Google Play Store
App Store

Muğla’da orman yangınları kenti adeta küle döndürdü. Yangınlardan en çok etkilenen ilçe ise Milas. İlçede yangın Kemerköy Termik Santrali’ne kadar ulaştı. Yangın nedeniyle Kemerköy Termik Santrali personeli tahliye edildi. Yangın Termik Santral içerisinde Perşembe sabahı söndürüldü. Belediye yetkilileri, Yeniköy Termik Santrali için şu an için bir tehdit görünmediğini kaydettiler. Alevlerin termik santrala tekrar varması korkuyu büyütüyor. Bölgede; Ören, Alatepe, Kultak, Pınar, Çamlıca, Bayır, Fesleğen, Demirciler, Bağdamları ve Karacaağaç köyleri tahliye edildi.

Milas’ın ciğerleri yandı

Aycan KARADAĞ

BirGün olarak önce Türkevleri bölgesine gittik. Bölgede yaşayan Ali Ateş, yangının bu bölgede kendi kendine sönmesini bekledikleri ifade etti. Ateş, “Mücadele var ama karadan, çok yetersiz. Bizim yaptığımız şeylerle bu yangın sönecek gibi değil. Havadan müdahale yapacak ne uçak ne helikopter var şu an bölgede. Yerleşim alanlarında can kaybı olmasın diye uğraşıyoruz öncelikli olarak. Arazi elverişli olamadığı için havadan destek zorunlu durumda. Bir saattir buradayız, bir tane bile helikopter görmedik. Bölge gözlerimizin önünde gidiyor resmen” diye konuştu.

Türkevleri’nden sonra Çökertme bölgesine gittik. Bölgede pansiyon ve market işletmeciliği yapan Sevgi Günya da, “Müşteriler dumanı görünce kendileri her yeri boşalttılar zaten. Son ana kadar beklediler ama hiçbir yardım gelmedi. Biz kendi çabalarımızla uğraştık ve yangını söndürdük. Pansiyonun yakınındaki ağaçları kestik, alevlerin buraya sıçramasını önlemek için. 2 gündür nöbet tutuyoruz alevler tekrar başlamasın, yayılmasın diye. Su yok, elektrik yok, çok kötü durumdayız” dedi.

YÖREMİZDE HİÇBİR ŞEY KALMADI

Zeytin tarlasını yanan Hasan Bozkurt da, “Yöremizde hiçbir şey kalmadı. İçim yanıyor” diyerek adeta durumu özetliyor. Bozkurt, yardım isteklerine karşılık alamadığını belirterek, “Bekliyoruz. Binalarımız yandı, tarlalarımız yandı. Ben çiftçiyim. Başka hiçbir gelirim yok. Şimdi elimde bir şey kalmadı” dedi.

Havadan çok az destek geldiğini söyleyen Bozkurt, “Soğutma yapmıyorlar. Bu sefer sönen yerlerde yanmaya başlıyor. Kısır bir döngüye döndü. Bir yerde bir yanlış var. Üzülüyoruz, kızıyoruz ama elimizden hiçbir şey gelmiyor. Yangın geliyor kaçın diyorlar. Kaçmak yerine orayı hep beraber söndürmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. Ali Günyel de, “Tarlalarımız yandı. Kimseden destek alamıyoruz. Bize tek başımıza bıraktılar. Kaç gündür burada tek başımıza mücadele ediyoruz. Hizmet götürüyoruz diye azar işitiyoruz. 20 tane yangın tüpü götürdüm yangın bölgesine ama jandarma bana kızdı. Mağduruz” dedi.

İşletmeci Mehmet Kaya ise şunları dile getirdi: “Burada yaşadığımızı bir Allah biliyor bir biz biliyoruz. Buradan zorla tahliye etmeye çalışıyorlar. Biz burada gizli gizli durarak bölgemizi korumaya çalıştık. Çanakkale Savaş gibi cansiperane gibi mücadele ettik. Buradaki ağaçları keserek yangını durdurduk. Soğutma işlemlerini biz yaptık. Denizden su çekerek soğutma yaptık. Kovalarla su taşıdık. Köylü kendi köyünü korumasaydı daha büyük facia yaşanabilirdi.”

Bölgeye gönüllü desteğe gelen Hilmicem Konya da, yolların kapalı olmasından dolayı yardımların gelemediHAYATİ RİSKLER DEVAM EDİYOR ğini belirtti. Konya, “Mumcular’dan Çökertme’ye desteğe geliyoruz. Buraya yardım malzemeleri getiriyoruz. Burada kendimi riske atarak insanlarımıza yardım etmeye çalışıyoruz. Birçok yol kapalı burada. Yangın bölgelerine bu yüzden yardımlar ulaşmıyor. 2 buçuk saat bir yolculukla buraya gelmeye çalışıyoruz. Elimizden geldiğince halk olarak yangınla mücadele ediyoruz. Havadan destek yeterli gelmiyor. 5-6 uçak çok kısa bir sürede burada yangını kontrol altına alabilir ama yok… İtfaiye hangi birine yetişsin. İnsanlar elleriyle yangın söndürmeye çalışıyor ama yangınlar insanların müdahale edeceği noktalarda olmuyor” dedi.

CHP Muğla Milletvekilli Mürsel Alban ise şunları kaydetti: “Çökertme bölgesi çok önemli bir bölge. Bu yangında Çökertme tamamen yandı. Yangın bölgeleri kaderine terk edildi. Bunu yapan ise şahıs iktidarı Recep Tayyip Erdoğan. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, buralar yanıyorken 4 uçak, 17 helikopter var diyor. Yalan söylemek bu kadar kolay mı Bakan için? Halkı kandırmaya çalışıyor ama halk hiçbirini görmedi. Buralar kaderine terk edildi. Canlılar yandı, evler yandı, ağaçlar yandı ama sizin vicdanınız sızlamadı… İnsanlar yangınla mücadele ederken, Recep Tayyip Erdoğan halkın kafasına çay attı. Halk yangınla mücadele ederken hava ve kara trafiğini tıkadınız. Eserinizle övünebilirsiniz Recep Tayyip Erdoğan. Şu an bölgede elektrik yok, su yok. Bizim içimiz yanıyor sizin vicdanınız sızlamıyor. Biz halkımızla beraberiz siz sarayda torunlarınızla berabersiniz. Size bir çağrıda bulunuyorum; ülkeyi yönetmiyorsunuz, istifa edin. İstifa edin ülke kurtulsun. İşte eseriniz yeşil gitti, kapkara bir leke kaldı. Eserinizle övünebilirsiniz.”

***

HAYATİ RİSKLER DEVAM EDİYOR

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emine Helil İnay Kınay, yangınlardan kaynaklı hava kirliliğiyle ilgili konuştuk. Kınay, “Yangınların halen devam ettiği bölgede orman yangınları sonucu oluşan hava kirliliği de bu etkenlerden birisi. Kontrolsüz ve eksik yanma olarak tanımlanan süreçte açığa çıkan duman, kül ve is ile birlikte; CO,CO2, PM ( Partikül madde), PAH ( Poliaromatik Hidrokarbonlar) da açığa çıkıyor. PAH’ların kanserojen etkisi nedeni ile maruz kalma süreleri ve yoğunluğuna bağlı olarak da sağlık sorunlarına yol açacak süreçler söz konusu. Bu kapsamda bölgede yangın müdahale çalışmalarını yürüten personel ve gönüllüler ile bölge halkının doğru maskeleri kullanması önem taşıyor.” dedi.

Kanserojen nitelikteki bu gazlara maruz kalınmasının ani ve uzun vadeli etkileri olabileceğini söyleyen Kınay, “Özellikle hassas grup olarak tanımladığımız yaşlı, hamile ve çocukların etkilenme olasılığı yüksek. Bu nedenle bölgede Çevre Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve ilgili kurumların kamuoyuna gerekli uyarı ve bilgilendirmeleri yapmaları hayati önem taşıyor. Kül, duman ve is e maruz kalan kalan herkesin maske kullanımı, tehlikeli kimyasallara karşı özel maskelerin kullanılması, tahliye vb. uygulamaların bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor. Rüzgâr hızı ve yönüne bağlı olarak yangın etkisi ile oluşan tehlikeli kimyasalların ulaşacağı her noktada hayati riskler de devam ediyor” diye konuştu.

Kınay son olarak şunları dile getirdi: “Bu noktada; ülkemizin farklı köşelerinde günlerdir devam eden yangın ve yarattığı etkilere ilave olarak; bölgede bulunan ve yıllardır karşı çıktığımız, çevre izinleri bulunmayan ve bu süreçte meclis kararı ile defalarca çalışma izinleri uzatılan, mevcut çalışma koşulları ile hava kirliliğinin en büyük etkeni olan Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallerinde ise aynı zamanda Çevre Mevzuatı kapsamında zorunlu olduğu SEVESO Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine tabii olmasına rağmen, yaşadığımız gerçekler; gerekli önlemlerin alınmadığı, acil müdahale vb. uygulamaların olmaması sorunu büyüterek karşımıza çıkarıyor.”