Metin Lokumcu davasında savcı, polislerin beraatini istedi!
Artvin'in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de AKP mitingi öncesi polisin sıktığı biber gazından etkilenerek yaşamını yitiren devrimci öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüyle ilgili açılan dava, Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savcı, esas yargılanan polislerin ayrı ayrı beraatini talep etti. Mahkeme, duruşmayı 6 Eylül 2024'e erteledi.
Artvin'in Hopa ilçesinde, 31 Mayıs 2011'de AKP mitingi öncesinde ve sonrasında çıkan olaylarda devrimci öğretmen Metin Lokumcu'nun ölümüne neden oldukları iddiasıyla 13 polisin tutuksuz yargılandığı davada mütaalasını açıklayan savcı, polislerin beraatini talep etti.
Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Metin Lokumcu'nun ailesi ile taraf avukatları katıldı.
Taraf avukatları beyanlarında, mütaalaya karşı savunma yapmak üzere mahkemeden ek süre istedi.
Mahkeme heyeti, avukatların Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütaalasına karşı savunmada bulunmaları için süre verilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
Duruşmayı, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, DEM Parti Parti Meclisi Üyesi Recep Demirci de takip etti.
Duruşma sonrası basın açıklaması https://t.co/D5lxHUDjqV
— Metin Lokumcu Davası (@MetinLokumcuDv) June 11, 2024
Mahkeme süre taleplerini kabul etti. Bir sonraki duruşma 6 Eylül’de görülecek.
31 MAYIS 2011'DE HOPA'DA NELER OLDU?
Dönemin Başbakanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim gezileri kapsamında il merkezi yerine bir ilçede miting yapmayı tercih etti.
Erdoğan'ın mitingi Hopa sahil dolgu alanında bulunan festival alanında gerçekleşecekti.
Başbakan'ın kentlerine geleceğini öğrenen Hopalılar, hidroelektrik santraller ve çay tarımında yaşanan sorunlar üzerine Hopa meydanında basın açıklaması yapmak istediler. Henüz mitinge saatler vardı, henüz Başbakan kente gelmemişti ama basın açıklaması çok sert polis şiddetiyle karşılaştı. HES'lere karşı yaşamı savunmak için horona duranları, çay üreticilerinin hakları için el ele tutuşanları gazlarla boğmak istediler.
Metin Lokumcu da, Hopa meydanında, tüm şehri gazla boğmak isteyenlere karşı oradaydı. Korkmadan, yılmadan, cesurca yürüdü üstlerine, "Yeter be" dedi "Yeter, bunalttınız beni". Sonra ellerini arkasına götürdü, kendisini çocukları için feda edercesine haykırdı: Hayde alın beni, alın da kurtarın memleketi!
Lokumcu; Başbakanı'nın korumaları ve polislerin yoğun kimyasal gazlı saldırısına fazla dayanamadı, ikinci kimyasal gaz bombardımanından sonra meydanda bekleyen ambulansa doğru götürülürken, ambulansın altına yeniden gaz fişeği atıldı. İyice ağırlaştı, Hopa Devlet Hastanesi'nde hayatını kaybetti.
Tüm Hopa'nın gaz altına kalmasının, bu gaz kapsülleri nedeniyle bir lokantanın çatısının yanmasının, hedef gözeterek atılan gaz fişekleriyle kafasından, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralananların haberleri kulaktan kulağa yayıldıkça protesto için daha çok kişi sokaklara çıktı. Metin Lokumcu'nun ölüm haberi bardağı taşıran son damla oldu.
Ağır polis şiddeti nedeniyle çok sayıda Hopalı yaralandı, hastane önünde bekleyenler de bu şiddete maruz kaldı. Hopa'da ismi konmamış sıkıyönetim ilan edildi; siyasi partiler, dernekler, oteller, kahvehaneler basıldı. O gece yapılan nokta operasyonlar ile 60 kişi darp edilerek gözaltına alındı. Telefon hatları ve internet bağlantıları kesildi. Hopa kent merkezine giriş-çıkış yasaklandı.
Metin Lokumcu'nun ölüm haberi üzerine Hopa'da başlayan protestolar hızla yayıldı. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere birçok kentte Metin Lokumcu'nun polis şiddetiyle öldürülmesi protesto edildi. Türkiye'nin her yerinde 100'lerce insan gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı.
Hopa'da gözaltına alınanlar, ailelerine ve avukatlarına haber verilmeksizin bir gece yarısı Erzurum'a kaçırıldı. Uzun ve zorlu gözaltı sürecinin sonunda tutuklanan 17 kişi, Erzurum Yüksek Güvenlikli Cezaevine götürüldü. 7 ayı aşkın süre hapishanede kaldılar.