22 yıl önce cezaevlerine operasyon yapıldı, 30 kişi öldürüldü, onlarca mahkûm yaralandı, sakat kaldı. Adına “Hayata Dönüş” denildi.

Kararı Milli Güvenlik Kurulu’nda alınmıştı, bunu ben değil, operasyonu yürüten üst düzey siyasiler, omuzları yıldız dolu generaller açıkladı. Hem de öyle basına falan değil, ifadeleri, yüce mahkemenin resmi kayıtlarına geçti.

Bakalım, ne demişler:

Kendisi de MGK üyesi olan, dönemin Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman: “Adalet, Sağlık ve İçişleri bakanlıklarının ortak koordinasyonu, MGK’nın kararı ile gerçekleştirilen operasyonda görevim sadece operasyonun sınırlarını, mekân ve zamanını koordine etmekti.”

Dönemin İstanbul İl Jandarma Komutan Yardımcısı Mehmet Polat: “O tarihte Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman’dı ve cezaevindeki olaylar ülkenin gündemindeydi. Konu, MGK’nin da gündemine gelmiş ve cezaevlerine operasyon yapılması görüşülmüş. Hükümet bu konuda bir tavsiye kararı almış. Ben MGK’de olmadığım için daha sonra öğrendim.”

Dönemin Ceza ve Tevkifevleri Müdürü Ali Suat Ertosun: “Operasyonu yapan İçişleri Bakanlığıdır, Jandarma Genel Komutanlığıdır. Bu konu MGK’dengörüşüldü. Bakanlıklar ayrı toplantılar yaptı, Adalet Bakanlığı’nda, İçişleri Bakanlığında toplantılar yapıldı. Sağlık Bakanlığı temsilcileri katıldı. Operasyondan uzun bir süre önce yapılan MGK’den operasyon tavsiyesi verildi.”

O dönem Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığında Kurmay Başkan olarak, Korgeneral rütbesiyle görev yapan Yusuf Soybaş: “Konu Milli Güvenlik Kurulunda görüşülmüş, bununla ilgili Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıklarının müşterek hazırladıkları bir hükümet kararı doğrultusunda olayların önlenmesi amacıyla operasyon kararı alınmış.”

En yetkili ağızlardan biri olan Aytaç Yalman, bu ifadeyi 2013 yılında verdi. Mahkeme de MGK’ye müzekkere yazdı, operasyonla ilgili görüşme kayıtlarını, kararlarını göndermesini istedi.

Yanıt gelmedi.

Mahkeme yılmadı, Ali Suat Ertosun’un ifadesinin ardından bir daha müzekkere yazdı, sonuç değişmedi: “Elimizde belge bulunamadı.”

Geçen yıl müdahil avukatların ısrarıyla detaylı bir müzekkere yazıldı, mahkeme yine yanıtsız kalmamak için önlem aldı, bu kez MGK’den istediklerini tek tek ayrıntılarıyla sıraladı.

Ve yanıt geldi. Yani, bir yanıt geldi ama içeriğinde operasyonla ilgili hiçbir şey yoktu: MGK geçen ay mahkemeye, belge niyetine biri 1994, üçü 1996 tarihli dört basın bildirisi gönderdi. Basın açıklamalarında cezaevleriyle ilgili “sorunların çözümüne yönelik alınması gereken tedbirler hakkında kurula bilgi verildiği” ifade ediliyordu. Bu kadar.

Hayata Dönüş’ten yıllar önce yapılan ve halihazırda kamuoyuna mal olmuş, hiçbir bilgi içermeyen basın açıklamaları…

Ancak mahkeme ısrarından vazgeçmedi, geçen haftaki duruşmada daha da ayrıntılı bir talepte bulundu. MGK ve mahkeme arasındaki belge maçının sonucunu tahmin etmek zor değil. Çünkü eğer MGK kararları mahkemeye açılırsa, operasyonun esas karar vericileri de yargı konusu olabilir.

Cezaevlerinde büyük bir sorunun olmadığı 1994 yılında dahi gözünü oradan ayırmayan MGK, memleket tarihinin en büyük cezaevi operasyonuyla ilgilenmediğini iddia ediyor. 22 yılda her şey değişti, siyasi iktidar, askeri yetkililer… Hatta birçoğu hayatta bile değil. Ancak en yetkili kurumlardan biri, devlet sırrı dahi olmayan ve büyük ihtimalle zamanaşımına uğramış bir belgeyi bile saklayıp karar vericilere yargı dokunulmazlığı sağlayarak devlette devamlılığın esas olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu.