Kanada, geçmişte yerlilerin asimile edildiği yatılı okullarında yüzlerce isimsiz mezarın bulunmasıyla “karanlık geçmişiyle” yüzleşiyor. BirGün, yurtlarda kalan ve mezarların bulunması için çalışma yapanlara ulaştı. Yatılı okulda kalan Saddleman, “Her şey çok üzücü” dedi.

Mezarlar arasında  yürümek çok acı...

Tamara Öykü BAYAR

Kanada’da gündem, bir süredir geçmişte yerlileri asimile etmekte kullanmış olan yatılı okullarda yüzlerce isimsiz mezarın bulunması. İsimsiz mezarlar, ülke çapında öfke yarattı. Kanada’da 1863 ile 1998 yılları arasında, ailelerinden ve evlerinden koparılarak zorla bu yurtlara konan çocukların sayısının 150 binden fazla olduğu belirtiliyor. Bu çocukların ana dillerini konuşmaları da kültürlerini yaşatmaları da yasaktı ve önemli bir bölümü de istismara maruz bırakılmıştı. Yerli halk liderlerine göre, araştırmalar sürdükçe daha çok sayıda mezar bulunacak.

YÜZLERCE İSİMSİZ MEZAR

Ülkede mayıs ayında yerli şeflerinden Rosanne Casimir, “British Columbia” eyaletinde bulunan ülkenin en büyük yerli yatılı okulu Kamloops Kızılderili Yatılı Okulu’nun bahçesinde toplu mezar bulunduğunu açıkladı. Yer radarı yöntemiyle yürütülen çalışmalarda, bahçede 215 çocuğun kalıntılarına rastlandı. Çocukların en küçüğünün 3 yaşında olduğu tahmin edilirken, ölüm nedenleri ve zamanı ise bilinmiyor. Kimliksiz toplu mezarların bulunması halk arasında büyük bir öfkeye neden oldu ve olayla ilgili soruşturma başlatıldı. 24 Haziran’da ise Saskatchewan eyaletindeki Marieval Yatılı Kilise Okulu’nun bahçesinde 751 çocuğa ait yeni kimliksiz mezarlar tespit edildi. Hemen bir hafta sonra First Nation, British Columbia eyaletinin güneyindeki Cranbrook şehri yakınlarında 182 kayıt dışı mezar bulunduğu açıklandı. Bu toplu mezar da eski bir yatılı okul olan St. Eugene Misyon okuluna yakın bir alandaydı ve alan yer radarı yöntemiyle keşfedildi.

SÖMÜRÜNÜN PARÇASI

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, yaşananların üzerine, “Bu, ülke tarihimizin o karanlık ve utanç verici döneminin üzücü bir hatırlatıcısı” şeklinde açıklama yaptı. Yerli Halklarla İlişkiler Bakanı Carolyn Bennett de, yatılı okulların “utanç verici” bir sömürge politikasının parçası olduğunu söyledi.

19-20. yüzyıllarda devlet tarafından finanse edilen bu yatılı okullar, yerli çocukları asimile etme, yerli kültürleri ve dilleri yok etme politikasının bir parçasıydı. Okullarda çocukların ana dillerini konuşmalarına izin verilmiyor; çocuklar çeşitli yollardan istismara, açlığa ve soğuğa maruz bırakılıyorlardı. 1840’ta Katolik Kilisesi tarafından Kanada hükümeti adına açılan ve sonuncusu 1997’de kapatılan toplam 139 yatılı kilise okulu, 150 binden fazla yerli çocuğun ailelerinden zorla koparılarak alındığı yerlerdi. 2008 yılında dönemin Başbakanı Stephen Joseph Harper, devlet adına yerli halktan resmi olarak özür diledi ve olayların tümüyle açıklığa kavuşması için Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu kuruldu. Komisyon hayatta olan mağdurların 6 bine yakınını dinledi, 2015’te tamamlanan çalışmalar sonucunda 4 bin sayfalık bir rapor hazırlandı. Bu raporda yaşananlar “kültürel soykırım” olarak tanımlandı. Çözüme ilişkin 94 madde sunuldu. Kilise yatılı okulu görevlilerinin, cinsel ve fiziksel istismarın yanı sıra çocuklar üzerinde tıbbi deneyler yaptıkları da belirlendi.

HEYKELLER YIKILDI

Amerika Yerlileri, Inuitler ya da Metislerin asimile edilmesi için kullanılan yatılı devlet okullarında yüzlerce isimsiz mezar bulunmasının ardından ülkede birçok protesto eylemi düzenlendi. Hatta “bir zamanlar çocuktuk” sloganı atan protestocular, Kraliçe Victoria ile Kraliçe II. Elizabeth’e ait heykeller de dahil olmak üzere Meclis’te bulunan birkaç heykeli yıktı. Ülke genelinde Katolik kiliselerinde kundaklanma olaylarıyla da karşılaşıldı. Eylemlerin ardından Trudeau, “Cowessess First Nation” toplumu ile çocuk refahı konusunda tam yetki veren bir anlaşma imzaladı. Ancak yatılı okul skandalı nedeniyle özür dilemeyi reddeden kiliseye karşı duyulan öfke, kilisenin Katolik takipçileri arasında da artıyor. Kiliseye gösterilen tepkilere rağmen herhangi bir özür dilenmemesi üzerine bazı takipçiler kiliseyi terk bile etti. Yazar Bernadette Hardaker, Katolik kilisenin tutumunu “iki yüzlülükten ve ahlaki iflastan daha fazlası” olarak tanımlayan Hardaker, yaşananları “en ölümcül türden bir günah” olarak nitelendirdi.

‘BEN DE BİR ANNEYİM’

Kamloops Yerli Yatılı Okulu’nda bir dönem “okuyan” şair Dennis Saddleman ile Alberta Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Dr. Kisha Supernant, yaşananları BirGün’e anlattı.

mezarlar-arasinda-yurumek-cok-aci-896951-1.
Akademisyen Kisha Supernant


Dr. Kisha Supernant, kimliksiz toplu mezarlar açığa çıkmaya başladığından beri olaylarla yakından ilgilenen ve bu konuda araştırmalar yapan biri.
Arkeolog Supernant, yaşananlar için, “Olası çocuk mezarlarının arasında yürüyor olmak çok acı verici” diyor. Eski yatılı kiliselerinin bahçelerinde kazı çalışmalarında bulunan Supernant, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu şimdiye kadar yapacağım en önemli iş… Öğrenecek kadar şanslı olduğum becerilerle daha anlamlı bir şey yapamazdım. Ben de bir yerliyim, ben de bir anneyim, bu çok zorlu bir görev.”

Dr. Kisha Supernant daha önce, doğu Saskatchewan’daki Muskowekwan First Nation’da bulunan Muskowekwan Yatılı Okulu’nda ölen çocukların işaretsiz mezarlarını bulma çabalarının bir parçası olmuş. Bu alandaki kimliksiz mezarlarda 35 çocuğun gömülü olduğu düşünülmekte.

‘ÇOK YIKICI BİR İŞ’

Arkeolog Supernant, eski yatılı okullardaki mezar yerlerini tespit etmek ve akrabaların kayıp sevdiklerinin mezarlarını bulmasına yardım etmek istediklerini söylüyor. Arkeolog, amaçlarının mezarların yerlerini tespit etmek olduğunu belirtiyor. Dr. Kisha Supernant, beraberindeki bir ekiple, aramaları kolaylaştıracak arşivleri ve tarihi dokümanları da topluyor. Supernant, sözlerini şöyle noktalıyor: “Hayatta kalanlar yatılı okulların çevresindeki olası mezarlar hakkında bildikleri hikâyeleri anlatırlarsa bu bizim işimizi büyük ölçüde kolaylaştırır. Sürece dahil olan herkesin desteğe ihtiyacı var çünkü bu çok yıkıcı bir iş. Hiçbir ulus kolay kolay dışarı çıkıp böyle bir araştırma yapmaya hazır olamaz ve bazı uluslar asla olamayacak. Ancak böyle bir yolculukta olanlar için tüm kaynakların sağlanması gerekir.”

mezarlar-arasinda-yurumek-cok-aci-896950-1.
Şair Dennis Saddleman


ÜZÜCÜ PARÇAM OKULDU

Şair Dennis Saddleman, Kamloops Yerli Yatılı Okulu’nda okumuş biri. Hatta yaşadığı acı tecrübelerini “Canavar” isimli şiiriyle anlatmış. Saddleman, “Yatılı okula gitmeye başladığımda altı yaşındaydım” diyor ve ekliyor: “Okul benim üzücü bir parçam gibiydi, her şey çok çok üzücü, bütün çocukları kucaklamak istiyorum.”

Saddleman okuldayken zaman zaman ölmeye yaklaştıklarını hissettiklerini aktarıyor.