Metal yakarsa söndüremezler
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grev yasağından sonraki ilk iş gününü Kartal’daki Hitachi Energy fabrikasında metal işçileriyle birlikte geçirdik. Yasağı tanımayarak greve fiilen devam eden işçiler, bir kişi bile fire vermeden “İlk günkü heyecanla devam” dediler.

Bilge Su YILDIRIM
Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) grevinin, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın cuma gece yarısı yayımladığı kararnameyle yasaklamasının ardından ilk iş günü dündü. Aynı toplu sözleşmeye tabi 7 fabrikada süren grev, yasağın ardından patronların işbaşı yapın çağrısına rağmen eksiksiz bir şekilde devam ediyor. İşçiler, grev devletin en üst makamının imzasıyla yasaklansa da fabrikaların önüne onlarca polis konuşlansa da direnişlerinde kararlı.
Hitachi Energy’nin İstanbul Kartal’da bulunan fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, günü tıpkı grevin yasaksız geçen ilk 10 günü gibi dirençle karşılıyor. Grev alanında göze çarpan tek fark, grev alanı önündeki polis otobüsleri, TOMA ve yine polisler tarafından önceki gece indirilip kenara koyulmuş pankartlar. İşçilerin moralleri de demledikleri çay da yaktıkları ateş de yerinde. Bir de bir buçuk haftadır grevde olmanın verdiği yorgunluk…
Gece nöbet tutan arkadaşlarından bekleyişi devralan işçiler, tıpkı önceki günlerdeki gibi alana geliyor, çaylarını demliyor, direnişin güncesini tuttukları tahtalarına yeni günü not düşüyor: Bugün grevin 13’üncü günü… İşçilerin bugün için seçerek tahtaya yazdıkları günün sözü ise “Gerçekleri tarih yazar, tarihi ise metal işçileri…”
İşçilerin fiilen sürdürdüğü grevin ilk ziyaretçilerinden biri Nakliyat İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu oluyor. Küçükosmanoğlu, işçileri selamladıktan sonra neden Cumhurbaşkanlığınca böyle bir karar alındığını şöyle açıklıyor: “Metal işçisinin burada elde edeceği bir kazanım, tüm Türkiye işçi sınıfına örnek olsun, Şanlı Kavel direnişi gibi hafızalara kazınsın istemiyorlar.”
POLONEZ’DEN HITACHI’YE KOL KOLA MÜCADELE
Günün ortasına yaklaşırken İstanbul’un öbür ucunda, Çatalca’da beş aydır direnen Polonez işçilerinin de Kartal’a yürüdüğü haberi geliyor. Ankara’ya gerçekleştirmek istedikleri yürüyüş kolluk kuvvetlerince engellenen Polonez işçileri, Gülsuyu Köprüsü’nden Anadolu Adliyesi’ne yürüyor. Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri Ali Çeltek ve işyeri temsilcileri, Polonez işçilerine destek olmak üzere grev alanından Adliye önüne geçiyor. Fabrika önünden adliyeye doğru yola çıkan sadece işçiler de olmuyor, Polonez işçilerinin eyleminin haberinin gelmesiyle fabrika önündeki polis araçlarının bir kısmı da harekete geçiyor. İşçiler alınterlerinin karşılığını alabilmek için mücadelelerini ortaklaştırıp direnirken, onların haklı seslerini bastırmak isteyen kolluk kuvvetleri de mevzisini alıyor.
FABRİKANIN KEDİLERİ DE DİRENİŞÇİ RUHLU
Polonez işçileri adliye önünde nöbet tutmaya devam ederken Hitachi işçileri de kendi nöbetlerini tutmak üzere fabrika önüne dönüyor. İşçilerin kimi yorgunluktan arabalarda uyuyor, kimi ise çay içip ateş başında ısınmaya çalışıyor. Ateşin başında ettikleri sohbetlerin konusu ise grevin kamuoyunda yankı uyandırıp uyandırmadığı sorusu üzerinde şekilleniyor. “Bu grevi kazanır mıyız” sorusu dillerde hiç yok çünkü işçiler kazananın onlar olacağından emin, “İnsanlar grevimizi duydu mu, gördü mü acaba” ise akıllardaki en büyük soru işareti.
İşçilerin fabrikaya yönelik tavrı ise dünkünden daha sert. Sohbet ettiğimiz işçilerden biri “Ben bu saatten sonra onların tuvaletini bile kullanmam” diyor ve ekliyor: “Ne yapacakları belli mi, ya sonradan çarpıtırlarsa fabrikaya girdi grev düştü diye?”
İşçilerin grev alanındaki en büyük destekçilerinden biri de fabrikadaki kediler. Grev alanında renk renk 10’dan fazla kediler var. İşçilerin fabrikada çalışırken besledikleri kediler, grevlerinde de işçileri yalnız bırakmıyor. Fabrikanın tel örgülerinin arasından geçerek işçileri ziyaret ediyorlar, işçiler ise başlarını okşuyor, onlar için aldıkları büyük mama kabından kedileri besliyor. Çay arasında bir işçi kedilere bakarak şunları soruyor: “Fabrikada depoda 5-6 tane yavru kedimiz vardı, her gün mesaide onları beslerdik, bakar ilgilenirdik. Biz şimdi yokken onlarla ilgilenen olur mu ki acaba? Hiçbir şey değilse de aklım kedilerde kaldı, bari bir bakan olsa…”
∗∗∗
KEYFİ ENGELLEME KABUL EDİLEMEZ
Grev yasağına, tepkiler gelmeye devam ediyor. 175 akademisyen ve bağımsız araştırmacı, bir mektup yayımlayarak, metal işçilerinin haklı ve meşru greviyle dayanışma çağrısı yaptı. Mektupta, "Bu grev, yalnızca ücret ve çalışma koşullarına ilişkin bir mücadelenin ötesinde, emekçilerin insan onuruna yaraşır bir yaşam için verdikleri haklı bir mücadeledir" denildi. Mektubun devamında şu ifadeler yer aldı: "Bizler bilim insanları olarak, Birleşik Metal-İş üyelerinin mücadelelerini yakından takip ediyor ve dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. İşçilerin grev hakkının engellenmesine karşı tüm emek ve demokrasi güçlerini dayanışmaya çağırıyor, tüm yetkilileri sorumluluğa davet ediyoruz. Yaşasın metal işçilerinin onurlu mücadelesi! Yaşasın sınıf dayanışması!"
Öte yandan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) de ortak basın açıklaması ile "Grev haktır, yasaklanamaz! Birleşik Metal-İş’in, metal işçilerinin haklı mücadelesinin yanındayız" dedi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ülkede hayata geçirilen tüm emek karşıtı, sermaye dostu politikaların altında imzası olanların, yabancı tekellere ait devasa kârlar elde eden 8 işletmede çalışan işçilerin anayasal hakkı olan grevi 'milli güvenlik’ diyerek yasaklaması kabul edilemez. Pervasız, hukuksuz, keyfi engellemeye karşı Birleşik Metal-İş Sendikası'nın ve metal işçilerinin haklı mücadelesini selamlıyoruz."