Benim için metal, thrash metaldir. Onca grubun arasından sıyrılan bazı hayranı olduğum gruplar vardır. Bu grupların başını çeken Overkill’i geçen hafta tekrar izleme fırsatı buldum. Asla taviz vermedikleri gibi her seferinde istenileni veriyorlar

Metal seyircisinin formu düşmüş

New Jersey’li thrash metal devi Overkill geçen hafta İstanbul Küçükçiftlik Park’ın çim alanında sahne aldı. Grup, thrash tarihinde çok önemli bir yere sahip. Overkill, adını aldığı Motörhead şarkısı gibi sert ve makineli tüfek kadar hızlıdır. Konserleri kıyamet gibi geçer genelde. Punk’a yakın soundları grubu her zaman sivri bir tona yaklaştırmıştır. Thrash ve punk’ı bu kadar sert ve tavizsiz birleştiren de az grup var.


Grup inanılmaz enerjik

Konser ateş gibiydi, 39 yıllık grup hala çok formda ve ekip ilerleyen yaşlara göre inanılmaz enerjik. Şu ana kadar yanılmıyorsam 3 kez Overkill izledim ve hiçbirinde pişman olmadım. Overkill, kariyerindeki tüm albümleri gibi hiçbir zaman bozmayan bir sahne çizgisine sahip. Adamların bir tane kötü veya “davayı sattılar” denebilecek işi yok bana göre. Çoğu genç gruba göre ne kadar iyi çaldıklarını da bu konserde bir daha kanıtladılar. Konser ‘Last Man Standing’ ve ‘Electric Rattlesnake’ gibi iki dinamit şarkıyla açıldı. Konser başlar başlamaz solist Bobby ‘Blitz’ Ellsworth sahnede estirmeye başladı. Adamın vokali gerçekten testereye benziyor, hiç bozulmadı ve hala aynı kalitede söylüyor. Sahneye sürekli bakıp bakıp “Bu adam nasıl 60 yaşında olur ya” dedik. Konser boyunca bu cümleyi en az 10 kez içimden geçirmişimdir. ‘Hello From The Gutter’, ‘Elimination’ falan derken seneye 10. yaşını kutlayacak olan nispeten yeni dönem albümleri ‘Ironbound’dan ‘Bring Me The Night’a girdiler.

Grubun son birkaç albümlerinde gerçekten çok iyi parçalar var. Thrash metalde sadece iyi beste yapmak yetmez. Thrash metal marş yazma kabiliyetidir. Marş olmuş şarkılarınız yoksa ne kadar iyi çalsanız da fark etmez. Exodus’un ‘Toxic Waltz’u, Testament’in ‘Practice What You Preach’i, Slayer’ın ‘South of Heaven’ı Metallica’nın ‘Whiplash’i varsa Overkill’in de ‘Elimination’u ‘Bastard Nation’u, ‘Bring Me The Night’ı var.


metal-seyircisinin-formu-dusmus-630720-1.


Kolay bir şey değil

Grup hala bu marşları yazabiliyor ve inanın bana bunca yıldan sonra gerçekten kolay bir şey değil bu. Eğer son albümlerindeki ‘Believe In The Fight’ı dinlerseniz ne demek istediğimi daha iyi anlatabilirim. ‘Mean, Green Killing Machine’ ve ‘Bastard Nation’da gerçekten çok iyi coştular. ‘Deny The Cross, ‘Rotten To The Core’ falan derken seyirci uyudukça grup daha da coştu.

Seyirci sınıfta kaldı

Konserde beni rahatsız eden tek şey gitar tonu oldu. Sanki bir problem varmış gibi tınlıyordu. Bunun dışında dört dörtlük bir metal konseri izledik. Grup yapması gerekeni yaptı fakat seyirci sınıfta kaldı. Benim coştuğum konser çok azdır. Kollarımı kavuşturur biramı içer şarkıları biliyorsam söylerim. Söz ezberleme mevzusu anladığım kadarıyla bizim nesille birlikte tarihe karıştı. Çünkü seyirci şarkıların en kilit yerlerini bence bilmiyordu; çok az ses çıktı. Bobby mikrofon uzatsa da kitleden dolgun bir ses gelmedi. Türk seyircisi donuk, telefonuyla çekim yapmaktan konseri izlemiyor bile. Kimse kusura bakmasın ama bu sahnede ter akıtan grup için çok ayıp bir şey. Türkiye seyircisi sadece solistten yaşadığı şehrin adını duyunca bağırıp tepki verir. Sözleri herkesin ezberlemesini beklemiyorum elbette ama kıpırdamadan thrash metal konseri mi izlenir? Ben bile sakat boynumla az biraz coştum. Bunun sebebi seyircinin formdan düşmesi olabilir. Bu konser, bu ses düzeniyle 1998’te falan yapılsaydı o yerdeki tüm çamuru eve girmeden temizlemeye çalışıyor olurduk.

İşin eğlencesi, sitemi falan bir yana bu hafta bu konseri izleme imkanı bulduğum için çok iyi hissediyorum kendimi. O konseri dolduran metal kitlesi ve organizasyona teşekkürü borç bilirim. Türkiye metal seyircisi biraz formdan düşmüş olabilir ama bu müzik ve hayranı her zaman var olacak.

***

Ağrı Doğubeyazıt kitaplarınızı bekliyor

Önceki akşam Gayrettepe Point Hotel’deki The Game adlı beni çocukluğuma götüren mekanda bir hayır işi için DJ’lik yaptım. 80’ler ve 90’lar pop çaldığım ‘Back To School Party’ adlı etkinlik, eğitim imkanları yetersiz, kitap ve kırtasiye ihtiyaçları olan okullara yardım götürmeyi amaçlayan ve eğlenirken faydalı da olabilecek eğitimde fırsat ve imkân eşitliğini savunan bir sosyal farkındalık projesi. Çok hoşuma gitti bu proje çünkü şimdiye kadar Şırnak-İdil Atatürk İ.Ö.O., Mardin-Dargeçit Temelli İ.Ö.O., Edirne-Büyükevren Aziz Yörük İ.Ö.O. ve Siirt-Baykan Sarısalkım İ.Ö.O.‘na birer kütüphane oluşturulmasına katkı sağlamış. Önceki gece gerçekleştirilen gecede toplanan kitaplarla ise Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi Sağlıksuyu Köyü’nde bulunan Ağrı Sağlıksuyu Ortaokulu’na kütüphane yapılacak. Bu kütüphaneden ortaokul öğrencilerinin yanı sıra, ilkokul öğrencileri ve köy halkı da yararlanabilecek.

İşin mimarlarından biri The Game’in işletme müdürü Gökhan Sardoğan. Gökhan’la gece uzun zuun bu konuyu konuştuk. En şaşırdığım nokta işin her ayağıyla yakından ilgilenmesi değil kitapları kendi eliyle bu şehirlere götürmesi oldu. İstanbul’da işlerimizi bahane ederek arkadaşlarımız ve ailemizle görüşemediğimizi göz önünde bulundurursak Gökhan’ın onca yolu gitmesinin değerini daha iyi anlayabiliriz. Partiye gelenler yanlarında bağışlayacakları kitaplarla geldiler fakat partiye gelemeyenler veya sonradan haberi olanlara bir duyuru yapmak isterim. Eğer kitaplarınızdan bazılarını bağışlamak isterseniz 9 Ekim Çarşamba gününe kadar Gayrettepe’deki The Game for Big Kids’e ulaştırabilirsiniz.