Mimarlar Odası'ndan konut projelerine: Rant odaklı projelerle barınma krizi çözülemez
Mimarlar Odası, iktidarın konut projelerine ilişkin yaptığı açıklamada, 'rant odaklı projelerle' barınma sorununun çözülemeyeceği uyarısı yaptı.
İktidarın yeni seçim hamlesi olarak değerlendirilen sosyal konut projelerine ilişkin Mimarlar Odası açıklama yaptı. “Çevre karşıtı ve rant odaklı toplu konut projeleriyle barınma krizi çözülemez” denilen açıklamada, ülkedeki mevcut konut stokuna ve projenin uygulanması planlanan bölgelerdeki afet risklerine dair gerekli araştırmaların yapılmadığı ve veri toplanmadığı belirtildi.
Konut verileri hatırlatılan açıklamada, “Türkiye’de son yirmi yılda 13 milyon 486 bin 509 konut üretilmiştir. TÜİK resmi verilerine göre 2013-2021 yılları arasında 6 milyon 684 bin 808 adet konut üretilmiş; bunlardan 5 milyon 055 bin 251 tanesi satılmıştır. 1 milyon 629 bin 557 yeni inşa edilmiş daire, konut stoku fazlası olarak boş durmakta ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizdeki mevcut yapı stokunun yüzde 60’ının mimarlık ve mühendislik hizmeti almamış olmasına, 10 milyonun üzerinde yapının sağlıksız ve afetlere karşı dayanıksız olmasına karşın bu yapılarla ilgili planlı ve programlı bir çalışma yürütülmemektedir” denildi.
Barınma krizinin bu projeyle çözüleceğinin iddia edilmesinin inandırıcı olmaktan çok uzak olduğuna dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Projenin dar gelirli yurttaşların barınma sorununu çözmeye ve konuta erişimini sağlamaya yönelik değil, inşaat sektörünün, sermaye sahipleri ve gayrimenkul yatırımcıların taleplerinin karşılanmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Plan bütünlüğü göz ardı edilerek parsel ölçeğinde alınan parçacıl yerleşim kararlarıyla; meralar, yaylalar ve kışlaklar, tarım alanları, tabiat varlıkları, koruma alanları, ormanlar, kıyılar ve milli parklar yapılaşmaya açılmakta, bu alanlar yatırımın merkezi haline getirilerek yağmalanmaktadır. Özelleştirme kapsamına alınan kamu taşınmazları ve hazine arazileri elden çıkarılarak kamuya ait kaynaklar özel sermayeye teslim edilmektedir.”
Konut sayısının her geçen gün arttığı ancak ev sahibi sayısı oranının azaldığı hatırlatılan açıklamada, “TOKİ tarafından yirmi yılda düşük gelirli yurttaşların konut ihtiyacının giderilmesine ve konuta erişime yönelik 1 milyon 170 bin konut üretildiği belirtilmektedir. Ancak TÜİK verilerine göre ev sahipliği oranı her geçen yıl düşmekte, kiracı oranı ise yükselmektedir. 2006 yılında nüfusun %60,9’u ev sahibi iken 2021 yılında bu oran %57,5 olmuş; %23,5 olan kiracı oranı ise %26,8‘e yükselmiştir. Proje ile ekonomik sıkıntı içinde yaşayan yurttaşlar yeniden borçlandırmaktadır. Nüfusun %13,8’i en az üç yıldır sürekli olarak yoksul; %27,2’si maddi yoksunluk çekmekte yani yurttaşların %41’i kira, konut kredisi veya faizli borç ödeyebilecek gelire erişememektedir. Konut alımı dışındaki sebeplerle borçlu olanların oranı ise %63,7’dir. Aylık hane halkı geliri 16 bin liranın altında olanların başvurabileceği, ödemelerin asgari ücretle çalışanların ödeyebileceği bir tutar olacağı iddia edilen projede; başvuru ücreti ve peşinat ödemelerinin yanı sıra yirmi yıl boyunca ödenecek taksitlerde yılda iki kez memur maaş artış oranı dikkate alınarak artış yapılacaktır. Bu da yurttaşların kalan borç bakiyesinin ve aylık taksitlerinin sürekli değişeceği ve 2 bin 280 liradan başladığı iddia edilen taksitlerin; mevcut durumda konut kredisi veya borç ödeyemeyecek durumdaki düşük gelirli yurttaşlarca ödenemez rakamlara ulaşacağını göstermektedir” ifadeleri yer aldı.
Yoksulların değil inşaat sektörünün gözetildiği belirten açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
“Son olarak ise; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından “orta gelir grubu için sosyal konut projesi hazırlandığı, Ekim ayında açıklanacak projenin kampanyasına; Emlak Konut, Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği, Türkiye Müteahhitler Birliği ve Anadolu'daki müteahhitlerin destek vereceği” duyurulmuştur. İnşaat sektörünün, gayrimenkul yatırımcıları ve müteahhitlerin taleplerinin karşılanmasına yönelik toplu konut projelerinin kapsamı genişletilmekte; kentlerimiz sermaye sahipleri ve yatırımcıların rant alanı haline getirilmektedir. Yapılı çevrenin sağlıklı ve kamu yararını gözeten politikalar çerçevesinde üretilmesi, korunması ve kullanılması; kamu yönetiminin, merkezî ve yerel yönetimlerin, meslek mensuplarının, meslek kuruluşlarının ve ilgili tüm kesimlerin ülke adına ortak sorumluluğudur. Mimarlar Odası olarak; kentsel ve kırsal alanda bütüncül planlama ilkelerini reddeden; kentlerimizi her türlü afete karşı güvencesiz bırakan; büyük yıkımlara ve önlenemez kayıplara sebep olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikalarının yaşananlardan ders alınarak terk edilmesi gerektiğini değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.”