Savcı Baykal ile kastettiğim; Savcı Sayın ve Deniz Baykal ikilisidir.

Kader onları hiç ayırmıyor.

İktidarda ve muhalefette olsalar da aynı saftalar.

Ayrı partilerde olsalar da aynı noktadalar.

Siyasal kader ortaklıklarını o meşhur hüngür hüngür ağlama eşliğinde tanıdık.

İkisi de dün olduğu gibi, bugünde siyasal İslamcı hakim paradigmanın “milli birlik” projesi adı altında yan yana getirdiği “yerli” ve “milli” mezhepçi “cephede” bir arada duruyor.

Adresleri farklı olsa da “yerliler” cepheleri “milli.”

Baykal bir “CHP’li” olarak “Türk-Sünni İslam Sentezci milli cephede”, AKP’nin yanında durarak “Halep Sünni şehridir, Şii Nusayrilere bırakılmaz” diyerek mezhepçi dış politikaya destek veriyor.

32. CHP Kurultayında AKP ve Tayyip Erdoğan’ı “Sivas’ta 37 aydını yakanlar şimdi orda bakanlık yapıyor. AKP ve Tayyip Erdoğan ‘Gömlek değiştirdik, bu ülkeyi yöneteceğiz’ dediler. Aldanmayın, yılanlar da gömlek değiştirir. Ama zehirleri bitmez, AKP’nin zulmünü konuşalım….Anadolu ağlıyor” diye suçlayan Sayın Savcı, “hafıza kaybı” yaşadığı için konuşmalarını unutup, bugün “Erdoğan yüzyılın mucizesi ama Kılıçdaroğlu da yüzyılın felaketidir. Cumhurbaşkanı’na ‘şeref ve haysiyet’ üzerinden saldırmaları beni öldürüyor” diyerek göz yaşı döküyor!

AKP’li olunca, yandaş medyada mezhep savcılığı yapıp, CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na Alevilik üzerinden saldırıyor. Sarayın tekelleştirdiği mezhepçiliği örtmeye çalışıyor.

Dün “Ben CHP’nin İslami kanadının temsil ediyorum. Halkın ırkını da kullanmayacağız, dinini de” diyerek AKP’yi eleştiren bu zat, bugün AKP’de mezhepçiliğin sorgulayan savcısı rolünü üstleniyor.

CHP’de “islami kanat”, AKP’de mezhep iddianamesi hazırlayan savcı oluyor!

Baykal’ın Suriye politikasındaki mezhepçi yorumları ile gözü yaşlı Sayın Savcı’nın Alevi nefret söylemi, AKP saflarında ve yandaş medya tarafından “siyasi dehalık” olarak alkışlanıyor.

Bekledikleri bu alkıştı ve oldu!

AKP’nin kampanyaya dönüştürdüğü “CHP Alevi partisidir” stratejisine, mezhepçi açıklamalarıyla destek veren Savcı-Baykal ikilisi başta AKİT gazetesi olmak üzere, Melih Gökçek, Adnan Oktar gibi “entelektüellerin” cari açıklarından övgüler aldılar.

Baykal, Savcı ve AKP’lilerin ve Vatan Partisine uzayan korunun, CHP’ye, “Alevi Partisi” yakıştırması mesnetsizdir. CHP’nin programı, siyasi söylemleri itibariyle böyle bir iddia da bulunmak gülünçtür.

İç ve dış politikadaki mezhepçi tercih, sınırın ötesinde ve berisinde toplumsal kutuplaşmayı ve bölünmeyi derinleştiren adres şu an iktidardadır! Mezhepçilik ekseninde siyasi taraftarlık, Türkiye tarihinde hiç rastlanmadığı düzeyde AKP ile girdi!

Siyasi mezhepçilik çirkinliği, CHP’ye tuzak kurmaya çalışıyor. “AKP Sünnilerin partisidir” algısı kemikleştirilmek isteniyor. Sünnilerin tek seçeneği olarak, AKP sunuluyor.

Bunun için de “CHP Alevi partisidir” diyerek, hem Aleviler itibarsızlaştırılıyor, hem de CHP’ye oy veren Sünnilerin AKP’ye kayması bekleniyor. Yani, CHP’ye “mezhepleş” kumpası kurulmak isteniyor.

Üyesi, yöneticileri, vekilleri, bakanları, başkanları ve valileri ile yüzde yüz “Sünni” ve “milli” olan AKP bu mezhepçiliğini örtmeyecek kadar açıktan yapıyor! AKP’nin aksine, CHP’nin yönetimi, vekilleri, üyeleri, belediye başkanları ve seçmenleriyle yüzde yüz Türkiye mozaiğini kucaklıyor ama toplumsallaşamıyor.

CHP Önce Kendi İle Hesaplaşmalıdır

Baykal zihniyeti CHP’nin gerçek sosyal demokrat parti olmasının önündeki engeldir. Baykal’dan solcu, Baykal’lı CHP’den gerçek bir sosyal demokrat parti olmayacağını idrak edemeyenler halen CHP’de bu zihniyete koltuk sunuyor!

Baykal’lı CHP soldaki siyasi boşluğu halkın lehine dolduramaz. Başka bir sol-sosyal demokrat partinin halklaşarak toplumsallaşmasını da engeller. Çünkü “devlet adamlığı” halkın değil, devletin siyasetçisidir! O nedenle halkın siyasetine karşıdır! Baykal CHP’de bir devlet “hizbidir!”

CHP Baykal’cılıktan ve İslamcılıktan medet umdukça, “İslamcı Kanatlar” olarak “baş tacı” ettiği İhsan Özkeş, Sayın Savcı gibileri sonra aslına erip AKP cephesinden başlarını ağrıtır! Bu kısır döngüden ders almayan CHP, İslamcılık hakim paradigmasına teslim olmak yerine, laikliğin ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerini hakim paradigma haline getirmek zorundadır. Bunun içinde direksiyonu sola kırmalıdır!

Unutmamalı ki, tek dinleri devlet dinbazlığı ile devletin malına ve güvenlik gücüne tapınmak olan Savcı ve Baykal, zamanın ruhunu göre “yılan gibi gömlek değiştirirler” ama ideolojik “zehirlerini asla!”