Billur Tansel küratörlüğünde, Elgiz Koleksiyonu’ndan yapılan özel bir seçki ile hazırlanan Mitler ve Hayaller sergisi, İstanbul’da Elgiz Müzesi’nde 1 Eylül’den beri ziyaretçilerini ağırlıyor. 7 Ocak’ta Bengü Karaduman’ın Hizaya Gelmek–Hizadan Çıkmak performansı ile devam edecek olan sergi 15 Ocak’ta son bulacak.

Mitler ve Hayaller sergisi, Elgiz Müzesi’nde devam ediyor

Billur Tansel küratörlüğünde, Elgiz Koleksiyonu’ndan yapılan özel bir seçki ile hazırlanan, daha önce İzmir Arkas Sanat Merkezi’nde gösterilen Mitler ve Hayaller sergisi, yepyeni bir kurgu ile 1 Eylül’den itibaren İstanbul’da Elgiz Müzesi’nde ziyarete açıldı.

40’ı aşkın sanatçının işlerinin yer aldığı sergiye paralel düzenlenen söyleşi ve performans serisi, 7 Ocak’ta Bengü Karaduman’ın Hizaya Gelmek–Hizadan Çıkmak performansı ile devam edecek. Sergi 15 Ocak’a kadar ziyarete açık olacak.

Serginin çıkış noktasını küresel anlamda karşı karşıya olduğumuz en önemli sorunlardan biri olan iklim krizi ve ekolojik kaygılar oluşturuyor. Kavramsal çerçevesini ise Félix Guattari’nin ekozofi ve autopoïese kavramları şekillendiriyor.

mitler-ve-hayaller-elgiz-muzesi-nde-devam-ediyor-1106278-1.

EKOZOFİ NEDİR?

Billur Tansel, sergi üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşide ekozofi kavramını neden ve nasıl ele aldığını şöyle açıklıyor: Ekozofi, tek bir katmandan oluşmuyor. Fransız psikanalist ve filozof Félix Guattari üç ekoloji tipinden bahsediyor. Bunlar nedir? Zihinsel, toplumsal ve çevresel. Bu düşünceye önemli katkıları olan Arna Naess ise toplumların etik, prensip anlayışlarına ve davranış biçimlerine kadar inen katmanları olduğunu söylüyor. Benim sergide aslında çıkış noktam biraz daha fazla bu kısımdı.

Tansel’in de belirttiği gibi, Guattari’nin ekozofi yaklaşımına göre kirlenen, bozulan tek alan çevre değil. Onun 1989 yılında yayımlanan “Üç Ekoloji” adlı kitabında yer verdiği üzere tek tek bireylerden toplumsal ilişkilere, siyasetten ekonomiye, sanat ve kültür alanına, doğal çevreye kadar pek çok alana yayılan kirlenmenin (nedenleriyle), çözümlerin ve özgürleşme olanaklarının birlikte düşünülmesi gerektiğini ortaya koyan, üç tür ekolojiyi birbirine bağlayan, etik, politik, estetik bir yaklaşım. Naess’in derin ekoloji düşüncesi içinde yer verdiği anlamıyla ise doğa merkezli değerler sistemine dayanan bir çevre felsefesi, ekolojik bilgelik, çevreye dair bir tür derin düşünme pratiği aynı zamanda. “Ekozofi ile ekolojik uyum veya denge felsefesini kastediyorum.” diyen Naess’in ekozofi düşüncesini daha iyi yansıtabilmek için onun önemli bir metnine de sergide yer verilmiş.

SANAT, EKOLOJİ İÇİN ÖNEMLİ KATKILAR SUNABİLİR

Tansel, Guattari’ye göre “ekoloji aslında Yunanca yaşadığımız yer, ev demek. Ekolojinin evimizi temsil ettiğini düşünürsek, onunla ilişkilerimizin de birebir evimizde nasıl hissettiğimize kadar giden bir tarafı var. Bütün bilimleri ve sanatı ekozofinin etik-estetiğinde bir arada düşünebilirsek ancak o zaman bir esneklik ve fark yaratılabilir.” diyor. Küratöryel metninde “sanat özellikle bakış açısına esneklik ve yaratıcılık katacağı için mühimdir” diyerek, sanatın ekozofi düşüncesi içinde estetik bağlamı sağlayabilecek olan önemli rolüne de işaret ediyor.

ALTERNATİF VE DAHA GÜZEL BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?

Tansel serginin bölümlerini ise şöyle açıklıyor: Mit kelime anlamı olarak halk arasındaki söylentiler. Mitler dünya çapındaki farklı kültürlerde, coğrafyalarda, toplumlarda yetişmiş sanatçıların topluma dair söylemlerinden yola çıkıyor, eleştirileri ve endişelerini ortaya koyuyor. Hayaller ise daha çok önerileri. Guattari’nin autopoïese (kendini yenileme) kavramından yola çıkarak “Acaba alternatif ve daha güzel bir dünya mümkün olur mu?” sorusunun üzerinde küratör, sanatçılar ve izleyicilerle birlikte düşünmeye çalışıyor. Guattari’nin de söylediği gibi her şey öncelikle kendimize bakmakla mümkün. Önce kendimizdeki sorunları, yanlışları bulup onları düzeltebilirsek dünyada bir fark yaratılabiliriz konsepti üzerinde durmak istedik.

mitler-ve-hayaller-elgiz-muzesi-nde-devam-ediyor-1106279-1.

Ağırlıklı olarak Elgiz Koleksiyonu’ndan yapılan seçkiye ek olarak küratör, koleksiyonda yer alan sanatçıları daha güncel eserleriyle ve genç sanatçıları yeni söylemleriyle sergiye davet ediyor. Yeni kurguya göre kendimize gerçekten bir seçeneğimiz olup olmadığını sorduran Daniele Buetti’nin işi ile başlayan sergi, üzerinde bellek yitimi, hafıza kaybı anlamına gelen “amnesia” yazılı Johannes Wohnseifer’ın Asya adlı işiyle, Tansel’in belirttiği gibi toplumsal hafızanın yönlendirilmesine ve tarih yazımına gönderme yaparak okumaya açılıyor. Sergide en dikkat çekici işlerden biri Piero Giraldi’nin “Kiraz Çiçeği” adlı eseri. Tansel, kendisi de ekolojik ve politik aktivist olan Gilardi’nin “doğa halıları” adlı serisindeki gibi sanatçının ekolojik kaygılar ortaya çıkmadan çok önce çevre sorununu öngörerek çalışmalar yaptığını belirtiyor. Sergide kadercilik, riyakarlık, sahtekarlık, yabancılaşma, insanın kendi kendisini koyduğu esaret durumu, suni-yapay olma hali, sömürgecilik, şiddet ve normalizasyon, gizli ajandalar gibi katmanlı birçok alt başlığa yer verilmiş. Nancy Atakan’ın “Geleceği Hatırlamak” adlı çalışmasının ise alışılageldiği gibi geçmiş zaman nostaljisi yapmak yerine geleceği, yeryüzünün ve yeni jenerasyonun geleceğini düşünerek yaşamak gerekliliğini hatırlattığını ekliyor sözlerine Tansel. Sergi, daha iyi bir dünya yaratabilmenin ve gelecek kuşaklara bırakabilmenin yolları üzerine düşündürüyor ve önemli bir öneri sunuyor; Geleceği Hatırlamak.