal” sayılsa da, böyle bir örgütlenme evrensel insan haklarına, örgütlenme özgürlüğüne ve demokratik ilkelere uygun olduğundan, toplum vicdanında “meşru” sayılır.
Soruya dönersek, “hak” sözcüğü birebir “meşru”nun karşılığı değildir. Ama içinde “adalet, doğruluk” gibi kavramları barındırdığı için “yakın anlamlı” bir sözcük sayılabilir.

Böyle de haber yazılmaz ki!
21 Ekim 2018 tarihli Cumhuriyet’in Kültür sayfasında bir haber: “Beşiktaş Kent Okulu açılıyor”. Okuyoruz: “Açılış dersini ‘Geçmişte ve Günümüzde Ekonomik Krizler’ konusu ile Prof. Dr. Korkut Boratav Akatlar verecek. İlk ders bugün saat 15.00’da Mustafa Kemal Merkezi’nde halka açık olarak gerçekleşecek.”

İki tümcede üç koca yanlış:
1. “Akatlar” sözcüğünü Prof. Dr. Korkut Boratav’ın adına ikinci bir soyadı olarak eklemişler! Olacak şey değil! Akatlar, Beşiktaş’ın bir semti değil mi?

2. Saat yazımında noktadan sonraki sıfırlar okunmaz; belirlenmiş zaman diliminin sayısal ifadesi dikkate alınır ve durum ekinin sert ya da yumuşak olması buna göre ayarlanır. Yani “saat 15.00’da” denmez, “saat 15.00’te” diye yazılır.

3. “Mustafa Kemal Merkezi” ne demek? O kurumun adı Mustafa Kemal Kültür Merkezi’dir!

Böyle çalakalem yazılmış haberler, Cumhuriyet’in saygınlığına gölge düşürüyor.

***

HAFTANIN NOTU

Hangisi daha “ırkçı”?

İçinde “Türk’üm, doğruyum” sözcükleri geçen Öğrenci Andı’nı “ırkçı, kafatasçı” bulup “Bizim tek andımız İstiklal Marşı’dır” diyen RTE’nin bu açıklamasındaki tutarsızlığa şaşmamak elde mi?

Irkçılık konusunda gerçekten duyarlı olan biri, İstiklal Marşı’ndaki “Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! / Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?” ya da “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” dizelerinde açıkça vurgulanan “ırkçı” söylemi görmezden gelebilir mi?

Ama onların derdi ırkçılığa karşı çıkmak, halkların kardeşliğini savunmak değil; eğitim devriminin simgesi olmuş tarihsel bir ant üzerinden Cumhuriyet değerlerine saldırmak!