Geçen hafta çarşamba günü bin kişilik bir gösterici grubu, İsveç’in başkenti Stockholm’ün zengin mahallelerinden birinde, bir semt meydanında akşamüstü toplandılar. Böyle gösteriler için genellikle kent ‘sakinlerinin’ tercih ettiği Sergelstorg Meydanı’nın aksine, kalabalığın Normalmstorg Meydanı’na sığışmaya çalışması sebepsiz değildi. Çünkü protesto edilen şey tam da Normalmstorg’un altındaydı. Başkentlileri bu semte ve bu meydana taşıyan metro durağına asılmış olan bir reklam afişi ve bu afişin asılmasına izin veren metro şirketi SL’di.

Reklam afişi, metro durağının yürüyen merdivenlerinin iniş tarafından okunacak şekilde satır satır tavanına yerleştirilmişti. Bu bir siyasi reklamdı ve reklam metni İngilizceydi. Metroyu kullanan turistlerden, meydanda karşılaşacakları dağınıklık için özür dileniyordu. Reklam afişinin kaldırılması için salı günü SL Şirketi binlerce telefon aldı. Şirket ‘iki haftalık anlaşmamız var, parayı da peşin aldık’ diye ayak diretince aynı gün, farklı saatlerde muhtemelen birbirini hiç tanımayan gençler, istasyonun tavana kadar tırmanıp afişten parçalar koparmaya başladı. Reklam metni anlaşılamaz hale gelene kadar, SL’in ifadesiyle bu ‘vandalizm’ devam etti. SL önce, ertesi gün reklamı tekrar asacağını duyurdu. “Reklam afişleri böyle yırtılınca temizleyip yenilerini takıyoruz” pişkinliğine yattı.

Facebook ve sosyal medyalardan olan biten duyurulduğunda o afişin yenisi yerine takılamadı. Adalet Komisyonu’na bu afişle ilgili olarak 56 başvuru yapıldı. SL yüzlerce protestocuyu kapısının önünde görünce “Politik reklamlar yeraltı tren istasyonlarında yeni bir şey değil. Kampanya, herhangi bir yasayı veya kendi yönetmeliklerimizi çiğnemiyor” diye diretmekten, ‘bu reklam bizim denetim kurulumuzdan geçti, kimse kıllanmadı’ duruşundan geri döndü.

Reklamı veren Irkçı parti İsveç Demokratlarının, özür dilediği ‘dağınıklık’ metro kapılarında dilenen Romanlar’dı. Reklam afişinde, ırkçı parti, 2018’de iktidara geldiklerinde bu ‘dağınıklığı’ ortadan kaldıracaklarını, şimdilik turistlerden özür dilediklerini duyurdu. Reklam, iktidardaki sol azınlık hükümetini de iyi duyguları sömürülen İsveç halkına karşı görevini yapmamakla suçluyordu. İsveç’teki dilencilerin sebebi olarak da büyük organize suç çeteleri gösteriliyordu.

Gösteriyi düzenleyenlerden Amie Brammie, gazetecilere “Irkçılığın normalleştirilmeye çalışılmasına sırtımızı çeviriyoruz ve SL’in sınırları nereye kadar çizdiğini merak ediyoruz. Bu anlaşılmaz bir şey” açıklamasını yaptı. Sendikalar ve dernekler de protestoya destek verdi. Seko ve Syndkalisterna Sendikası, alana temsilcilerini göndermişti. Hat 17, ırkçılığa karşı network ağı da işin içindeydi. Alandaki konuşmacılardan biri, Genç Romanlar Derneği’nin Başkanı Emir Selimi, kendisine yöneltilen “Bu kampanya metninin Romanları hedef aldığı kesin mi sizce?” sorusuna “Evet, buna hiç şüphe yok. Bu yüzden burada toplandık” yanıtını verdi.

Çarşamba günü, neredeyse aralıksız bir aydır yağan yaz yağmurundan sonra açan güneşi fırsat bilen, SL’i ve ırkçı parti İsveç Demokratlarını protesto eden bin kişilik gösterici grubu, keskin bir şekilde ikiye bölünmüştü. Göstericiler, gençlerden ve emeklilerden oluşuyordu. Çünkü neredeyse sadece bu iki grup temmuzda Stockholm’u terk etmemişti. Çalışanlar, mevsim normallerinin de üstünde devam eden güneşsizliğe dayanamayıp çoluk çocuk ülkeden kaçmıştı. Geriye kalanlar, sosyal paylaşım sitelerinden “Yaşasın bu hafta sonu hava sıcaklığı 30 derece olacak; cumartesi 15, pazar 15” esprisini beğenip evde beklerken onlara, o çarşamba gün doğdu. Yağmur durdu. Gösteri olaysız ve güneşli geçti.