Labirent gibi sokakları olan Güngören’deki Küba Mahallesi ile hemen dibindeki Tozkoparan’da tek gündem kentsel dönüşüm. Ailesi Küba Mahallesi’ne ilk gelenlerden Nazlı Özyurt, “Biz buraya köklerimizi salmışız. Bu, devlet için bir şey ifade etmiyor olmayabilir ama buranın bir tarihi var” diye konuşuyor.

Metrobüse 10 dakikalık 'Küba'da dönüşüme vize: ‘Küba’ evimiz direniş işimiz

UĞUR ŞAHİN

İstanbul Güngören’deki Küba Mahallesi sakinleri, bugünlerde oldukça tedirgin. Zira bu küçük gecekondu mahallesi, Tozkoparan’da TOKİ’nin başlattığı kentsel dönüşümün bir parçası. Bölgede ilan edilen ‘riskli alan’ın içerisinde yer alan Küba Mahallesi’nde haliyle tek bir gündem var: Kentsel dönüşüm…
Küba Mahallesi, megakentin Avrupa yakasında, Tozkoparan ile Merter arasında bulunuyor. Mahallenin gerçek adı ise Mehmet Nesih Özmen. Ancak kimsenin bu resmi adı kullandığı yok; onlara göre burası Küba…

Bu küçük gecekondu mahallesi, 1960’lı yıllardan sonra politik kimliğiyle öne çıktı. O dönem polisin bile giremediği mahalle, ‘kurtarılmış bölge’ olarak bilindi ve ‘Küba’ olarak nam saldı. Ancak ‘Kübalılara’ sunulan ‘tepeden inme’ kentsel dönüşüm projesinde ısrarcı olunursa, burasının mağduriyetle nam salması pek muhtemel.

Metro ile metrobüsün Merter durağına 10 dakika uzaklıktaki bu gecekondu mahallesini ziyaret ediyorum. ‘Küba’nın bir tarafı ‘modern/yeni’ apartmanlar, bir tarafı ise otellerle çevrili… Mahalleye girer girmez, beni duvar yazıları karşılıyor: “Küba Yurdumuz,”, “Evimiz Vatanımız”, “Yalana ve Talana Hayır”, “Burası Küba”.

Bana, ailesi Küba Mahallesi’ne ilk gelenlerden Nazlı Özyurt ile kentsel dönüşüme karşı mücadelenin yürütücüsü Tozkoparan ve Mehmet Nesih Özmen Mahalleleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin (TOZDER) Başkanı Ömer Kiriş eşlik ediyor.

Yan yana iki kişinin dahi yürüyemeyeceği; labirent gibi sokaklardan geçiyoruz. Bu küçük gecekondu evlerinin pencere kenarları çiçek dolu; tavuklar, kuşlar dolaşıyor. Bir nevi 16 milyonluk İstanbul’da bir köy hayatı yaşanıyor! Fakat bu “sakinliği” Küba’nın dibindeki Tozkoparan 1. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi’nin inşaatı bozuyor. 24 saat süren inşaat, mahalleliyi bıktırmış durumda.

‘Küba’yı turlarken bir yandan fotoğraf çekiyorum, bir yandan da Özyurt ve Kiriş’le sohbet ediyorum. TOZDER Başkanı Ömer Kiriş, henüz 11 yaşındayken Küba Mahallesi’ne yerleşmiş. 1971 yılından beri Küba Mahallesi’nde yaşayan Kiriş, “Burası 24 dönüm üzerine kurulu bir yer. 1980 öncesi devrimcilerin söz sahibi olduğu, bir işçi mahallesi…” diyor ve ekliyor: “O zamanlar devletin konut politikası olmadığı için bu şekilde kurulmuş. 1984 yılına geldikten sonra, Küba Mahallesi’nde insanlar, o zamanın parasıyla 2 bin lira yatırdılar ve tapu tahsis belgesi aldılar. Oysa bu paraya belki de Tozkopran’dan daire alacaklardı. Bu uygulama 1984’te Özal’ın para ihtiyacı olduğunda başlamıştı.”

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788314-1.

Peki, mahallenin adı nereden geliyor? Neden Küba? Kiriş şöyle cevaplıyor:

“70’li ve 80’li yıllarda politik bilinç çok yüksek. Sosyalist ve devrimci yapıdan dolayı buraya elini kolunu sallayarak giremez, racon kesemezdin. Öyle şeyler olmaz. Küba ismi de zamanla özümsenmiş. Bu aslında insanların birbirlerine bağlılığından, kendi kendine oluşan bir isim. İnsanlar kendilerine yakıştırmışı bunu. Nasıl küçük Küba ayakta kalmaya çalışıyorsa bu küçücük Küba’da öyle.”

BETON SEVDALISI ZİHNİYETİN İŞİ

TOZDER Başkanı Ömer Kiriş, kentsel dönüşüm sürecinde yaşananları da aktarıyor. Kiriş, “Burada yapılmak istenen tamamen kapitalist, beton sevdalısı zihniyetin işi” ifadesini kullanıyor: “Tozkopran ve Küba’daki kentsel dönüşüm mücadelesi birilerini korkutuyor. Kentsel dönüşüm ilk olarak 2006’da Yahya Baş’ın belediye başkanlığı zamanında başladı. Ondan beri de devam ediyor. 2012’de Tozkoparan’da 58 hektarlık alanda riskli alan uygulaması yapıldı. TOZDER’in açtığı dava ile bunu iptal ettirdik. Yeniden riskli alan kararı verildi. Burada insanlar bir düzenli evlerinin olmasını istiyor ama buradaki bütün zihniyet tamamen mahalle kültürün yok etmek üzerinde. İnsanları yüksek borçlandırarak ötelemeye yönlendiriyor.”

1983 yılında Küba Mahallesi’nde doğan Nazlı Özyurt ise burada ağırlıklı olarak Alevi ve Kürt yurttaşların yaşadığını söylüyor: “Burada toplumsal dayanışmanın bir örneği var; ülkenin birçok farklı yerinden gelen Alevi, Kürt, Karadenizli insan aynı mahallede yıllardır yaşıyor. Hiçbir sorunumuz yok. Mahalle kültürünün de ötesinde herkes aile gibi.”

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788318-1.

MAHALLENİN DOKUSU BOZULACAK

Özyurt, kentsel dönüşüme karşı. Zira ona göre, dönüşüm olursa mahallenin dokusu bozulacak. Şöyle diyor Özyurt: “Biz buraya köklerimizi salmışız. Koca bir aile burada şekillenmiş. Bu, devlet için bir şey ifade etmiyor olmayabilir ama buranın bir tarihi var. Küba’nın dışında başka yerde yaşamak bile istemiyoruz. İş gereği buradan çıkınca hemen geri dönmek istiyoruz. Çünkü bize yabancı geliyor diğer yerler.”

Diğer ‘yabancı’ yerler ile Küba’nın farkı ne? Nazlı Özyurt bunu şöyle açıklıyor: “Çocuklarım şu an sokakta oynuyor ve ben şuna eminim: Herhangi bir yabancı geldiğinde komşum çocuğuma sahip çıkar, onu korur ve müdahale eder. Başka bir yerde maalesef kimsenin umurunda bile olmaz. Düşünsenize apartmandasınız, komşunuzu tanımıyorsunuz. Komşunuz ölüyor, bir hafta sonra ailesinden biri gelip cenazesini buluyor, burada böyle şeyler olmaz. Ben kendimi burada güvende hissediyorum. Eşim eve gece geç geliyor, rahatız olduğumda, bir durum olduğunda hemen yan komşuma söyleyebilirim ve bana destek olur. Fakat başka yerde bunu yaşamanız mümkün değil, kimse dönüp bakmıyor bile.”

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788315-1.

DÖNÜŞÜM OLURSA KOMŞULUK BİTER

Labirent gibi ve küçücük ‘sokaktan’ geçtikten sonra karşımıza Pakize Gürer çıkıyor. Gürer ile bir süre lafladıktan sonra, kentsel dönüşüm hakkında konuşmaya başlıyoruz. Gürer, 50 senedir Küba Mahallesi’nde oturuyormuş. Gürer, Küba’dan çok memnun, şöyle diyor: “Burada yaşamak çok güzel. Çünkü mahalle ilişkilerimiz var, komşuluk var. Kentsel dönüşüm olursa, komşuluk kalmayacak. Kimse kimseyi de tanımayacak.”

Sokaklar gibi evler de küçücük. Pakize Gürer’in kızı Şenay Gönül, küçük evin küçük camından sesleniyor: “40 senedir buradayım; burada büyüdüm, burada evlendim, burada çocuk büyüttüm, hâlâ buradayım. Yıkılacak diye üzülüyoruz.”

Şenay Gönül’ün de endişesi, kentsel dönüşümün mahalle ilişkilerini bitirecek olması. Bunu şöyle açıklıyor: “Apartmanlarda Küba’daki komşuluk gibi komşuluk yok. Biz mahallede birbirimizi kollarız çünkü hepimiz bir aileyiz. Apartmanda kimsenin evine girip çıkamazsın, burada ise gözümüz kapalı evden çıkar, komşulara gideriz. Dönüşüm burayı yok edecek.”

Şenay Gönül, asıl amacın buraya zenginleri getirmek olduğu görüşünde. Sözlerini ise şöyle noktalıyor: “Buraya o kadar bağlıyız ki; iki sene apartmanda oturdum, üst kat komşumu dövdüm ve buraya döndüm!”

DEVLETE GÜVENMİYORUZ

Pakize Gürer’in bir diğer kızı Şengül Arslan ile de konuşuyoruz. Arslan’a göre, Küba Mahallesi, İstanbul’un incisi. Arslan, “Burası İstanbul’dayken köy hayatı yaşamımıza imkân veriyor” diyor ve ekliyor: “42 yaşındayım, burada doğdum ve hep buradaydım. Kardeş gibi, iç içe yaşarız, tartışmalarımız bile tatlıdır. Devlet bu zamana kadar burası için hiçbir şey yapmadı. Kendimi bildim bileli, ‘yıkılacak’ deniyordu. Amaç bizi buradan gönderip, hatta savurup, Küba’yı zenginlere vermek… Oysa burada 60-65 senedir oturan, mahalleye emek veren insanlar var. Çamurda oynadığımızı biliriz, hatta annemler suyu kuyulardan çekerdi. O kadar sıkıntı çektik, o kadar fakirlik gördük, şimdiki iyi halimiz.”

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788319-1.

Peki, nasıl bir evde oturmak isterdi? Bunu şöyle yanıtlıyor: “Biz asansörlü, aman aman bir yer istemiyoruz; çatısı akmayan, rutubeti olmayan, mutfağı olan birer tane daire olsun, bu kadar. Biz savaşımızı, mücadelemizi vereceğiz. Kirada oturuyorum; iki tane oğlum var, biri astım hatası ve engelli, evim ise rutubetli. ‘Devlete güveniyor musun’, dersen güvenmiyorum.”

Küba Mahallesi’nde turlamaya devam ediyoruz. Sokaklar çocuk dolu, yollara sek sek için kareler çizilmiş, her taraf ise yemyeşil…

NEDEN BİZİ MUHATAP ALMIYORLAR?

60 senedir Küba Mahallesi’nde yaşayan Nazlı Özyurt’un annesi Ayla Albayrak’ın evini ziyaret ediyoruz. Bol köpüklü Türk kahvesi eşliğinde mahalleden, kentsel dönüşümden laflıyoruz. Albayrak, mahalleyi var edenlerin burada oturan yurttaşlar olduğunu söylüyor. Albayrak, kentsel dönüşüme değil, rantsal dönüşüme karşı olduklarını da sözlerine ekliyor. Şunları anlatıyor Albayrak: “Karşımızdakiler bizi aşağılıyor, bizle muhatap olmuyorlar. Neden muhatap olmuyorlar? Biz de insanız, biz adam yemeyiz ki. Belediyeye gittik, muhatap alan olmadı; bir oraya, bir bu yana sürüklediler, itiraz dilekçemizi bile o kadar uğraştıktan sonra verebildik. Madem bizim yerimizi istiyorsunuz, hakkımızı verin ama bizi sokağa atmayın. Biz bu zamana kadar vatandaşlık görevimizi yaptık; faturalarımızı ve vergilerimizi ödedik, tapu tahsis belgemizi aldık. Su var, elektrik var. Madem ‘İşgalcisiniz’ diyorlar, neden bunları verdin? Neden elektrik verdin, neden o zaman yıkmadın da şimdi yıkmak istiyorsunuz? Çünkü buralarda rant yükseldi.”

Albayrak sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Devlet bizi sokağa atacak gibi bir şey var ya da ev verip, borçlandıracaklar. Bizim zaten paramız olsa, gecekonduda oturmayız. Biz de biliyoruz apartmanda oturmayı, ‘haha, kiki’ yapmayı… Apartmanın balkonunda kahvaltı yapmayı, kahve içmeyi, arkadaşları çağırıp şekilli şekilli konuşmayı… Bizim derdimiz şu: Devlet bizi niye muhatap almıyor?”

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788320-1.

SİZİ GÖRMESEYDİK KOVACAKTIK!

Yeniden dönüyorum, Küba’nın dar sokaklarına. Burası ‘dışa kapalı’ bir mahalle. Fotoğraf çekmem mahallelinin de dikkatini çekiyor. Mahallelinin içi yanımda TOZDER Başkanı Ömer Kiriş ve mahalle sakinlerinden Nazlı Özyurt olduğunu görünce rahatlıyor.

Serpil Albayrak, Kiriş ve Özyurt’a beni kast ederek, “Sizi görmeseydik, kimsin diye soracaktık, kovacaktık” diyor.

Albayrak’a, “Beni neden kovacaktınız” diye soruyorum. 40 senedir Küba Mahallesi’nde oturan Albayrak’ın cevabı çok net: “Çünkü kim olduğunuzu bilmiyoruz, devlete de güvenmiyoruz, bizi kaldırıp buradan atacaklar. Buraya göz koydular, burayı yıkacaklar.”

***

ZENGİNLER GELECEK VE BİZ ORTADA KALACAĞIZ

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788316-1.
Fecriye Demir, Ayşe Uysal ve Hatice Akbaş

KÜBA’nın sokaklarının ardından Tozkoparan’a geçiyorum. Burası İstanbul’un merkezi yerlerinden biri. 60'lı yılların başlarında kurulan semt, Küba Mahallesi ile dip dibe… Megakentin en eski sosyal meskenlerinden… ‘Riskli alan’ ilan edilen bölgede yaşayanlar, AKP’li Güngören Belediyesi’ne de TOKİ’ye de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na da tepkili. Onlara göre, burada amaç depreme karşı güvenliği sağlamak değil, rant!

Bir süre Tozkoparan’da turluyorum. Sağ tarafım riskli alan içerisinde, sol tarafım değil… Burası beton yığınına çevrilen İstanbul’un diğer noktalarından farklı. Zira yeşil alan oldukça fazla.

Tozkoparan sakinlerinden Hatice Akbaş, Ayşe Uysal ve Fecriye Demir ile konuşuyorum. Üçü de aynı apartmanda oturuyor, üçü de kentsel dönüşüme karşı… Bir yıl önce evlerinin dış cephesini yenilediklerini aktaran Akbaş, “Bizi çıkarırlar mı endişesini taşıyoruz” diyor ve ekliyor: “Bu yaştan sonra nereye alışıp, kiminle komşuluk yapabilirim?”

Kirazlıtepe’de kentsel dönüşüm nedeniyle elektriği, suyu ve doğalgazı kesilen yurttaşları hatırlatan Akbaş, şöyle devam ediyor: “Tozkoparan Bilgilendirme Merkezi’ne (TOBİM) gidiyoruz, her gittiğimiz farklı memur oluyor ve farklı cevap veriyor. Daha öne gittiğimizde, ‘48 metrekarelik daire vereceğiz’ demişlerdi, şimdi verecekleri daire, 65,5 metrekare oldu. Belli bir şey yok. Kaç yıldır bu mahallede, bu komşularla beraberim. Metrekare düşünce, komşu sayısı da artacak ama tanımadığımız insanlar olacak. Oyalama taktiği uyguluyor. Kirazlıtepe’de elektrik, su ve doğalgazı kesmişler. Burada öyle şey yapılır mı, bilemiyorum. Kentsel dönüşüm böyle mi olmalı? ‘Milletin görüşünü alalım’ gibi tavır asla yok. Zaten kimsenin çıkmak gibi niyeti yok, mücadele edeceğiz.”

BURADAN ÇIKARSAK GERİ ALMAZLAR

Ayşe Uysal da Fikirtepe’de yaşanan mağduriyetleri hatırlatıyor: “Endişeliyiz. Elektriğimi de suyumu da doğalgazımı da kesseler bir yere gitmeyeceğim. 37 senedir buradayız, memur maaşıyla ne ödeyebiliriz? Bu yüzden çıkmayacağız. Fikirtepe 10 seneden beri duruyor, herkes mağdur. Burada bir çıktık mı, bizi daha almazlar buraya. Zenginler gelecek, biz kalacağız ortada.”

HEP BU HÜKÜMETE OY VERDİM HARAM OLSUN

Fecriye Demir ise şu ifadeleri kullanıyor: “Binanın altında kalırım da gitmem. Buraya geleli 37-38 sene oldu, hep de bu hükümete oy verdim, haram olsun. Burada hatıralarımız var, diye çocuklarımız ağlıyor, bu yaştan sonra nereye taşınalım? Buradakilerin bedduasını almasınlar.”

***

Dönüşüm planı gizli

metrobuse-10-dakikalik-kuba-da-donusume-vize-kuba-evimiz-direnis-isimiz-788317-1.

Bölge sakinlerinin Avukatı Onur Cingil, Küba’da yaşayan 114 hak sahibinin tapu tahsis belgelerinin AKP’li Güngören Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tanınmadığını söyledi: “Geçtiğimiz şubat ayında riskli alan ilan edilen bölgede vatandaş gizli bir dönüşüm planı yürütülüyor. Riskli alan ile ilgili dava ve planlara aykırı bir şekilde başlayan inşaat alanı için açılan davalar devam etmekte. Belediye, kamunun menfaati olmadan parselleri böldü. Bu konuda da dava açmaya hazırlanıyoruz. Arka planda bazı işler çevrilirken bölge halkıyla diyalog ise sıfır. Burada yine bir kat karşılığı sözleşme yok, yine halkın yaşamına uygun, ihtiyaçlarına uygun bir proje sunulmamakta.”