PatrIa, Minerva ve Maria Teres. Karayipler’in yoksul ülkesi Dominik Cumhuriyeti’nde otuz yıl süren diktatörlüğe karşı canları pahasına mücadele veren üç kız kardeş. Bütün amaçları kendilerinin de yaşadığı baskı ve zulmün son bulmasıydı. Rafael Leonidas Trujillo diktatörlüğünün yıkılması için aileleriyle birlikte verdikleri mücadelede ağır bedeller ödediler. Hapsedildiler, tutuklandılar, ağır işkencelere maruz kaldılar. Yine de mücadelelerinden, azimlerinden hiçbir şey kaybetmediler. Bütün varlıklarıyla diktatörlüğe meydan okudular.


Eşleriyle birlikte kendilerinin de kurucuları arasında yer aldıkları 14 Haziran Hareketi’yle ülke çapında Trujillo’ya karşı savaşırlar.
Kanlı diktatörlüğün yıkılması için mücadele verirken 25 Kasım 1960 tarihinde tecavüz edilip öldürüldüler. Cansız bedenleri bir uçurumun dibinde bulundu. Trujillo’nun, “Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabal Kardeşlerdir” konuşmasını yaptıktan 23 gün sonra öldürüldüklerinde 25, 35, 36 yaşlarındaydılar.

Dominik’teki Trujillo diktatörlüğünün yıkılmasında büyük rol oynayan, bedelini hayatlarıyla ödeyen 3 kız kardeşin katledilmesi ertesi gün kayıtlara “araba kazası” olarak geçecekti. Ancak diktatörlüğün bu yalanı tutmayacaktı. Mirabal Kardeşler, kadınların devlet ve erkek şiddetine karşı mücadelelerinde sembol isimler olarak ölümsüzleşti.

Tanrı ve TrujIllo

1930 yılında askeri bir darbeyle işbaşına gelen Trujillo da tıpkı benzeri diktatörler gibi ABD destekliydi. “El jefe” (şef, patron) namlı İspanyol asıllı olan diktatör azılı bir antikomünist olduğu için ABD ile iyi ilişkiler içerisindeydi. Ülkeyi yaklaşık otuz sene boyunca demir yumrukla yönettiği süre zarfında 30 bin muhalif öldürüldü. Ülkeyi boydan boya “cennette tanrı, dünyada trujillo -dios en cielo, trujillo en tierra” ve “dios y Trujillo” (tanrı ve trujillo) pankartlarıyla donatacak kadar megalaman birisiydi. Ülkedeki şehirlerin, dağların isimlerini, kendi adıyla değiştirecek kadar.

Amerika kıtası tarihinin en kanlı diktatörlerinden biri olan El Jefe 1937’de on binlerce Haitiliyi katledecekti. Aynı adanın diğer yakasındaki Haitilileri bir tehdit olarak gören El Jefe’nin emriyle gerçekleştirilen katiam tarihe ‘Maydanoz Katliamı’ olarak geçecekti. Bazı raporlara göre ordu birlikleri Dominiklilerle Haitilileri birbirinden ayırmak için kurbanları “maydanoz” yani “perejil” kelimesinin İspanyolcasını söylemeye zorluyorlardı. Dominikliler perejil kelimesini titrek “r” harfiyle söylüyordu. Ancak Haiti’nin ana dilindeki Kreyol kelimesinde titrek bir “r” harfi yoktu. Eğer insanlar perejil demeye çabalarsa, hemen öldürülüyordu.

Mirabal Kardeşler’in katledilmesinden 6 ay sonra 30 Mayıs 1961’de bir suikast sonucu öldürüldü. Yerine kısa süre de olsa oğlu geçse de Trujillo diktatörlüğü tarihin çöp sepetini boylayacaktı.

Ölümsüz Kelebekler

Baskıyla, öldürmeyle, katliamlarla bir halkı susturacaklarını sanan diktatörler bir kez daha kaybedecekti. Kelebekler olarak anılan Mirabal Kardeşler Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün sembolü oldular. 1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda Mirabal kardeşlerin öldürüldükleri gün olan 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul edildi. Daha sonra Birleşmiş Milletler de 17 Aralık 1999’da, 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak benimsenmesine karar verdi.
Julia Alvarez hikâyelerini 1994’de yayımlanan Kelebekler Zamanı adlı romanında anlatır. Kitap 2001’de Salma Hayek’in başrolünde olduğu aynı adı taşıyan bir filme de uyarlanır.

Mirabal Kardeşler bir diktatörü deviren üç kadın olarak tarihe geçerken, bir suikast sonucu öldürülen Trujillo ise eli kanlı bir zorba olarak ülkesinden 7 bin kilometre uzaklıkta Fransa’da bir mezarlıkta gömülü. Ölüm günü Dominik Cumhuriyeti’nde ulusal bir bayram olarak kutlanıyor.

59 yıl önce özgürlük mücadeleleriyle hayat veren üç kız kardeşin ruhu ise her 25 Kasım’da dünyanın dört bir tarafında meydanlarda yankılanıyor.

cukurda-defineci-avi-540867-1.