Messiah ve Rashomon etkisi

Netflix’in yeni dizisi Messiah sürükleyici ve düşündürücü. Her bölüm sonu ‘Şimdi ne olacak?’ sorusunu sordurabilen dizi orijinal bir konsept ortaya koyduğu için bu denli dikkat çekti. Etkileyici olan dizi din, politika ve inançla ilgili olmasından dolayı da çok sayıda farklı görüşü beraberinde getirdi. Her görüşe saygım var ama filmin içeriği, yayımlanma zamanı, yayımlandığı platformla ilgili komplo teorilerine yok.

Rashomon ve zeitgeist

Messiah henüz yaratım aşamasındayken seyirciye, kendi kanaatinle baş başasın şeklinde bir davetiye çıkarmış ve bu yönde kurgulanmış bir iş. Kısacası bu dizinin Rashomon etkisi daha en başından planlanmış. Yani aynı olayın, katılan farklı insanlar tarafından önemli ölçüde farklı, genellikle çelişkili yollarla tanımlanması durumu işin katalizörü zaten. Ayrıca dizi insanlara ne düşünmesi gerektiğini söylemediği gibi aslında cevapları da vermiyor. Diziyle ilgili olumsuz düşünen komplo teorisyenlerinin en çok sorduğu soru ise hiç değişmiyor: “Neden şimdi?” Elimizde burada-şimdi neler olup bittiği ile ilgilenen bir dizi var yani kendi doğası gereği belirli bir dönemin tanımlayıcı ruhunu ve ruh halini yakalayan ve onun karakterine bürünen –zeitgeisty- olma durumu var. Bu dizi bundan seneler önce olsaydı da bu sorunun cevabı gene bu olacaktı.

Fantastik bir dizi

Belli düşünce ve inançlara kökten bağlı olanlar diziye çok kızıyor ama bana kalırsa dizi Mesih ile ilgili bile değil, dizi insanlığın korkunç kibri ve kendi ile bir türlü hesaplaşamaması ile ilgili. O yüzden bu dizide kendinizle baş başasınız, ne iseniz veya ne arıyorsanız onu bulacaksınız. Tüm tarafların belli saygı çerçevesinde ele alındığı, yani hiçbir ülkenin, topluluğun, kabilenin, grubun bakış açısından taraf olmayan bu diziyi dindar biri olmayan ben bilim kurgu hatta fantastik bir diziymişçesine izledim. Ve fark ettim ki, gerçekten bu adam Mesih mi değil mi sorusunun yarattığı merak duygusu aslında modern insan şüpheciliğinin bir göstergesiydi. Diziyi yaratanlar insandaki bu şüphecilik ile açıkçası zeki bir şekilde alay etmiş. Mesih varsa ve bugün dünyaya gelirse, herkesin gözü önünde su üstünde yürürse ‘görmeden inanmam’ oksimoron cümlesi ne hale gelir ve işin sonu nereye varır meselesini ilgiyi hak ediyor. Bu arada, liberal bir politik doğruculuktan yanaysanız veya en ufak sert vuruş bir yerinizi acıtıyorsa bu diziyi hiç izlemeyin derim.

Yalçın’ın MessIah ile sınavı

“Soner Yalçın’dan Messiah dizisine sert tepki” başlıklı paylaşımlar beni yazarın yazısına yönlendirdi. Yazının ana başlığı ise şöyleydi “Hayatımda bu kadar berbat dizi az gördüm.” Neden böyle bir başlık atmış anlamadım çünkü yazıda bir film/dizi eleştirisi yok aksine kendi dünya görüşü ekseninde bir yazarın tuhaf bir okuması var. Özetle şunu diyor kendisi bana kalırsa; Netflix evanjelist masonların elinde milyonlarca insanı kandırarak onları bir ‘şey’e hazırlıyor. Bu şey de Armageddon. Ve yazısında saydığı birkaç yerli ve milli mehdi örneği dünya ölçeğinde düşünülürse çok komik kaçıyor çünkü mesela Amerika’da kendisinin İsa, Mesih, Mehdi olduğunu iddia etmiş insanların sayısı Türkiye’deki mehdi iddiasında bulunanlardan katbekat daha fazla. Bu diziden sonra asıl kaygılanması gereken ülke bu mantıkta Amerika olmalı. Aslında fantastik dram türündeki bu diziyi fantastik dram türünde bir yazıyla kaleme almış olması yazarın tek tutarlı yanı. Soner Yalçın’a bu uyarısı için teşekkür ederiz ancak bilsin ki bu yapımların yaratıcı kadroları ve seyirci onun öngördüğünden daha akıllı. Toplum bilimcilerle, toplumların psikolojisi, dünyanın içinde bulunduğu kaos, insanoğlunun aymazlığı, Y ve Z jenerasyonlarının içinde bulundukları umutsuz gelecek hissi fark edilip, bu eksende gayet yaratıcı işler ortaya çıkıyor. Yani ne Netflix ne de Hollywood, geçenlerde tartışmalara gebe olduğu üzere gay karakterleri dizilerine yerleştirerek dünyadaki aile yapısını yok etmeyi amaçlıyor ne de Messiah dizisi ile bugünkü ABD-İran ve Ortadoğu eksenli savaşlar için, sabredin Mesih yolda, diye gizli mesaj veriyor. Bu işler böyle yürüseydi yani her film olacakların habercisi olsaydı zombi istilasının çoktan gerçekleşmiş olması gerekirdi. Sayın Yalçın 10 bölüm 449 dakikalık ilk sezonu bitirdi mi tam emin değilim ama kendisine ikinci sezonu beklemesini tavsiye ederim, adam belki de Mesih falan değildir. Zaten önemli olan da olup olmaması değil ya neyse. Sanat üretimlerini komplo teorileriyle okuyan insanların hayatlarında sinema sanatı ile arasında devasa bir boşluk var ve bazı boşluklar sonsuzluğa bazıları karanlığa çıkar. İnsan varoluşunun tek amacı salt varlığın karanlığında bir ışık yakmak olmalıdır ve sinema bu ışığı yakmıştır.