Google Play Store
App Store

Doğurganlık oranındaki düşüşün ardından iktidar, gündemine 'doğum teşvik paketi' aldı. AKP’nin doğurganlığı artırmaya yönelik adımlar atacağını duyurmasının ardından metal işçisi kadınlar "doğum teşviki değil, eşitlikçi politikalar istiyoruz" dedi.

Metal işçisi kadınlar doğum teşviki değil eşitlik istiyor!
Fotoğraf: BirGün

Bilge Su YILDIRIM

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 15 Mayıs’ta doğurganlık hızının, ülkedeki nüfusun azalma eğilimine girecek kadar düştüğünü ortaya koyan verileri yayınlamasının ardından AKP iktidarı, kadınları doğum yapmaya teşvik edeceklerine yönelik bir dizi açıklama yaptı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Mayıs’taki kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada doğurganlık hızındaki düşüşü "varoluşsal bir tehdit, felaket" olarak nitelendirdi.

Ardından gerçekleştirilen AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın doğurganlık hızını artırmak için çeşitli çalışmalar yapması kararlaştırıldı. Buna göre atılacak adımların arasında ise doğum izninin bir yıla çıkarılması gibi çeşitli düzenlemelerden söz ediliyor.

"KAMUCU VE EŞİTLİKÇİ POLİTİKALAR UYGULANMALI"

Tüm bu adımların ardından metal işçisi kadınlar, iktidarın gündemine aldığı doğum teşvik paketine tepki gösterdi.

Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) üyesi kadınlar, bugün İstanbul Kadıköy’de düzenledikleri basın toplantısında “Doğum teşviki değil; eşitlikçi, kamucu sosyal politikalar istiyoruz” açıklaması yaptı.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında basın metni, Metal İşçisi Güler Bayer tarafından okundu.

Birleşik Metal-İş Kadın Komisyonu tarafından kaleme alınan açıklamada, kadınları doğuma teşvik edeceği söylenen adımların, kadınların istihdamdaki varlığını etkilemesinden ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirmesinden endişe duyulduğu ifade edildi. “Hükümetin kadına bakışını, kadın-erkek eşitliğine olan mesafesini biliyoruz. Her fırsatta kadınların kazanılmış haklarına saldırdığına yıllardır tanıklık ediyoruz” denilen açıklamada, eşitlik politikalarının hakim kılınmadığı toplumlarda anne olmanın kutsallaştırıldığının altı çizildi. Bu kutsallaştırmanın kadınların yaşamında evde ve işte cinsiyetçi işbölümü, çalışma yaşamında ayrımcılık ve ücret eşitsizliği gibi birçok sonuç doğurduğu kaydedildi.

"TABLO KADINLARIN LEHİNE DEĞİŞTİRİLMELİ"

Açıklamada, aynı zamanda çocuk doğurmanın kadını istihdamdan çıkardığı ve evli kadınların istihdama girişinin daha düşük olduğu TÜİK verileriyle ortaya kondu.

Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

"Kadınların doğurma ya da doğurmama hakkının temel bir hak olduğunu belirtmeliyiz. Bu nedenle kadınların doğurmaya ya da doğurmamaya özgürce karar verecekleri demokratik, kadının insan haklarına saygılı, kürtaj hakkının kısıtlanmadığı, doğum kontrol yöntemlerine ücretsiz erişimin olduğu bir toplumsal yaşamın tesis edilmiş olması gereklidir. Aksi halde merdiven altı uygulamalarla birlikte anne-bebek ölümlerinin artacağı unutulmamalıdır. 
TÜİK kadın-erkek 2023 istihdam verilerine göre kadınların istihdamdaki oranı %31,3 iken, bu oran erkeklerde %65,7, yani kadınların iki katından fazla olarak gerçekleşti. 2022 yılında hanesinde 3 yaşın altında çocuğu olan 25-49 yaş grubundaki kadınların istihdam oranının %28, erkeklerin istihdam oranının ise %90,5 olduğu görüldü. Bu veriler açıkça gösteriyor ki, doğum sonrası çocuk bakımının tümüyle kadının üzerine bırakılması kadını istihdamdan çıkarıyor. Hükümetin sorumluluğu, bu tabloyu kadının lehine değiştirmek için girişimlerde bulunmaktır."

EŞİTLİK TALEP EDİYORUZ

Açıklamanın sonunda metal işçisi kadınlar, şu önlemlerin alınmasını talep etti:

1. Toplumsal cinsiyet eşitliği, tüm politikaların temeli haline getirilmelidir. Çocuk bakımının sadece kadının sorunu/sorumluluğu olduğu anlayışı terk edilmeli; bu konuda devlet, işveren ve eşlerin bu sorumluluğu paylaştığı eşitlikçi bir yaşam tesis edilmelidir.
2. Yasal doğum izinlerine ek olarak uzatılması düşünülen her süre, anne ve baba arasında eşit olarak kullanılmalıdır. Ebeveyn izinleri hayata geçirilmelidir.
3. Nitelikli, yaygın ve ücretsiz kreşler/gündüz bakım evleri yaygınlaştırılmalıdır. Tüm organize sanayi bölgelerinde 24 saat açık, nitelikli ve ücretsiz kreşler açılmalıdır.
4. “Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik” toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle yeniden ele alınmalıdır. İşyerlerinde emzirme odası zorunluluğu için yönetmelikte bulunan en az 100 kadının çalışması şartı kaldırılmalıdır. Yine kreş için 150’den fazla kadının çalışması şartı da kaldırılarak erkek işçilerin kreş hakkından faydalanması sağlanmalıdır. 
5. Esnek, güvencesiz, kayıtdışı çalışma biçimleri terk edilmelidir. Kadınlar için güvenceli, düzenli işler yaratılmalıdır. 
6. Çocuk bakımı ile yaşlı bakımı için gerekli sosyal politikaların yokluğunda, kadınların evden çalışmaya ve esnek-güvencesiz çalışma biçimlerine itilmesi engellenmelidir. 
7. Eşdeğerde işe eşit ücret prensibi hayata geçirilmeli ve doğum nedeniyle kadınların ücretlerinin, işyerindeki statülerinin, terfi süreçlerinin olumsuz etkilenmesine karşı önlemler alınmalıdır. 
8. Kadın işçinin doğum nedeniyle ücretsiz izin kullanması ya da işten ayrılması sonrası tekrar aynı işe dönmek istemesi durumunda kadına gerekli destek sağlanmalı ve emsal ücret üzerinden ücretlendirme yapılmalıdır.
9. Çocuk 1 yaşına gelinceye kadar kadınlar tarafından kullanılan ve günlük 1,5 saat olarak düzenlenmiş süt izinleri, talep halinde toplu kullandırılmalıdır. Anne sütünün depolanabildiği günümüz koşullarında babaların da bu izni kullanmasının önü açılmalıdır.
10. Tek başına çocuk büyüten kadın işçilere ekonomik destek verilmeli, vergi indirimleri sağlanmalıdır.
11. Çocukların ihtiyaçları için alınacak günlük izinler anne ve baba arasında eşit olarak kullandırılmalıdır.
12. Bebeklerin gelişimi için gerekli temel gıdalar/malzemeler ücretsiz sağlamalıdır. Paralı eğitimden vazgeçilmeli, okul çağındaki çocukların nitelikli eğitime erişimi ücretsiz olmalıdır. 
13. Annelerin ve bebeklerin tüm sağlık kurumlarından ücretsiz sağlık hizmeti alması sağlanmalıdır.
14. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 183 Sayılı Anneliğin Korunması, 156 Sayılı Aile Sorumlulukları olan Kadın ve Erkek İşçilere Eşit Davranılması ve Eşit Fırsatlar Tanınması adlı sözleşmeleri onaylanmalıdır. 
15. Sendikalaşma oranı, kadın işçiler arasında yüzde 8 civarındadır. Sendikalaşmanın önündeki tüm engeller kaldırılmalı, kadınların toplu pazarlık hakkını kullanarak çalışma yaşamında refahlarını yükseltecek müzakere gücüne erişimlerinin önü açılmalıdır.