HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ve HDP'nin seçimlerdeki rolü üzerine değerlendirmelerde bulundu. Sancar, yaptığı açıklamalarda İmralı üzerinden spekülasyon yapılmasını engellemenin yolunun muhalefet partilerinin Öcalan’la görüşme talebinde bulunmaları olduğunu söyledi.

Mithat Sancar: Muhalefet partileri Öcalan’la görüşmeyi talep etmeli

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, seçimden önce İmralı üzerinden spekülasyon yapılmasını engellemenin yolunun, muhalefet partilerinin de Öcalan’la görüşme talebinde bulunmaları olduğunu söyledi. Sancar, "Sonuçta herkes Öcalan’ın rolünün öneminin farkında. Bu hakikati yok saymanın kimseye faydası yok" dedi.

Türkiye, 2023’te yapılacak seçimlere hazırlanırken, HDP'ye yönelik kapatma davası, yeni bir çözüm süreci başlatılacağı ve Abdullah Öcalan’ın devreye gireceği iddiaları da Kürt sorunu bağlamında sıklıkla tartışılıyor.

Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’ın sorularını yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar Türkiye’de “herkesin Öcalan’ın rolünün farkında olduğunu” söyleyerek, spekülasyonlara son vermek istiyorsa muhalefet partilerinin de Öcalan’la görüşmeyi talep etmeleri gerektiğini söyledi.

Sancar, cumhurbaşkanlığı seçiminden yeni çözüm süreci iddialarına, Selahattin Demirtaş’ın adaylığından HDP’nin tutumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken “HDP’nin kilit rolde” olduğu yorumlarına katılmayan Sancar, “Biz kilit değil, anahtar diyoruz” dedi. Sancar, HDP’nin “anahtar” rolünü şöyle açıkladı: “Türkiye’nin kronikleşmiş açmazlarının çoklu kriz ortamında; toplumsal, siyasal ve iktisadi alanlarda ciddi çöküşler ve felaketler yarattığını görüyoruz. Türkiye derin tahribatlar yaşarken, tüm bu felaketlerden çıkış imkânlarının da arttığının farkındayız. Krizler çoklu hale gelip derinleştikçe, dönüşüm imkânları da artar. Yeter ki bu dönüşüm imkânlarını değerlendirecek bir siyasal program ve faaliyet oluşturulabilsin.”

HDP’NİN ADAYI DEMİRTAŞ MI OLACAK?

Mithat Sancar, Selahattin Demirtaş’ın HDP’nin cumhurbaşkanlığı adayı yapılıp yapılmayacağı şeklindeki sorulara da şu yanıtı verdi:

"Aday konusunda nasıl bir süreç işleteceğimizi herkes biliyor. Biz isimler üzerinden değil, ilkeler, süreçler ve yapılar üzerinden geniş, açık ve doğrudan müzakere yapmayı doğru buluyoruz. Bunun muhatabı da sadece Millet İttifakı değil, bütün demokrasi güçleridir. Eğer bu yöntemimiz diğer muhalefet partileri tarafından kabul edilmezse, ki ben değerlendirme sürecinin devam ettiğini, kapıların kapanmadığını düşünüyorum… Millet İttifakı’ndan olumlu bir yanıt gelmemesi halinde, önümüzde duran seçenekler üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Bu seçeneklerin içinde en öne çıkanı da kendi adayımızla seçime katılmaktır. Bu konuda isim belirlerken de katılımcı, çoğulcu yöntemi esas alacağız. Elbette Selahattin Demirtaş aday olmak istediğini söylüyorsa, bu da değerlendirilecektir. Ama Selahattin Demirtaş bu partinin her kademesinde görev yaptığı, sürecin nasıl işlediğini gayet iyi bildiği için ısrarla ‘partim karar verirse adaylığa hazırım’ diyor. Dolayısıyla Demirtaş’ın da bizim izlediğimiz yol ve yöntemden farklı bir yol-yöntem önerdiğini düşünmüyorum."

İrfan'ın soruları ve Sancar'ın yanıtlarından öne çıkanlar şöyle:

Millet İttifakı'yla anlaşamamanızın Cumhur İttifakı lehine olmaması için de uğraşacak mısınız? Dahası, anahtar olmak, kilit olmaktan daha zor bir pozisyon değil mi?

"Hayır, zor bir pozisyonda değiliz. Gayet açık, şeffaf ve doğrudan siyaset yapıyoruz. Sözü dolandırmıyoruz, seçim dışı mücadele sahalarıyla ilgili de açık konuşuyoruz. Alanlara da iniyoruz, program da geliştiriyoruz, hedeflerimizi de açıklıkla ortaya koyuyoruz. Üstelik bu hedeflerimizi de diğer muhalefete "ya uyarsınız ya da siz bilirsiniz" yaklaşımıyla dayatmıyor, müzakere zemini oluşturmayı öneriyoruz. Az önce "somutlaştırır mısınız" dediniz ya; biz zaten 27 Eylül 2021 tarihli 11 maddelik deklarasyonumuzda bu netlik ayarını yaptık. O metin, toplumun en geniş kesimleriyle diyalog çağrısıdır.

HDP'ye yönelik baskılar, siyasi rotanızı etkilemiyor mu?

Psikolojik savaş yöntemleri ve ağır baskılar, elbette bizi kuşatmak için kullanılıyor. Bunları çok rahat aşabildiğimizi söylemek abartılı bir iyimserlik olur. Ama biz bu kuşatmayla yeni karşılaşmıyoruz. Bunlar bize yönelik uzun erimli saldırıların sadece güncel kısmı. Baskıların üzerimizdeki tesirini azaltmak için büyük bir kararlılıkla, ciddiyetle ve samimiyetle yöntemler geliştiriyoruz.

İktidarın Kobani Davası, HDP'yi kapatma davası gibi hamlelerin dışında bir de İmralı planı olduğu anlaşılıyor. Abdullah Öcalan'la çeşitli görüşmeler yapıldığına dair iddialar yalanlanmış değil. AKP'nin İmralı üzerinden yapmak istediği hamleleri nasıl okuyorsunuz? Burada iktidarın yapabileceği ne var?

2013-2015 çözüm süreci başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da tarihsel önemdeydi. Başarısız olması, o sürecin değerini ortadan kaldırmıyor. Aksine, sonuca ulaşmamış olmasından ders çıkarmak gerekiyor. O dönemde ben aktif siyasette değildim. Fakat HDP'de ve İmralı'da açıkça dile getirilen husus, TBMM'nin odağa alınmasıydı. Şimdi veya gelecekte, hangi iktidar bu konuda bir hamle başlatmak istiyorsa, başlatsın; olumsuz karşılamayız. Fakat bizim buna olumlu anlam yükleyebilmemiz için birkaç kriterin yerine getirilmesi gerekir."