Çağdaş Bale Topluluğu’nda performans sergileyen Osman Çelik, Pazar Söyleşisi’nin bu haftaki konuğu…

Modern dansçı Osman Çelik: Bale, hiçbir bahane kabul etmez

Meltem Yılmaz @meltemmmylmz

Türkiye’nin en başarılı modern dansçılarından Osman Çelik, bu haftaki Pazar Söyleşisi’nin konuğu oldu. Bu yıl 46. Yılını kutlayan, Türkiye’nin ilk ve tek özel bale topluluğu olan Çağdaş Bale Topluluğu’nda performans sergileyen Osman Çelik, 11 Ekim’de Koç Üniversitesi’nde, 21 Ekim’de de Kozyatağı Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor.

■Modern dans ve bale, Türkiye’de hele ki erkek çocuklar için istisnai alanlardır. Siz bu alanla nasıl tanıştınız?
Küçük yaşlarda futbol merakım başladı ve Fikirtepe ve Devlet Malzeme Ofisi takımlarında oynadım. Ne ki Spor Akademisi sınavlarını 2 sene üst üste kazanamam ile futbolculuk hayallerim de suya düştü. Aynı yıllarda, annemin ikiz kardeşim ve benim elimizden tutarak Müjdat Gezen Tiyatrosu ile Süreyya Sineması’na birçok defa götürdüğünü hatırlarım. Belki de kanıma bu “zehir”, daha küçük yaşlarda bulaşmıştı. 17 yaşında tesadüf sonucu dans ile tanıştım. Konservatuvara gidip bir arkadaşımın bale dersini izlediğimde sanki her şey beni sahneye hızla götürüp sahnenin tam ortasına bırakmıştı. Hâlâ o günleri hatırladığım da omuzları kalkık, toy ve bacakları titreyen delikanlıyı görürüm. Sonrasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet konservatuvarı Modern Dans Bölümü’nden mezun oldum. Bedenimi değiştirmek ve kaslarımı, beynimi bir dansçı gibi kullanabilmek için günde 3 defa bale dersi yaparak uykusuz geçirdiğim dans stüdyolarında ailem dahil kimse ile görüşmediğim günleri bilirim ve evet, gerçekten zor süreçlerdi.

Cem Ertekin’in rolü
■Sonrasında yükselişiniz, Türkiye’nin ilk ve tek özel bale topluluğu olan Çağdaş Bale Topluluğu’nda gerçekleşti, değil mi? Bu topluluğun önemi nedir?

Evet, 2001 yılında tanıştığım ve bu sezon 46. Yılını kutlayan Çağdaş Bale Topluluğu ile dans yolculuğum tam anlamıyla başlamış oldu. Çağdaş Bale Topluluğu’nun kurucusu, Koreografi ve Genel Sanat Yönetmeni Cem Ertekin hiçbir destek almadan 46 yıl boyunca perdelerini açarak sahnelediği birçok eser ve çalıştığı dansçılarla, kendi imkânlarıyla Türkiye’de balenin ve sanatın hiçbir bahane kabul etmeden devam edeceğini göstermiş, bale sanatına koreograflar ve dansçılar yetiştirmiş kazandırmıştır. Bugüne kadar birçok dansçının ilk sahne deneyimini, kim bilir belki de dansçılığını keşfettiği bir topluluk burası en önemlisi bu topluluğu benimseyenler bu topluluğun ruhu olduğunu görürler biz buna kendi aramızda “Çağdaş Bale Ruhu” deriz.

■Türkiye, pek çok sanat dalında olduğu gibi balede de her geçen gün geriye gidiyor. Siz bu konuda ne gibi zorluklar çekiyorsunuz?
Bu soruyu uluslararası platformlarda bizleri bale adına temsil eden kaç dansçı var diye sorarsak daha doğru olur. Dahası, İstanbul’da Süreyya Operası haricinde, küçük tiyatro salonları ve alanlarda kısıtlı imkânlarla bu sanatı yaşatmaya çalışıyoruz. Bir dansçı için çalışma prova yapacağı alan fabrikadır, biz dansçılar işlersek varız.

İnatla çalışmalısınız…
■Bir baletin Türkiye koşullarında ayakta kalabilmesi için olmazsa olmazlar nelerdir?

Eğer bir dansçı iseniz sağlam güçlü bir iradeye, sayısız hareket tekrarlarına, en iyisini yapana kadar inatla çalışmaya, sakatlanmalara ve Türkiye şartlarında parasızlığa ve geçim derdine katlanmalısınız ve çok çalışmalısınız. Dans bir kültürdür ve ne kadar görürsek, duyarsak, okursak o kadar çok besleniriz. Bu sürecin sonucunda davranışlarınız sizin sahneniz ile doğru orantılıdır, birikimleriniz görselliğinizi ve estetiğinizi etkileyerek iskeletinizi inşa eder bu anlayış dansçının en önemli yeteneği oluverir.

■Aynı zamanda pilates eğitimi veriyorsunuz. Son yıllarda hızla yaygınlaşan pilates, inanıldığı kadar etkili midir yoksa bu basitçe bir moda mıdır?
2014 yılında kurduğum ve eğitim verdiğim stüdyoyu, iskelet ve kas sistemi üzerindeki dejenarasyonları giderme amacı güderek, bu anlayış çerçevesinde pilates ekipmanları ile kişiye özel çalışma sistemi üzerine inşa ettim. Genel olarak bireylere spor ve hareket anlamında ne tavsiye edecek olursunuz derseniz, mutlaka hareket etmelerini ve kaslarını ayakta tutmalarını tavsiye ederim. Ruhsal anlamda ise kişilerin kendine vakit ayırmalarını ve vücutlarını tanımalarını, onlar ile bir dost, bir yakınıymış gibi ilgilenmelerini tavsiye ederim.

■Dünyadan kimleri, hangi toplulukları takip ediyorsunuz?
Paris Opera ve Balesi takip ettiğim dünyanın en önemli topluluklardandır ve bu topluluğun baş dansçılarından Nicolas Le Riche en sevdiğim dansçılarından biridir. İtalya’nın Milano kentinde bulunan La Scala Tiyatrosu ve baş dansçısı Roberto Bolle ile Alexandra Ferry, Moskova’da bulunan Bolşoy tiyatrosu ve bu topluluğun Başdansçısı Svetlana Zakharova ile koreograf Maurice Bejart’in İsviçre’de Bejart Ballet Lausanne adlı bale topluluğunu sayabilirim.

Kitap yazıyorum
■Yeni projeler var mı?

Uzun süredir üzerinde çalıştığım bir kitap var. Bu kitap beni de yazarken heyecanlandıran bir duygu denizi diyebilirim. “Aşk” üç harfli ama içinde birçok duyguyu barındıran ne kadar büyük bir kelime değil mi?