Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti, başta Almanya olmak üzere emperyal devletlerce parçalandıktan sonra, eski cumhuriyetlerde pazar ekonomisine geçilmesi toplumlar arasında eşitsizlik yarattı. Eşitsizlikle mücadelede(!) milliyetçilik kucaklanan güce dönüştü

Milliyetçilik Makedonya’nın baş belası

Geçen haftanın en çarpıcı dış gelişmesi Makedonya Meclisi’nin toplantı sırasında aşırı sağcı bir grup tarafından basılmasıydı. Bu elbette dünyada ilk kez oluyor değil ama söz konusu Makedonya olunca meclis baskını gibi bir aşırılık sadece karşıt partililerin kapışması gibi değerlendirilemez. Çünkü olan, büyük etnik kavganın yansıması.

Olayı biliyoruz. Ülkenin ikinci büyük siyasi partisi olan Demokratik Bütünleşme Birliği, Arnavutların partisi. Meclis’te belli ki bir uzlaşma sağlanmış, sonuçta bu partiden Talat Caferi Meclis Başkanı seçilmiş, Sosyal Demokrat Parti’nin de büyük desteğiyle. Ama bir Arnavut’un Meclis Başkanı olmasına tahammül edemeyen aşırı sağcı İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya'nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi, (amma uzun ismi var partinin), bu gelişmeden pek memnun olmamış. Meclisi basanlar da bu partinin sempatizan ya da üyeleri.

Şaka değil, bir hayli kafa göz yarıldı baskın sırasında. Başta Sosyal Demokrat Parti Başkanı Zoran Zaev olmak üzere çok sayıda kişinin maskeli baskıncılar tarafından ciddi biçimde yaralandığı söyleniyor.

Avrupa’nın güğneydoğusunda küçük bir ülke Makedonya. Hiçbir denize sınırı yok. 2.5 milyon nüfusu var, çoğunluğu yüzde 65 ile Makedonlar oluşturuyor. En büyük azınlık grup ise yüzde 25 ile Arnavutlar. Yüzde 4’e yakın bir Türk azınlık da var. Sırplar, Çingeneler de var tabii. Bir milletler, kültürler mozaiği yani. Din Hıristiyanlık, resmi dil Makedonca. Ama azınlıklar kendi dillerini de konuşmaktalar.

Makedonya eski Yugoslavya Cumhuriyeti içinde bilindiği gibi. Cumhuriyet dağıtıldıktan sonra bu küçük ülkenin nasıl tanımlanacağı bile mesele oldu. Ondan söz etmek istediğinizde “Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya” demek durumundasınız. BM böyle bir çare bulmuş. Çünkü Yunanistan mesele çıkarıyor bu ad konusunda. Kendi sınırları içinde aynı adı taşıyan bir bölge olduğu için karışmasın diye (tuhaf bir gerekçe yani) Makedonya adına itiraz ediyor. Öyle ki BM’ye bu adla üye olmasını bile engelledi. O yüzden yukarıdaki garip tanımı kullanmak zorundayız bu ülke için. Makedonya gerçek anlamda izole olmuş bir ülke yani. Adını bile kullanamıyor, düşünün.

Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti başta Almanya olmak üzere emperyal devletlerce parçalandıktan sonra Cumhuriyet’te eşit düzeyde temsil edilen ülkelerde milliyetçilik ciddi bir gelişme gösterdi. Pazar ekonomisine geçildiği için haksız bir eşitsizlik de doğdu haliyle. Bu eşitsizlikle mücadelede milliyetçilik kucaklanan bir güce dönüştü. Bu Makedonya için de, belki de çok daha fazla geçerli. Ülkede slav Makedonlar ile Müslüman Arnavut azınlık arasındaki uzlaşmazlık karşılıklı milliyetçi tutumları geliştirdi.

Hangi konuda uzlaşamıyorlar peki?

Makedonlar çoğunluk, Arnavutlar azınlık bir kere. Bu doğal olarak statü konusunda bir anlaşmazlık doğuruyor. Buradaki çatışma çok sayıda Arnavut’un yaşadığı Kosova’ya kadar yayılıyor da. Özellikle Sırp milliyetçiler Kosova’ya kadar yayılmak istiyorlar. Bulgaristan’ın yayılmacı eğilimleri var, onun da buralarda hesabı kitabı mevcut. Komşuları olan Sırbistan’da Arnavutluk’ta, Bosna’da Kosova’da bir karışıklık olsa bu Makedonya’yı da etkiliyor.

Arnavutların nüfus içinde yüzde 25 oranında yer aldığını söyledim ama Arnavutlar bunu kabul etmiyor. İddiaları aslında yüzde 40 oldukları yönünde. Böyle inandıkları için de buna göre haklar talep ediyorlar. Azınlık olarak değil “halk” olarak kabul edilmelerini istiyorlar bu yüzden. Hatta daha da ileri gidip otonomi istedikleri de oldu. Dilleri tanınıyor ama daha da yaygınlaştırılmasını, medyada, idari birimlerde kullanılmasını istiyorlar.

milliyetcilik-makedonya-nin-bas-belasi-280873-1.

Oldukça sorun yaşandı bu yüzden. Neyse ki NATO, AB, AGİT gibi kurumlar aracılığıyla bir Ohrid Anlaşması imzalanabildi. Bu anlaşmayla Arnavut azınlık bir hayli hak kazandı, var olan haklarını sağlamlaştırdı. Bir sakinlik yaratmasına rağmen bu Arnavut milliyetçilerini pek tatmin etmediği için bir huzursuzluk ortamı var ülkede. Örneğin Arnavutlar 1994’teki nüfus sayımını boykot ettiler. Anlaşma sonrası 2002’de bir nüfus sayımı daha yapıldı. Çıkan sonuç her neyse Arnavutlar daha fazla oldukları konusunda ısrarlılar. Bu yüzden de Kosova benzeri bir statü de istiyorlar.

Her olumsuzluğun sorumlusu Arnavutlar değil tabii. Ülke anayasasından kaynaklanan bir sıkıntı da var. Anayasaya göre temel ulus olarak Slav Makedonlar kabul ediliyor. Diğer uluslara yaklaşım sadece kültürel bir kabul çerçevesinde oluyor böylelikle.

Sorun büyümesin, çatışma çıkmasın diye aslında tüm bu sorunları yaratan kurumlar girdi yine devreye. 11 aralık 1992’de BM Güvenlik Konseyi, Makedonya’ya bir kara birliği ile gözlemci heyeti yolladı. Şu UNPROFOR dediğimiz güç işte. 700 askerden, 35 askeri gözlemciden, 26 sivil polisten oluşan bir güç bu.

Bu kesmemiş olacak ki, bu kez ABD’nin önerisi üzerine 31 Mart 1995’te UNPROFOR’un yerine, BM Önleycici Konuşlandırma Gücü UNPREDEP oluşturuldu. Görevi ülke sınırları içinde çatışmaya yol açacak her türlü gelişmeyi izlemekti.

O kadar soruna rağmen sıcak bir çatışma olmadı ülkede. Bunun nedeni, her ne kadar otonom bölge istemiş olsalar da Arnavutların bir devlet talebinin olmaması. Bir de Arnavutların partisi Demokratik Bütünleşme Birliği’nin ılımlı, uzlaştırıcı politikası bunda çok etkili. Bu parti en karışık zamanlarda kabinede yer aldı, sorumluklar üstlendi. Arnavutların talebini yasal tüm olanakları değerlendirerek dile getirdi. Bu tabii ki iyi bir etki bıraktı Arnavutlar üzerinde.

İyi komşu: Arnavutluk
Makedonya’da Arnavut azınlığın taleplerini şiddete dökmeme konusunda Arnavutluk’un da etkisi var tabii ki. Bu ülke, yok din kardeşim, yok milletdaşım diyerek Makedonya’daki Arnavutları kışkırtmıyor, tam tersine çok olumlu uzlaştırıcı bir rol izliyor. Örneğin Arnavutluk, Makedonya Cumhuriyeti’ni (hem de bu adla) tanımıştır. Az şey değil bu. Makedonya ile işbirliğine önem veren bir ülke Arnavutluk. Ülkedeki Arnavutları bahane ederek herhangi bir bozguncululuk yapmıyor.

Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti’ni bölüp parçalayan emperyalist kurumlar, AB’si, AGİT’i, NATO’su kabul edilmeli ki kriz anlarında önleyici, yatıştırıcı bir tutum sergileyebildiler. Ayrıca özellikle AB ile BM Yunanistan’ın Makedonya’ya dönük ablukasını önlediler. Batı ülkeleri de “insani yardım” çerçevesinde ülkede etkili olmaya çalıştılar. Bu çatışmaları azaltan bir etki yaptı diyenler de var.

milliyetcilik-makedonya-nin-bas-belasi-280874-1.

Tabii kestirmek zor yine de. Yarın ne olacağı belli olmaz. Milliyetçilik mikrobu toplumu kemirmiş durumda. Ortak bir cumhuriyet olma şansını kullanabilirse Makedonya örnek bir ülke olabilir rahatlıkla. Yugoslavya’dan kalma deneyimleri var çünkü.

Yugoslav Sosyalist Cumhuriyeti içindeyken “Makedon, Arnavut, Türk ve diğer etnik grupların cumhuriyeti” olarak tanımlanan Makedonya, anayasasını 1989’da değiştirip kendsini “Makedonlar ve diğer halk ve etnik grupların cumhuriyeti” olarak tanımlayınca milliyetçi kıvılcımları doğurmuş oldu.

Şimdi Makedonya, istikrarını, bağımsızlığını korumak (!), ülkedeki etnik çatışmaların önünü almak için AB üyeliğine sığınmış durumda.

Meclis baskını belki de patlak verecek büyük çatışmanın ilk işareti. Ortak bir cumhuriyette yaşamanın tadını çıkarmak varken, Yugoslavya Sosyalist

Cumhuriyeti’ndeyken tanınmış hakları birbirlerinin elinden alma saçmalığıyla küçük ülkeyi kan gölüne dönüştürebilirler her etnik grubun milliyetçileri.

Umarım Meclis baskınıyla son bulur bu etnik nefret. Yoksa yeni bir Bosna, Suriye ile daha karşılaşabiliriz.