Mizah yazarlığı ve çizerlik serüveninde 44 yılı dolduran Cihan Demirci, nam-ı diğer ‘Damdaki Mizahçı’, “Mizahçılar 2022 yılında bir köşeye atılıp sahip çıkılmayan insanlar oldu. Mizahçılar özgür günleri bekliyor” dedi.

Mizahçılar özgür günleri bekliyor
Fotoğraf: BirGün

Berkay SAĞOL

Sadece güldürmeye değil güldürürken yaşanan sorunlara da dikkat çekmeye çalışan, 1985’ten beri yayımlanmış elli dört kitabı dört yüz bine yakın bir okura ulaşmış Cihan Demirci. Nam-ı diğer “Damdaki Mizahçı”. Yazar- çizerlik serüveninde 44’üncü yılında Demirci ile konuştuk.

Mizah serüvenine başladığı 44 yıl öncesi ile şu anki Türkiye arasında 500 yıllık bir fark olduğunu vurgulayan Demirci, gözlemlerini şöyle anlatıyor: “Ülke resmen Ortaçağ’a geri döndü. Çok üzücü ama Türkiye bunu yaşıyor ve maalesef bize denk geldi. 70’li yılların sonunda bu işe başladım. 70’ler, 80’ler hatta 90’lar çok iyi yıllarmış. Mizah açısından hiçbir zaman aşırı özgür değildik bu ülkede ama özellikle son 15 yıl kâbus gibi geçiyor. Bizleri 2006 yılında okullara almamaya, çeşitli etkinliklere davet etmemeye başladılar. Mizah dergileri ve mizahçılar çok davalar gördü. Yıllardır televizyonda doğru düzgün siyasi parodi bile yapılamıyor. Sadece son süreçte bir televizyon programında ufak tefek siyasi skeçler izliyoruz. O küçücük bir parodi bile insanı mutlu ediyor. Bu ülkenin televizyonlarında bangır bangır siyasi mizah yapıldı ve bunların bir kısmında biz de yazdık. O yıllar Türkiye’nin iyi yıllarıymış. Aziz Nesin’le çalışma imkânı bulan şanslı kişilerdenim ve bugün hâlâ mizah yapmak için direniyorsam Aziz Nesin’in büyük payı vardır.

Mizahçının bakış açısının çok geniş bir açı olduğunu vurgulayan Demirci, “O en geniş açıdan bakılsa bile Türkiye’nin yakalanması imkânsız. Çünkü Türkiye kırılmış bir ülke, bu ülkede kafa kırıklığı var. Kafa kırıklığı yaşanan bir ülkede mizah yapılamıyor. 1995 yılında kendimce bir manifesto yayımlamıştım ve ‘Hayat mizahı kaç geçiyor’ demiştim. O zaman mizahçının hayal gücünün hayata yetişemediğini yazmıştım. Bu öngörü beni mutlu etmiyor. Ben esprisini yapıyorum ama insanlar gülüp geçiyor ve ciddiye almıyor” dedi ve ekledi: “Türkiye hiçbir şeyi ciddiye almadığı için bugün bedelini ödüyor. Mizaha gülünüp geçilmeli ama ciddiye alınması gereken yanları da vardır.”

BASKIDAN KURTULUNCA MİZAH PATLAMA YAPABİLİR

Mizahın ülkemizdeki durumunu sorduğumuzda “şu anda sinmiş bir vaziyette” yanıtını verdi. Demirci, “İlk fırsatta mizah büyük bir patlama yapacak. Türkiye bu baskıdan kurtulduğunda tekrar böyle bir şey yaşanabilir. Mizahçılar yıllardır ağır baskılar yaşıyor. İstedikleri kapakları çizemiyorlar veya bir sayfaya karikatürü koyarken dokuz doğuruyorlar. Bu ülkede muhalif mizahçıya maalesef kimse sahip çıkmıyor” diye konuştu.

30 yıl aradan sonra 2020 yılında yeniden basılan “Geyik Muhabbetleri” kitabıyla ilgili konuşan Demirci, şunları söyledi: “Geyik Muhabbetleri hüzünlü bir talihsizlik yaşadı ve pandemi döneminde tekrar basıldı. Bu kitap okurla çok iyi buluşamadı. Yapabildiğimiz sınırlı sayıda etkinlik oldu. İlk baskısıyla 30 yıl aradan sonra çıkan baskısı arasında sadece birkaç espri farklı. İçindeki esprilere hiç dokunmadım ben. Kitabı ilk defa okuyan arkadaşlar esprilerin bugün güncel olarak yazıldığını sanıyor ama kitabın yüzde 99,9’u aynı. Bu da Türkiye’de yanlışların hiç değişmediğini gösteriyor. Toplumsal siyasi eleştiri taşıyan bir kitap bu. Esprilerimin çoğu duvar yazısı bile oldu. Geyik Muhabbetleri kitabının sonuna bir bölüm ekledim. Benim Türkçeye, argoya kattığım sözcükler var ve bunları kayıt altına almak için son bölüme bir sözlük yaptım. Buradaki sözcüklerin bazıları çok fazla kullanılır. Argo çok özel bir dildir. Ana dil denize benzer ama havuz özeldir ve havuza herkes girmez. Argo herkese açık değildir. Argoyla muhatap olmak isteyen argo okur. Argo dilin havuzudur. Argo sözlüğüne girmiş en bilinen deyimim ‘Geyik muhabbeti’ yapmak. 80’lerin başında yazdığım bir kelimeydi.”

KİTAPLARIMDAKİ MİZAH HİÇ ESKİMEDİ

Tek romanı olan ve geçen yıl yeniden basılan Zombilirkişi kitabındaki mizahın hiç eskimediğinin önemine vurgu yapan Demirci, “Benim tek romanım bu ve bir kara mizah romanı. Bu kitaptaki mizah hiç eskimedi ve mizahın eskimemesi çok önemli” dedi. Mizahçıların özgür günleri beklediğini ifade eden Demirci, “Mizahçılar, 2022 yılında bir köşeye atılıp sahip çıkılmayan insanlar oldu. Mizahçılar özgür günleri bekliyor. 2023 yılı umarım bunun için başlangıç olur. Bizler daha çok üretecek insanlarız. Kendi adıma konuşacak olursam tiyatro oyunları, sinema senaryoları ve üzerine çalıştığım kitaplarım var. 2012 yılından beri beklettiğim, şu anda yayınlanmasına imkân olmayan çalışmalarım, kitaplarım var. Mizah tarihi üzerine yaptığım çalışmamı bile yayınlayamıyorum. Türkiye biraz soluk alırsa yayımlanacak çalışmalar bunlar” ifadelerini kullandı.