Kadir İNCESU Kadınlar Dünya Futbol Kupası geçen günlerde sahibini buldu. ABD ilk maçından itibaren kupanın da en büyük favorisiydi. İyi oynadılar ve kazandılar. Ülkemizde de kadın futbolu kulüplerin ve kişilerin çabasıyla yavaş yavaş da olsa aşama kaydetmeye çalışıyor. Ülkemizde de kadın futbol ligleri var. 1., 2. ve 3. Ligde toplam 85 takım mücadele ediyor. Türkiye […]

Milli futbolcu Seval Kıraç ayrımcılıktan korkmayın diyor ve ekliyor: Kendi geleceğinizi kendiniz kurun

Kadir İNCESU

Kadınlar Dünya Futbol Kupası geçen günlerde sahibini buldu. ABD ilk maçından itibaren kupanın da en büyük favorisiydi. İyi oynadılar ve kazandılar. Ülkemizde de kadın futbolu kulüplerin ve kişilerin çabasıyla yavaş yavaş da olsa aşama kaydetmeye çalışıyor. Ülkemizde de kadın futbol ligleri var. 1., 2. ve 3. Ligde toplam 85 takım mücadele ediyor. Türkiye Kadınlar 1. Futbol Ligi’nde geçtiğimiz sezon 10 takım mücadele ederken, bu sezon ise takım sayısı 12 olarak belirlendi.

Dünya Kupası maçlarını heyecanla seyreden futbolseverlerin, Türkiye Kadınlar 1. Futbol Ligi’ndeki maçlardan da keyif alacaklarına inanıyorum. Erkek futbolunda aradığınız her şeyi kadın futbolunda da bulabilirsiniz: Mücadele, güç, azim, çalışkanlık, pes etmemek… Olağanüstü goller, paslar,.. Zarafet, centilmenlik… Bulamayacaklarınız da var: Hakemi kandırmaya yönelik hareketler, tesis, bol transfer parası… Neredeyse unutuyordum… Seyirci… Bazen var, çoğu zaman da yok…

Bugün de size Türkiye Kadınlar 1. Futbol Ligi’nin başarılı isimlerinden Seval Kıraç’ı tanıtacağım. Maltepe doğumlu olan Seval 19 Mayıs Üniversitesi Beden Eğitimi ve spor Öğretmenliği fakültesinde öğrenimine devam ediyor.

AYRIMCILIK ÇOCUKKEN BAŞLIYOR

Seval üstüne basa basa futbola hemen hemen herkes gibi sokaklarda erkeklerle oynayarak başladığını, çevresinin “Kız çocukları futbol oynar mı?” diyerek tepki gösterdiğini anlatıyor.

Anlatırken de kahkahalar atıyor, “Henüz 8 yaşımdaydım. Bunları söyleyenler annemi tanımıyorlardı tabii… Annem söylenen her söz kulaklarını tıkadı ve bana oynayabileceğim bir takım buldu.” Abisi de bir ara futbol oynayan Seval ailenin sporla ilgilenen tek bireyi.

Annesinin arayıp bulduğu Kuzey Spor’da da erkeklerle oynamış bir süre… Seval, yeteneklerinden etkilenen hocası tarafından da bir süre sonra kızlar takımın alınmış…

Başarıları Seval’e kısa zamanda profesyonellik yolunu açmış. İlk maçına 11 yaşında çıkan, orta saha ve sağ açık mevkilerinde oynayan Seval bugüne kadar Kartalspor, Maltepe Yalıspor, Atasehir Belediyespor, Trabzon İdmanocağı ve ALGspor forması giydi.

Türkiye liglerinde 150 maçta 110, 44 kez giydiği milli forma ile de 8 gol atan Seval, 10 yıl öncesine kadar kadın futboluna olan ilginin yok denecek kadar az olduğuna dikkat çekiyor: “İlgi yoktu, destek yoktu, seyirci de yoktu. Son birkaç yıldır ise olumlu gelişmeler oldu. Şimdi önceki yıllara göre ilgi biraz daha fazla ancak yeterli değil. Federasyonun daha çok destek olması, medyanın da daha çok ilgi göstermesi gerekir.”

Futboldan düşünüldüğü gibi çok büyük paralar kazanmadıklarına dikkat çeken Seval, futboldan en önemli kazancının milli sporcu olması nedeniyle üniversiteye girmesini ve mezuniyet sonrası öğretmen olarak atanacak olması olduğunu söylüyor. Formasını giydiği her takımda gerek kişiliği gerekse oyunuyla örnek bir sporcu olan Seval Ataşehir Belediye Spor forması ile 2 şampiyonluk sevinci yaşarken, 2018-2019 sezonunda formasını giydiği ALG Spor’un ligdeki ilk yılında aldığı başarılı sonuçlarda da söz sahibi oldu.

İLK MİLLİ MAÇINDA İLK GOL

İlk kez Makedonya’ya karşı milli formayı giyen Seval 5-2 kazandıkları maçın ilk golünü de atarak milli takım kariyerine iyi bir başlangıç yapmış. Milli forma altında çok başarılı maçlara imza atan Seval Bulgaristan deplasmanında yaşadıklarını da unutamıyor: “Takımla Bulgaristan’a gitmiştik ve ben orada kayboldum. 4 saat boyunca bankta oturup ağlamıştım… Sonrasında bir Türk vatandaşının sesini duyunca dünyalar benim olmuş, havalara uçmuştum. Ondan sonra da bir daha kafileden ayrılmadım.”

Yaşadığı ciddi sakatlıkları da unutamıyor Seval… Ataşehir Belediye Spor’un Lüleburgaz Spor ile karşı karşıya geldiği mücadelede çapraz bağları kopunca dünyası başına yıkılmış. Yılmamış, mücadeleye devam etmiş. 6 ay sonra formasına kavuşmuş. Bir kez antrenmanda, bir kez de milli maçta yine kopmuş çapraz bağları. Yine pes etmemiş. Aynı güç, aynı hırs ile sahalarda mücadeleye devam ediyor. O nedenle de, uğurlu forma numarası 7 olan Seval’e arkadaşları Süper Mario adını takmış.

‘SEVDİĞİM İŞİ YAPIYORUM’

Seval, mahalle arasında futbol topunun peşinde koştuğu günlerde eğleniyor, mutlu oluyordu. Zamanla hayaller değişti, futbol hayatının merkezine yerleşti. Okulunu bitirip öğretmen olmak isteyen Seval ayrıca futboldan da kopmayı düşünmüyor. Hayalinde, sokaklarda futbol topunun peşinde koşan kızları futbol dünyasına kazandırmak var.

Milli formayı yeniden giymeyi çok istediğini, bu nedenle de çok çalıştığını belirten Seval’in futbolu seven kızlara bir de mesajı var: “İnsanın yaptığı işi sevmesi başarı olasılığını yükseltiyor. Ben sevdiğim işi yapıyorum, futbol oynuyorum, Akademi’de okuyorum. Hayatımın bundan sonraki, sürecinde de sporun içinde olacağım. Siz de ne olursa olsun, kendi geleceğinizi kendiniz kurun, sevdiğiniz işi yapın.”

***

Her zaman destek olacağım

Arzu Kıraç, kızının erkeklerle futbol oynadığını ilk gördüğünde, futbolun geçici bir heves olacağını düşünmüş. Bakmış ki kızı çok yetenekli, sürekli izlemiş, çevreden gelen her türlü tepkiyi göğüslemiş, hatta kızının oynayacağı takımı da kendisi bulmuş.
Arzu Hanım, kızının bugüne kadar çıktığı bütün maçları tribünden heyecanla seyretmiş; sürekli, desteklemiş, sık sık da tezahürat yapmış. Gerektiğinde de en sert eleştirilerini sıralamış. Kızının kendisini daha da geliştirmesi için yaptığı eleştirileri dikkate alması da mutlu etmiş anneyi…

KÜFÜR EDEN TARAFTARA TOKAT

Sahada kadınlar mücadele etse de, tribünlerin durumu malum… Seval sahada… Tribündeki genç bir taraftarın futbolculara sürekli olarak küfretmesi arzu Hanımı çıldırtır. Çocuğun yanına gider sakin sakin, “Oğlum utanmıyor musun? O sahada benim de kızım oynuyor. Senin de kardeşin olabilirdi sahada… Futbol böyle seyredilmez” diyerek bir tokat atar. Genç taraftarı yanına oturtur, anlatır da anlatır. Maç sona erdiğinde özür dileyen genç taraftar Arzu Hanımın elini öper.

Annesini ve genç taraftarın tribündeki durumu saha içerisindeki Seval’i endişelendirir.

Annesine, “Artık maçlarıma gelme!” der. Dinletemez sözünü…Kızı Türkiye’nin neresinde sahaya çıkarsa çıksın, tribündeki yerini alır. Kızının başarılarıyla çok gururlandığını söyleyen Arzu Hanım “Kızım sahalarda olduğu sürece ben de hep yanında ve destek olacağım. Seval sahada ben de tribünde mücadele ediyorum” diyor…