Liselere Geçiş Sınavı’na giren 8. sınıf öğrencisi Ada’nın sınav sonrası kurduğu cümle çocuklara yaşatılanların özeti… Bu duygu yaşamlarının en güzel yıllarında çocuklukları ellerinden alınarak ve salgında yaşamlarına ve geleceklerine dair en derin kaygılar yaşadıkları bir süreçte neden çocuklara yaşatılır?

LGS milyonlarca öğrencinin yüz yüze ve uzaktan eğitime erişemediği, eğitimden kopuşun hızlandığı, nitelikli, kapsayıcı ve sürekliliği olan eğitim koşullarına ulaşamadığı, olağandışı bir dönem yaşamıyormuşuz gibi yüz yüze ve uzaktan eğitimdeki tüm kazanımlardan sorumlu olduğu koşullarda gerçekleşti.

LGS’de yaşanan sorunlara ve iddialara ilişkin ise açıklama yapma ihtiyacı dahi duymayan karar alıcıların verdikleri kararlar 1 milyon 243 bin 801 öğrencinin geleceğine dair kayıtsızlık, umursamazlık hali ve bu kayıtsızlık hali de bir tercih aynı zamanda… Seçmeye, elemeye, rekabete dayalı merkezi sınavlar eğitimin piyasalaştırılmasının temel aracı; öğrencilerin gelecekleri değil sermayenin ve siyasi iktidarın gereksinimleri onlar için öncelikli olan… Tüm çocuklar için kamusal, nitelikli eğitim koşullarının sağlandığı, tek bir çocuğun dahi geride bırakılmadığı bir eğitim mi, başta yoksul ailelerin çocukları olmak üzere dezavantajlı tüm çocukların feda edildiği bir “sistem” mi? Bugünleri daha iyi anlamak adına en etkili filmlerden biridir Whiplash filmi… Daimen Chazelle filminde; ülkenin “en iyi” müzik okulu olan Schaffer Akademi’deki “en iyi” öğrenciyi, “en iyi” müzik öğretmenini anlatıyor. “En iyi” öğretmen “en iyi” öğrencileri seçiyor, seçilemeyenler ise Antik Yunan’ın köleleri… Ülkemiz gerçekliğinde ise çocuk yaşta işçileştirilen, evlendirilen, sermayenin ucuz işgücü ihtiyacı, siyasi iktidarın bekası için merkezi sınavla öğrenci alan okullarda yüzdelik dilime giremediği veya adrese dayalı yerleştirmede sosyo-ekonomik durumu yüksek olan ebeveynlerin çocukları olamadığı için yoksul bir mahallede yaşamasından kaynaklı kısıtlı imkânları olan okullarda, okullaşma politikası yüzünden istemedikleri okul türlerinde okumak zorunda bırakılanlar… Gerçekleşen LGS ile 1 milyon 243 bin 801 öğrencinin yalnızca 174 bin 160’ı yani öğrencilerin %14,1’i merkezi sınavla öğrenci alan okullara yerleşebilecek. Merkezi sınavla öğrenci alan okulların toplam kontenjanının 70 bin 642’ si ise meslek liseleri ve imam hatip liseleri… Merkezi sınavla liselere yerleşecek öğrencilerin de önemli bir bölümü “gerekli” yüzdelik dilime giremediği için istemedikleri okul türüne yerleşecek. Aynı tablo adrese dayalı yerleştirmede de geçerli.

Yapılan çok sayıda araştırma sonuçlarına göre ülkenin her yerinde öğrencilerin, velilerin öncelikli tercihi akademik liseler olmasına rağmen siyasi iktidarın okullaşma politikası meslek liselerinin ve imam hatip liselerinin sayısının artırılması yönünde…

Merkezi sınav ısrarı da okullaşma politikası da sınıfsal bir mesele… Her çocuk için nitelikli,kamusal eğitim hakkı ve sınavsız bir eğitim mümkünken, çocukların ve memleketin geleceğine rağmen “onların” geleceği için durmaksızın döndürülen bir çark…

Ada’nın sözleri son söz olsun. Yaşları çok küçük ve daha minnacık bir yaşamları var ama onlara yaşatılanların fazlasıyla farkındalar…

“2021 LGS’ye giren öğrencilerdenim. 1,5 yıldır çalıştığımız bir sınav değil biz bu sınava 8 yıldır hazırlanıyoruz. 2021 LGS için yayınladıkları örnek sorularla bu sınavın alakası yoktu. Sözeldeki sorularla sayısaldaki sorular “iyi, kötü” öğrenciyi ayıramaz, fakat sınavın amacı bu… Bizim stres altında çalışmamızı, yaşadıklarımızı nasıl “iyi,kötü” diye ayırabilirsiniz?Sınavdan ağlayarak çıktım geleceğim, her şey bitmiş gibi hissettim. Asla başarılı olamayacaksın dedim kendime. Sakin kalamadım kimsenin yüzüne bakamadım. Başarısız olmak en büyük korkumdu. Sınav değil, kabus gibiydi. Eğer bu şekilde ayrılacaksak; kazandı, kazanamadı diye hiç denemesem daha iyiydi. Tüm sene boyunca çalışmaktan başka hiçbir şey yapmadık, sonuç olarak bir yılımız boşa geçti. Yorgunum hem duygusal, hem fiziksel. Bittiği için mutlu olamadım bile denediğim için kendime teşekkür edemedim. Ben yine şanslıyım ailemin sağladığı her şey için ama bilgisayarı hatta masası, kalemi olmayan arkadaşlarım var benim. Bizi yarıştırmaktan vazgeçin. Bize bir gelecek borçlusunuz. Şimdilik 8 yıl…”