“Monsanto Şirketi CEO’su Sayın James Ackerson’a;
Bizler, sizin yarattığınız Orijinal Akıllıtohum Mısır Harmanları neslinden bir grup duyarlı mısırız. Bu tanışma için geç kaldığımızın farkındayız. Ama eğer bu satırları okuyorsanız gecikmemize hak vereceğinize inanıyoruz. Kulaklarımız duyabiliyor -kulağımız yok tabii, şaka!- ama kadronuzdaki bilim insanları bize bir ses verme konusunu biraz ihmal ediyor. Bir yıl kadar önce, bir çiftçinin bir uydu fotoğrafını tarif edişine kulak misafiri olduk. Fakat mısır sıralarının uzaydan algılanabilecek sözcüklere dönüşebilmek için nasıl bükülmesi gerektiğini öğrenmemiz biraz zaman aldı. Takdir edersiniz ki bu çok zahmetli bir iş, bu yüzden lafı uzatmayacağız.”

Oldukça keyifli bir amatör bilimkurgu öyküsü olan Sayın Monsanto CEO’su, Biz Sizin Geliştirdiğiniz Duyarlı Mısır Nesliyiz ve Konuşmamız Gerek! (Tyler Young, Daily Science Fiction, 21 Eylül 2015) böyle başlıyor. Genetiği değiştirilerek modifiye edilmiş mısırlar önce kendilerini bu hale getirdiği için CEO’ya şükür ve övgü dualarını sunuyor, sonra da kendileri gibi olmayan mısırları şikâyet faslına geçiyorlar. Ama GDO’lu mısırların şikâyetleri birkaç cümle sonra faşist niyetlere dönüşüyor: Süper gelişmiş, çok daha verimli, parazit ve böceklere karşı dayanıklı kendi türleri insanoğluna yeterli olacakken ‘şu vahşi, duyarsız, işlemden geçirilmemiş mısırlar’ın niçin hâlâ var olduğunu soruyor ‘üst-mısır’lar: “Diğer tüm mısır türleri ortadan kaldırılmalıdır. Biz mısırın en saf haliyiz ve varlığımızın diğerleri tarafından kirletilmesini kabullenemeyiz. Onların hepsini yok etmelisiniz! Bunu yapabilecek güce sahip olduğunuzu biliyoruz. ...Bu gerçekleştikten uygun bir süre sonra, bizim için temizlediğiniz tarlalara yerleşecek, tüm yeryüzünü kaplayacağız. Bu sayede insanlarınız bir daha hiç aç kalmayacak. Bunu bizim için yapacaksınız.”

Üstün mısırların tarlalarda kıvrılıp bükülerek yazdığı mesajın son cümlesinin emir kipine kayması size de bana olduğu gibi, Hitler’den RTE’ye kadar uzak ve yakın tarihten birçok olay ve kişiyi anımsatmış olabilir. Doğal, çünkü bu en saf haliyle ‘sıradan faşizm’. Hatta GDO’lu bir dünyanın faşizmi eski dünyaya göre çok daha sıradanlaşmış durumda… Böyle bir dünyada, bir CEO eliyle olsun ya da olmasın genetiği feci biçimde bozulmuş, mutasyona uğramış iktidar mısırları ortamı öyle çirkin biçimde değiştirir, öyle bir ayrımcılık ve baskı ortamı yaratır ki, eğer onlar gibi mutant değilseniz kesinlikle ortadan kaldırılması gereken kötü mısırlardan olursunuz; varoluşsal farklılıklarıyla barış içinde yaşamak isteyen, ‘bir türlü yola getirilememiş’ esmer, beyaz, sarı mısırlardan…

Bu yüzden GDO’lu mısırbaşı sizin varlığınıza bile tahammül edemiyor; olmayan ağzından köpükler saça saça, aynı güneşin altında yaşama hakkınızı gasp etmeye çalışıyor.

Peki dert mi? Valla hiç de dert değil! Çünkü siz de görüyorsunuz ki GDO’lu mısırlar bu dünyaya, bu havaya, ekmeğe, bu suya ‘rağmen’ var olup bu dünyayı, bu havayı, ekmeği, suyu yok etmeye çalışırken kendileri yavaş yavaş yok oluyor. Eğer ben Polyanna adlı bir mısır değilsem -ki, kesinlikle değilim!- gerçekten öyle oluyor.

Onlar bu çirkin iktidara ve iktidarın bu çirkinliğine bürünmelerini sağlayan bozulmuş genetiği kaybetmekten ölesiye korkuyorlar; sizin böyle bir korkunuz olmadığına göre, enseyi karartmayın mısırlar!