Kanal İstanbul, Kuzeyi hedefleyen projeler zincirinin en kritik halkalarından biri olarak gündemi belirliyor. Kritik konu ise söz konusu projelerin hemen hiçbirinin 2009 yılında onaylanan Nazım Plan’da olmamasına rağmen, 2011’de genel seçimin ana malzemesi olarak gündeme gelmesiydi

Milli projenin çıkış noktası ABD varış noktası Katar!

Kanal İstanbul, Kuzeyi hedefleyen projeler zincirinin en kritik halkalarından biri olarak gündemi belirliyor. Gelinen noktaya odaklandığımız şu günlerde kısaca bu projelerin nereden geldiğini hatırlamak iyi olmaz mı?

Kuzeye yönelen büyük projeciliğin gerisindeki hazırlık sürecini 2012 yılında BirGün’e yaptığımız iki haberle gündeme taşımıştık. Projelerin başlangıç noktasına ilişkin kritik konu, söz konusu projelerin hemen hiç birinin 2009 yılında onaylanan Nazım Plan’da olmamasına rağmen, 2011 yılında Genel Seçimin ana malzemesi olarak gündeme gelmesiydi! Nereden çıkmıştı bu projeler?

Bu soruyu yanıtlamaya yönelik olarak izleyen dönemde BirGün’e iki haber yaptık. İlk haberimiz, İstanbul’un kuzeyini hedefleyen rant odaklı büyük projeler yoluyla büyüme stratejisi yanında finansman modelinin de New York’ta faaliyet gösteren Bölgesel Plan Derneği tarafından önerildiğini gösterdi. 31 Mart 2012 tarihli BirGün haberi şöyleydi:

“İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Konut AŞ davetiyle ABD’nin New York kentinde faaliyet gösteren Regional Plan Association’ın başkanlığını yapan Robert Yaro koordinatörlüğünü yaptığı bir heyete 2009 yılında bir rapor hazırlatılır.


Yaro başkanlığında hazırlanan Türkiye için hazırlanan 23 sayfalık bu kısa rapor oldukça iddialı bir başlığa da sahip; Türkiye Ulusal Kalkınma Planı’na Doğru. (Türkiye bütünü için hazırlanan bu raporun niçin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatıldığı sorusunu bir yana bırakıyoruz.) Söz konusu rapor Türkiye’nin birçok bölgesinde büyüme-odaklı büyük ölçekli projeler önermekte ve Türkiye’nin geleceğe yönelik büyümesini bu projeler yoluyla gerçekleştirmesini öngörmektedir.

Yaro Raporu’nda İstanbul ayrıcalıklı bir yer tutarken, en çarpıcı proje “Şehrin yükünü almak” amacıyla güçlü ulaşım sistemiyle desteklenen bir Yeni Şehir kurulması önerisi.
Öte yandan Yaro Raporu, başta İstanbul merkezli projeler olmak üzere büyük projelerin nasıl finanse edilmesi gerektiğine yönelik olarak da yol göstermektedir;

“Bazıları bu projeleri finanse etmek için Türkiye’nin kaynağının olup olmadığını sorabilir. Gerçek şu ki eğer Türkiye bu yatırımları yapmazsa bunun maliyeti daha büyük olacaktır. Eğer bu yatırımlar yapılırsa, Gayri Safi Milli Hasıla artışının motoru olacaktır. Bu anlamda projeler maliyetlerini kısa sürede karşılayacaktır. Ve bu yatırımların çoğu, yabancı yatırımcıların da Türkiye ile partner haline geldiği Kamu-Özel Sektör İşbirliği ile başarılabilir. Bu Osmanlının 19. yüzyılda demiryollarını inşa ederken kullandığı yöntemdir” (S. 23).”

ÖĞRENCİ PROJESİ DEĞİL
İzleyen dönemde Yaro’nun önerileri büyük projecilik yanında, yapılış biçimleriyle de Kuzey İstanbul ötesinde ciddiye alındı; projeler ekonomik büyümenin ve bölüşümün motoru olarak görüldü. Zaten Yaro da 23 sayfalık raporunu Türkiye Ulusal Kalkınma Planı diye hazırlamıştı. O modelin köprüler, oto yollar, şehir hastaneleri ve bilumum havalimanı için kullanıldığını ve tıpkı Osmanlı gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni de iflasa doğru sürüklediğinin altını çizelim!

Ancak konumuz Kanal İstanbul ve Yenişehir Projesi olduğundan 31 Mayıs 2012 tarihinde şehir plancısı Nazım Akkoyunlu ile yaptığımız BirGün haberine geçelim.

“Bilindiği gibi, 2009’da Topbaş’ın onayladığı İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda 3. Köprü, ne 3. Havalimanı ne de Kanalİstanbul ve Yenişehir Planları bulunmaktadır. Lakin, planının onaylanmasının üzerinden çok süre geçmeden, bizzat o zaman Başbakanlık görevinde olan Tayyip Erdoğan tarafından bir bir İstanbul’a yönelik bir kısmı gerçekleştirilen büyük projeler açıklanmaya başlar.

Bu süreçte sorduğumuz bu projeler nereden geliyor sorusunun izini sürmeye çalışırken, karşımıza Michigan Üniversitesi’nde bir yüksek lisans programında hazırlanan projeler çıkar. Şöyle vermişiz haberi; Hükümetin İstanbul’a yönelik son dönemde ilan ettiği projelerin neredeyse tamamı 2007 yılında ABD’nin Michigan Üniversitesi’nde hazırlanan bir planda yer alıyor. Kanal İstanbul, İstanbul’un dışında Karadeniz kıyısına kurulacak “Yeni Şehir Projesi”, “3 Köprü’nün detaylı güzergâhı”, köprü ile birlikte anılan demiryolu hattı ve Avrupa yakasına yapılması öngörülen Yeni Havaalanı aynen 2007’de Michigan’da hazırlanan projede var.

Bütün bu projelerin en çarpıcı yanı 3. Köprü, Kanal İstanbul, iki yeni liman, 3. Havaalanı olmak üzere tüm büyük projelerin mevcut İstanbul’a değil kurulması hedeflenen Yeni İstanbul’a hizmet edecek olması.”

Bütün bunlar benzerlik olarak değerlendirilebilir. Ancak Michigan projesinin başındaki iki mimarlık hocası Roy Strickland ve Tyson Stevens, Habertürk gazetesine projelere ilişkin konuşuyorlar ve bir takım sponsorlardan bahsediyorlar; anlıyoruz ki bu basit bir öğrenci projesi meselesi değil! O günkü haberimizde konuyu şöyle aktarmışız; “Michigan Üniversitesi’nde bir grup öğrenci ile birlikte “Yeni İstanbul” projesini hazırlayan Mimar Roy Strickland, Habertürk’teki açıklamasında sponsorlardan projenin açıklanıp açıklanmayacağına ilişkin onay beklediğini ifade ediyordu. Projede adı geçen diğer Mimar Tyson Stevens ise projeyi doğrularken, “ne yazık ki projeyle ilgili tek başına bir açıklama ve görüş bildiremeyeceğim” demişti.”

HARİTALAR BİLE AYNI

Michigan’lı mimarların sözünü ettiği sponsorun Yaro’ya da sponsor olan İBB Konut AŞ, olduğunu Vatan Gazetesi kaynaklı bir haberden (NTV, 12-05-2011) öğreniyoruz: “Erdoğan’ın Avrupa yakası için hazırladığı proje daha önce de gündeme gelmişti. Konut A.Ş. tarafından Michigan Üniversitesi’ne hazırlatılan projenin adı “New Istanbul”. Görselleri de Başbakan’ın gösterdikleriyle aynı… İMP devre dışı kaldıktan sonra, İBB’ye bağlı İstanbul Konut A.Ş. tarafından bir çalışma başlatıldı. Dönemin Genel Müdürü Musa Yetim, Michigan Üniversitesi’nden Mimar Roy Strickland ve Tyson Stevens ile bağlantıya geçti. Üniversitenin Kent Planlama Yüksek Lisans Programı bünyesinde 16 kişilik bir ekip tarafından çalışmalara başlandı. Kurulacak yeni şehir aynen Erdoğan’ın açıkladığı gibi 1 milyon kişinin yaşayabileceği şekilde, ticaret, kültür ve spor merkezlerinin bulunduğu bir yaşam merkezi olarak tasarlandı.”


Kısaca özetlemek gerekirse; New York’ta bir Dernek 23 sayfalık raporuyla, Michigan Üniversitesi’nde iki mimar 16 kişilik yüksek lisans öğrenci projesiyle, İstanbul’un kuzeyini ve finansman modelini şekillendirdiler. Alıcıların ise Katarlı olduğu anlaşılıyor. Olay İstanbul’da geçiyor.
Yerli ve milli projenin ortaya çıkış hikâyesi böyle…